10 Mart 2014 Pazartesi

Düşünceli Korku....






Gelin adayıyla tanışma hakkında bir şeyler yazmayacağım.Yazarsam ağır yazmaktan korkuyorum;ayıp olur diye korkuyorum ağabeyime.Hoş,nasıl yazımı okuyacak ki?Burada yazılan burada kalıyor.Kimse yok,kimse bilmiyor.Garip değil mi?Burada yüzlerce şeyler yazdım.Hepsinde bir parça kendimi anlattım.Birilerine seslendim,bağırdım,yakardım.Ama hep boşlukta kaldı sesim.Bağırdıkça kendi sesimi duydum.Yankılanıp yüreğime çarptılar hep.İstesem birilerine ulaşırdı sesim,biliyorum.Biliyorum ama bir korku tutuyor beni. ''Yapma'' diyor, ''Başına neler geldiğini sende gördün?Yapma!Yaraların yeni yeni iyileşmeye yüz tutmuşken,bir daha yaralanmayı göze alamazsın!Üstelik aynı kişiden.Yapma!İzi kalır bu sefer...''  ''Ama'' diyorum bende ''Ama bir bebek,düşmekten dizleri kabuk bağlamış olsa bile vazgeçmez ki yürümeyi denemekten.Tekrar canın acıyabileceğini bilir,ama yine de atar adımını korkusuz.Çünkü bir amacı vardır.Çünkü,karşıda kollarını sevgiyle açmış sarmayı bekleyen annesi vardı.Çünkü,mutlu olmak istiyordur bebek.Bazen mutlu olabilmek için,koşmak yeterlidir.Bazen mutlu olabilmek için canının acıması gerekir ya da acıma riskini göze almak.Dokunmadan öğrenemezsin sobanın sıcak olduğunu...'' 
İşte böyle!Korkumu ikna etme çalışıyorum her gün.Biliyorum,ihtiyatlı davranmamı istiyor ama ben onsuz,korkusuz yaşamak istiyorum.
Her yerim kan revan içinde kalsın istiyorum.
Koşmak istiyorum...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder