31 Mart 2013 Pazar

Karanlık Sabahlar...





Bu Biziz

Aynı sabaha ayrı uyanmak
Bu bizim yalnızlığımız...

Aynı zamanda farklı yaşamlarda 
Bu bizim yanlışlığımız...

Aynı gökkuşağında değişik tonda
Bu bizim yitirilmişliğimiz...

Aynı anda ahmak bekleyişte
Bu bizim kargaşamız...

Aynı yöne ama ayrı adımlarla
Bu bizim oyunumuz...

Aynı gecede yabancı tenin sıcaklığında
Bu bizim yok oluşumuz...

Aynı yağmurda siyah ıslanmışlık
Bu bizim matemimiz...

Ve her şeye rağmen 
Aynı bakan gözlerimizin ebedi kapanışı
İşte bu bizim vedamız...




29 Mart 2013 Cuma

Kısa Hikayeler...


Bazen kısa hikayelerin vedası daha uzun olur diğerlerinden.Çünkü yarım kalan,yaşanmamış ne varsa,en çok onlar uzatır vedayı.Yaşayamadığımız ne kadar şey varsa onunla aranızda,bir boşlukta hepsini yaşamış gibi tüketmeye çalışırsınız.Veda en çok,sizin ona son dokunuşunuzla,başkasının ona ilk dokunuşu arasındadır.Tüm hayatınız o iki dokunuşun arasında şekillenir. Ya kendinizi kurtarırsınız ya da geç kalıp kaybolursunuz.Veda uzar,uzar ve sihirli bir dokunuş gibi,bir başkası ona dokunduğunda sona erer.Bir hikaye yarım kaldığında,tamamlansaydı ne olurdu merakının esiri olmakla,iyi ki daha çok yaralanmadım hissinin arasında bir yerde durursunuz.Aşk,bir suçluyu,suçtan daha çok sevmektir.Evet,onlar suçludur.Çünkü bir kez tadına bakılmış her şey hayatta yarım bırakılmış demektir...

''Kimi sevdiysem arkasında gözyaşı bıraktı.O yüzden kalbim hep sevgi seli...''

OnrUysl



27 Mart 2013 Çarşamba

Senli-Benli Yalnızlık...


Resimlerini Yakıyorum

Bugün bendeki resimlerini ve mektuplarını yakıyorum.
Küllerini sana göndereceğim.
İşte!
Hepsi önümde duruyor.
Şu resim çekilirken karşında ben vardım,hatırladın mı?
Üzerini diyerek imzalamışsın.
Bu seni en çok anlatan resimdi biliyorum.
Bana en yakın olduğun resimdi...
Karşında ben vardım,gözlerin gözlerimdeydi...
İçin benimle doluydu,bakışların gibi.
Önce bu resmini yakacağım,bu en çok sen olan resmini.
Sonra da diğerlerini yakacağım.
Hepsi birer birer kıvrılıp kül olacak sonunda.
Ya mektupların?
Her birini çok çok öptüğüm mektupların...
Satır satır içimde çakılı duran mektupların.
Onlarda yanacak.
Senden madde olan hiçbir şey kalmasın istiyorum bende.
İçimde bıraktığın eziklik yeter artık.

Artık seninle değil,verdiğin acılarla avunacağım.
Seni bütün arzuların üzerinde,bütün özlemlerin ötesinde seveceğim artık.
Sensiz bir dünya yaratacağım senden.
Dünya duracak ama sen durmayacaksın.
Zaman bitecek, ama sen bitmeyeceksin. 
Bir gün bütün çiçekleri solacak bahçelerin,
yıldızlar ışık vermeyecek,güneş doğmayacak hiç.
Ama sen solmayacaksın,sen eksilmeyeceksin.
Seni maddenin dışına çıkarıyorum.
Ölümsüzlüğün kapılarını açıyorum sana...
Anlamıyor musun?

Daha düne kadar her yerini ayrı ayrı seviyordum.
Ellerini tuttuğum zamanlar ürperirdim,
başım dönerdi gözlerine bakınca.
Dudakların her öpüşte yeniden dünyaya getirirdi beni.
Al işte,hepsini sana bırakıyorum.
Güzelliğinde senin olsun dişiliğin de.

Göreceksin,
bir gün her yerin şu mektuplar,
şu resimler gibi kül olup dağılacak.
Bir tel bile kalmayacak saçlarından.
Niceleri gibi sende göçüp gideceksin bir gün...
Önce güzelliğin terk edecek seni.
Ellerin buruşacak,belin bükülecek,
ak pak olacak saçların.
Boş bir çuvala döneceksin.
Gözlerinde o vahşi parıltı kalmayacak,
bütün ateşi sönecek dudaklarının...

