Dün,liseden arkadaşım Kamil'le buluştuk.Uzun zamandır yüz yüze görüşme fırsatı bulamamıştık.Çok konuşmasına rağmen kıymet verdiğim,sevdiğim bir dostumdur Kamil.Öyle ki,ne zaman bir araya gelsem sohbet etmek şöyle dursun,sanki Kamil'in tek kişilik paneline gelmişim gibi olur;o anlatır uzun uzun ben dinler,bazen güler,kimi zaman kızar,zaman zaman sıkılırım.Ama özünü bilirim Kamil'in,pırlanta gibi bir kalbi vardır ve çok konuşkanlığı gevezeliğinden değil,anlatacak çok şeyinin olmasındandır.En azından son buluşmamızda öyleydi.
Sordum: 'Görüşmeyeli uzun zaman oldu,ne değişti hayatında?' dedim. 'Aşık oldum' dedi. 'Geçmiş olsun.' dedim, 'Sende sonunda bir başkası için yaşamaya başladın demek.' 'Öyle oluyormuş' dedi, 'Sonradan öğrendim.' Anlatmaya başladı sonra.Çok heyecanlıydı,ağzı zaman zaman köpürüyordu.Gözbebekleri büyüyor,sevdiğini anlatacak olmanın verdiği coşkuyla ellerini nereye koyacağını şaşırıyordu.Güzel bir şarkı söylemeye hazırlanır gibi hazırladı kendini... 'Nasıl anlatsam!' dedi, 'İlk kez gördüğümde onu,bir daha ki görüşümde aşık olacağımı hissettim.Öyle de oldu.' Kendi kendime bu duygunun tanıdık geldiğini söyledim.Bende Fatma'da böyle hissetmiştim.
'Sonra,onu her görüşümde içimde engellenemez bir sevgi çığı gitgide büyüdü,beni ona duyduğum sevginin altında esir bıraktı.' dedi, 'Aşık olmuştum.' Sanki geçmişteki beni dinliyordum.Her aşık birbirine mi benziyordu?Oysa ben Fatma'ya karşı sevgimi tarifsiz sanıyordum.. 'Konuşmak istiyordum onunla' dedi, 'Ama gel gör ki cesaretim yoktu.' İnanırım.Ben de çok ikilemler çekmiştim.Aslında sevdiğini ilan edememenin altında yatan asıl gerçek, cesaretsizlik değil,sevilmeme korkusudur.Kendince kurduğun hayali aşk hülyalarının bir anda bitmesi,gerçeklerle yüzyüze gelme tedirginliğidir.Gerçekten seven her aşık, bu korkuyu en derinden hisseder. 'En sonunda bir cesaret gidip söyledim.Yoksa zehirlenecektim.Ama hüsrana uğradım diyebilirim.' Sebebi ise daha bir şaşırtıcı sevgili olmayan okuyucularım.Demiş ki kız:'Bak Kamil!Ben derslerime ağırlık vermek istiyorum;hedeflerim var.Hem daha önce benim hiç sevgilim olmadı.Bilmiyorum işte..olmaz.!' Size boşuna kendi hikayemi dinliyormuş gibi hissettiğimi söylemedim.Hiçbir eksiği olmaksızın Fatma'da bunları söylemişti bana.Hatta bir ara Kamil'in benimle dalga geçtiğinden bile şüphelendim.Lakin hiç kimseye Fatma'yla aramda geçenleri anlatmadığımı biliyordum.Üstelik Kamil'e anlatsam bile iyi niyetimi suiistimal etmeyecek kadar vefalı bir dosttu.Peki bu kadar benzerlik neyin nesiydi?Hiçbir şey düşünemedim.Sadece Kamil'e üzüldüğümü hatırlıyorum. 'Sevgim büyük Onur,çok büyük.' dedi, 'Kimseyi gözüm görmez oldu.Okulda benden hoşlandığını söyleyen birkaç kız vardı.Çirkin kızlarda değillerdi hani!Ama aklımda o varken sanki hiçbir şey güzel gelmiyordu;istemedim hiçbirini..'
Kardelen'ni hatırladım,İman'ı,Özge'yi...Fatma'ya meftun olduğum zamanlarda bana sevgilerini sunmuşlardı.Özellikle Kardelen'i çok beğenmiştim,hatta onun beni kendine yakıştırması hafiften gururumu bile okşamıştı.Her erkeğin olmasa da azımsanmayacak sayıda bir kitlenin Kardelen'i yanında görmekten mutluluk duyacağını rahatlıkla söyleyebilirim.Sırtına kadar inen buklelerle dolu saçlar,beyaz bir ten,dolgun dudaklar,güzel bir gülüş... Ama benimde hiçbiri umurumda değildi.Fatma'ya duyduğum sevgi karşısında her şey güzelliğini yitiriyor,karanlıkta kalıyordu.Çünkü bazı insanlar sevdiklerinde o sevginin hakkını sonuna kadar verirler.Bu,mutlaka sevileceği anlamına gelmez tabi.
Buna rağmen bile hakkını sonuna kadar verirler...
Kamil anlattıkça içime soğuk rüzgarlar esiyordu.Sanki,bir zaman bir yerde bıraktığım kederi rüzgar geri getiriyor,içime üflüyordu.Kamil'i mi yoksa kendimi mi avutacağımı bilmiyordum. 'Bak' dedim, 'Şansını yeniden denemelisin .En gaddar insan bile ikinci bir şansı hak eder,henüz kredin var;git dene.Seni yeniden reddettiğini,olmadığını varsayalım.Çünkü ben olmayan kısmıyla ilgilenirim,tecrübeliyim.Nasıl başa çıkılabileceğini iyi bilirim.Kendine defalarca yeminler edeceksin onu unutmak için.Ama her gördüğünde onu,kendine verdiğin sözü tutamayacağını için yana yana göreceksin.Kanayacaksın,çok kanayacaksın hemde.Tutup kanayan bedenin üzerine bedenler basmaya kalkacaksın ama bu seni daha bedbaht yapacak.Hiç ummadığın bir yerde,ummadığın bir zaman içinde yersiz,saçma bir biçimde ansızın onu hatırlayacak,engelleyemediğin bir hüzne boğulacaksın.Kimse deva olmayacak sana,kimse seni yeterince dinlemeyecek,anlaşılmayacaksın.Bir başına kalacaksın,içindeki yardım çığlığını kimse işitmeyecek.En acısı da yaşamaya hiçbir şey olmamış gibi devam etmek zorunda olman gerçeği.İşte o zaman Kamil,hiç olmadığı kadar canın çok yanacak.O acı sana şunu öğretecek:Hiç kimseyi ama hiç kimseyi kendinden fazla,bağlanacak kadar sevmemelisin.Ne kadar çok bağlanırsan,o denli şiddetli olur içindeki deprem...'
Yüzündeki kan çekildi,sanki korkmuş gibiydi Kamil. 'Sen' dedi, 'Nasıl bu kadar emin olabilirsin?' Ona her şeyi anlatmak isterdim.Bir gazinin vücudundaki savaş yaraları gibi izler taşıdığımı yüreğimde göstermek isterdim.
Lakin daha önce dediğim gibi:
'Kimse seni yeterince dinlemeyecek,anlaşılmacaksın.'
O yüzden yalnızca 'Tahmin ettim.' dedim,
'Sadece yaşamış gibi tahmin ettim işte...'
Bol şans Kamil'im...