Ama ben o halinle bile seni terketmeyeceğim.
Çünkü benim içimde hep bugünkü gibi kalacaksın.
Taptaze,sımsıcak ve korkunç güzel!
Yalnız benim gözlerimde bir manası olacak bakışlarının.
Ben yok olduğum zamanda satırlarımda yaşayacaksın.
Hiç ihtiyarlamadan,hiç değişmeden,hiç tükenmeden...
Adım adınla anılacak,adın adımla...

Mektuplarınla resimlerini yakacak gücü kendimde bulamasam,
o zaman da kendimi yakardım.
Şu herkeste seni gören gözlerimi,
şu her yerde sana koşan ayaklarımı
ve
şu her zaman sana yazan ellerimi yakardım.
Tenimden yükselen alevler ta Allaha kadar uzanır,
ona çaresizliğimi anlatırdı.

Seni güçsüz,
zayıf bir insan tarafından sevilmenin hayal kırıklığına uğratmamak için,
şimdi benim yerime,senden kalanları yakacağım.
Ben yaşadıkça,varlığım bütün çaresizliklere meydan okuyacak.
Unutma;
seni sevdiğim için ölebilirdim,
seni sevdiğim için yaşayacağım.
Biraz sonra,
mektuplarınla resimlerini tutuşturacak bir kibrit çöpü gibi
 çekiliyorum hayatından.
Her şeyiyle onu sana bırakıyorum.
Hayatın senin olsun...
İstersen hayatım da...
Ama sen kendinin bile olamayacaksın artık.
Ben yaşadıkça,adım söylendikçe...

Seni bensizliğe ve kendimi sana mahkum ediyorum...


24 Mart 2013 Pazar

160 Dakikada Hayat...


Bugün Ygs'ye giren bütün mağdurlara geçmiş olsun diyorum. ''Mağdur'' diyorum çünkü çok saçma bir sınav sistemimiz var.160 dakika da ruhunu teslim eden var ya!Bir insanın geleceğinin birkaç sınava bağlanması,böyle ağır ve haksız sorumluluğu genç yaşta omuzlara yüklemeleri, ''başarılı olamazsam eğer mahvolurum'' endişesini her açıdan bireye hissettirilmesi(ailenin baskısı,arkadaş çevresinin tutumu,kendi içindeki ''işe yaramaz'' hissiyatı v.b) sınav sistemimizin çok zalimce olduğunu ve ''mağdur'' etme konusunda çok başarılı bir yol izlediğini söyleyebiliriz.
Bu ve benzeri  psikoloji ile sınava giren ''biz''lerden nasıl bir başarı bekleniyor,çok merak ediyorum!12 yıl=160 dakika... Onca senenin çok küçük bir zaman dilimine bağlı olması saçmalığın daniskası değil de nedir? ''Allah yardımcıları olsun'' deyip,görmemezlikten gelinmemeli.Bu benim de sorunum,senin de sorunun,onun da sorunu!Hatta bizden sonra gelecek kuşağın bile sorunu olabilir ''Allah yardımcıları olsun'' deyip kafamızı çevirirsek.Bir ara padişahımız ''Üniversite sınavları kaldırılacaktır'' demişti ama sadece lafta kaldı.Ağzımıza bir parmak bal çaldı sonrası yine aynı;Yazık!Değişim şart,şart,şart... Bütün mağdurlara geçmiş olsun.Bir daha ki mağduriyete kadar 
''Allah yardımcınız olsun''...

20 Mart 2013 Çarşamba

Sayfalar Dolusu Sözcükler...




Hani abimin bana teşekkür belgesi karşılığında dizüstü bilgisayar alma sözü vardı ve bende o belgeyi geçen dönem alıp,sözünü tutmasını istemiştim.Sonra dizüstü bilgisayardan vazgeçip,onun parasını istemiş ve almıştım.Sonunda o parayla ne yapacağımı buldum!Bir şiir kitabı çıkartacağım.Sadece kendi şiirlerimin yer aldığı,en fazla 200 sayfalık,ince bir acı kokusu olan bir kitap işte.Şuana kadar yirmiye yakın karalamam var ama bu yeterli değil.İstediğim sayıya ulaşana kadar beklemeye devam.Bu bekleme süresi 1 sene de olur, 3 ay da.Şiirler saatli programlı yazılmaz;ne zaman ilham perisi gelip,sihirli değneğiyle kalemime dokunursa ancak o zaman mısralar alt alta gelir.Mesela ''Farklı Renkler'' şiirini gecenin üç buçuğunda uykumda uyanıp yazdım.Ruh hali ve ilhamla ilgili bir şey yani;zorlamayla olmuyor.Tamamen hatıra amaçlı olacak eğer yaparsam.Tabi birkaç tane örneklerini de satış noktalarına bırakacağım.Çok amatörce olmasına rağmen,bu beni rahatsız etmiyor çünkü;benim hiçbir iddiam yok.Amacım sadece,hislerimi yansıtan sözcükleri derli toplu kapaklı bir kitapta birleştirmek.Kendim için yapıyorum yani.Hafta sonu İletişim Yayınlarına gidip,kitap basımı için gerekli olan ne ise öğrenip ,ona göre hareket edeceğim.Olursa çok sevindirik olurum;olmazsa da sorun değil.Bakacağız...Şimdilik bu konuyu bir süreliğine rafa kaldırıyorum.Benden bu kadar.
Güzel gülmeyi unutmayın...


Mutlu günler...

19 Mart 2013 Salı

Kirli Gözyaşı...




Farklı Renkler

Biz kavuşmadan yaşadık sevgimizi
dokumadan hissetmeye çalıştık
yanyanayken özlemeyi öğrendik
bir adım yakınken hep
bir adım da uzaktık
kaçamak bakışlarda aşkı ilan ettik
o bakışlarda yakalandık,utandık
biz kimsenin yapamadığını yaptık sevgili
kavuşmadan yaşadık sevgimizi.
Bitmez sanmıştık
yanılmışız
şimdilerde bir ayrılık rüzgarında
oradan oraya savruluyoruz.

.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.

Artık umutsuzluk var cümlelerin sonunda
Bitkin kelimelerin soluk anlamları olur
Kırık dökük bir aşkın son nefesini 
sözcüklerle almak en güzeli belkide.
Aşkımız;
kanadı kırık bir kuş kadar acizse,
her yol karanlığa çıkıyorsa aydınlıkta bile,
gözlerimize bakınca kendimizi göremiyorsak eğer,
hep bir telaş içinde umarsızca yaşıyorsak,
terlemiyorsa ellerimizin avuç içleri artık,
gri bir bulutsa aramızda duran,
siyah kar yağmışsa beyaz sevgimize,
çok, 
çok geç kalmışız sevgili...

OnrUysl








17 Mart 2013 Pazar

Umarsızlık...





- İnsan Bir Yerde Kendini Bırakmalı -

İnsan bir yerde boş vermeli kurallara,düzenlere
İnsan bir yerde kendini bırakmalı
Hiçe saymalı düzenini dünyanın
Zamana karşı koymalı
Sıyrılmalı ayıplardan,korkulardan
Küçük hesapları bir yana atmalı
Yaşamlı şöyle alabildiğine
Büyük delilikler yapmalı
İçmeli
Sevmeli
Küfretmeli
Adam öldürmeli
Kendine bir başka gözle bakmalı
İnsan bir yerde boş vermeli kurallara,düzenlere
İnsan bir yerde kendini bırakmalı...

 Ümit Yaşar Oğuzcan

15 Mart 2013 Cuma

Geldin Ya!!!







Bazı duygular vardır anlatılmaz,anlaşılır sadece.Sevenin sevdiğini bilmesi kadar,sevilen de anlar sevildiğini.Sevgi her zaman belirli kelimelerle söylenmez.Çoğu defa bir bakış yeter de artar bile.Yeryüzünde hiçbir kuvvet insanoğlunu sevme hakkından alıkoyamaz.Sevmek çoğu zaman var olmaktır.Sonunda bizi yok olmaya götürse bile.Ben şimdi varım ve seni sevmek hakkımı kullanıyorum.Sen bile buna karşı koyamazsın.Sana gelinceye kadar sonu gelmez bir arayıştı sevgilerim.Bir zaman başkalarında aradım seni,başka yüzlerde,başka ellerde aradım.Aldandım,fakat bir gün seni bulmak ümidini kaybetmedim.Nasıl olsa gelecektin birgün.Ve işte geldin de!Bana tatmadığım hüzünleri tattırmaya,bilmediğim kederleri öğretmeye geldin.Acıdan yana ne kalmışsa yaşamadığım,hepsini bir bir sen yaşatacaksın bana.Bir gün yaşamanın gereksizliğini de senden öğreneceğim.Bu selin akışını hiçbir şey durduramaz artık.Ummadığım ve ummadığın bir anda çıktın karşıma.Coşkun ırmaklar gibi,amansız seller gibi geldin,mutlaka yıkarak ve benden birçok şeyleri beraberinde sürükleyerek gideceksin.İşte o zaman yoklukların en dayanılmazı ile karşı karşıya kalacağım.Er geç gideceksin;beni anlayamadan,beni sevemeden gideceksin.Yalnız bir iç kırıklığı kalacak senden,tesellisiz bir hüzün kalacak.Yıllardır aradığım senden ama sen gittikten sonra başkasını aramayacağım.Gelmeyecek bile olsan,ömrümün sonuna kadar aradım seni,ama geldin bir kere;ister bilerek gelmiş ol,ister bilmeden...



13 Mart 2013 Çarşamba

Uzaklaşan Yollar...



Bir yolculuktu benim ki;yönü belirsiz.Açık gri bir duman,ikimizin bir resmi.Biraz çirkiniz artık sanki.Biraz da umutsuz.İkimize özel kelimeler kalmadı sevgili.Ne ben artık gülüşünden bahsediyorum ne de sen artık  güzel gülüyorsun. Hayatın bize bahşettiği en güzel ödülken birbirimiz için sevgiyle atan kalplerimiz,şimdi bozuk bir saat gibi suskun.
Farkında mısın, Çok üşüyoruz... 





10 Mart 2013 Pazar

Yaşamıyorlar...


Her şey erotizim,her şey seks değil;birileri yeni kuşağa anlatsın bunu.Özellikle de erkeklere.Bunlar hayatımızın bize en zevk verdikleri parçaları olabilir ama hayat bundan ibaret değil,değil,değil... Bazı insanlar var ki sırf sevişmek için yaşıyor;sanki çok büyük bir marifetmiş gibi.Acıyorum bunlara,çok acıyorum hem de.Çok eksik var bu tip insanların hayatlarında.Mesela bir sevgilinin gülüşündeki o tılsımı fark edemeyecekler.Sevgilinin ellini tutarken ki o heyecan,yürekte kopan fırtına,nereden bilecekler!En kötüsü de bir kadının ne olduğunu bilemeyecekler!Bir kadın hayattır aslında.Çünkü hayatın içinde olan ne varsa ancak kadınlar olduğunda anlam kazanıyor.Yemek yemek,su içmek bile.Bir kadının elinden içtiğiniz suyla kendi kendinize bardağı doldurup içtiğiniz su arasındaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz?Anlıyorsanız ne mutlu size.Anlamıyorsanız,ne yazık ki yaşamıyorsunuz demektir...Herkes sevilmeyi hak etmiyor.Ve maalesef ki,hep hak etmeyenler seviliyor.Belki de bu yüzden herkes yaralı ve aşktan kaçıyor.Derdi ne bu insanların!En özel soyut kavramı nasıl bu kadar boğuk bir olaya dönüştürüyorlar anlayamıyorum... Aşkı,seksle lekelediler.Bizim de üzerimize sıçramasın diye leke,sevgiden bir kalkan yapmak gerek. 
Benden bu kadar...





8 Mart 2013 Cuma

Kutlu Olsun...


Dünya Emekçi Kadınlar Günü veya Dünya Kadınlar Günü;her iki şekliyle de kadınlarımızın günlerini kutlarım..


Kadın-lar...

Kiminde daha doğmadan cinsiyeti öğrenildiğinde ''Keşke erkek olsaydı...'' denilen,kiminde ''Kaç çocuğunuz var'' denildiğinde ''3 tane erkek 2'si boş...'' denilen,kiminde 11 yaşında okuması gereken yaşlarda ''Koca'' -ya başlık parası ile ''Satılan'', kiminde -istemediği halde- zorla kaçırılıp kendisine ''karı'' (koca) yaptırılan,kiminde kendi öz kocası,öz abisi,öz yeğeni,öz babası tarafından ''genelevlere'' ''pavyonlara'' satılan,kiminde okumak istediği için öldüresiye dayak atılan,kiminde psikopat eşi tarafından yüzüne kezzap atılıp,burnu kesilen,kiminde eve getirilen köpekle cinsel ilişki kurması istenen,kiminde çocuklarının gözü önünde tekme tokat dayak atılıp sokağa atılan,kiminde ''kumar borcu'' için 13 yaşındaki kızını kumar masasına koyan,kiminde ''selpak'' satması için sabahtan akşama aç-susuz kızlarını sokaklarda çalıştıran ailelere sahip,kiminde belki kendi tercihi,belki hayat şartları;bilemiyorum ama, ''başka'' erkeklerin ikinci tercihleri olarak yaşayan,kiminde iş bulabilmek için,evine ekmek götürebilmek için ''patron'' ların tacizlerine ses çıkaramayan,12 yaşındayken bilmem kaç erkeğin tecavüzüne uğrayıp ''vajinal olarak bakire'' raporu verilerek hayatının tecavüzünü yaşayan,kiminde eşleri tarafından defalarca aldatılıp,beş parasız bu hayatı çekmek zorunda kalan,kiminde amca oğlu tarafından tecavüze uğradığında ''kendi namusunu'' temizlemesi için aile meclisince tavana astırılan,genç yaşında eşini kaybedince bir daha evlenemeyen,başka bir erkeğin kendisine ''yasak'' olduğunu bilen..

Kiminde,
Kiminde,
Kiminde,

....................................... kadınlarımız var.

Herkes şanslı değil bu dünyada. Evet;herkesin yaşadığı,gördüğü de kendine özel evet... Ülkemizde ve dünyanın birçok yerinde kadınlarımızın durumu maalesef ki böyle.Kadınlarımıza sahip çıkalım,değerlerini bilelim.Onlar yeryüzündeki en özel ve en güzel canlılardır...

''Sizin en hayırlınız,hanımına karşı en iyi olandır''
-
-Hadis-i Şerif-

5 Mart 2013 Salı

Bir gün Mutlu Olacağız...



Günde en iki tane film seyrediyorum.Bağımlı oldum lan galiba;dün üçü zorladım ama beyin sulandı sonunda.Oscar'a aday gösterilmiş filmlerin bir tanesi hariç hepsini buldum izledim.Finali Leonardo Dicaprio ile yapacağım.Ama önce dizimi seyredeyim.Sonra belki biraz uyurum.Uyanınca ders çalışır,kitabımı okur,maçı seyrederim.Ebruyla parkta turlarız belki.Şu aralar en çok gördüğüm insan Ebru.En sevdiğim yönü ne biliyor musun bu kızın,sessizliği çok güzel paylaşıyor.Bazen saatlerce hiç konuşmadan oturabiliyoruz.İstanbul'un çığlıklarını dinliyoruz öylece.Ve ilk defa hayatımda küçük şeylerden mutlu olan birisini gördüm.Gıcık olduğum tarafları da var tabii.Benden daha fazla film kültürüne sahip;izlemediği,bilmediği film yok.İzlemediğim ve izlemeyi planladığım bir filmin sonunu söyleyince deli oluyorum.Bunu  yapmaktan çok zevk alır;maymun seni.:) Hayat felsefesi bile var kızın; ''Ölmeden'' diyor, ''Ölmeden akıllanmayacağız biz!Ancak o zaman anlayacağız yaşamın güzelliğini''.Doğru söze ne denir?Benim de her zaman inandığım felsefem var; ''Bir gün mutlaka herkes mutlu olacak.'' Sonuna kadar inanıyorum buna.O günler hiç ama hiç uzakta değil,inananlar hissedebilirler bunu... Gönül Yazar'ın bu güzel şarkısıyla veda ediyorum.Kendinizi iyi bakın,hadi eyvallah...

1 Mart 2013 Cuma

Gemi Kalkıyor Artık...


Kendisiyle dalga geçebilen insanın başımın üzerinde yeri vardır.Çünkü o insan egosunu yenmiş , kibirini yıkıp geçmiştir.Aslında böyle bir giriş yapmayı düşünmüyordum,sahi ben niye yazdım bunu?Aman!Boş ver. Geçmiş yazılarıma şöyle bir baktım da hayatımda olan olmayan her şeyi ama her şeyi yazmışım.Yeni başlayan bir ilişkide hatun kişi erkeğini iyice tanımak ister ya hani,erkek tam öpecekken ''Ay!Yapma lütfen.Ben seni tanımak istiyorum'' der.Sonra bu tanışma faslı uzar da uzar;erkeğin öpüşme isteği hayal olur.İşte bende öyle bir sorun olmayacak.Kız bana ''seni tanımak istiyorum biraz'' dediği an,vereceğim blog adresimi okusun tanısın.Ertesi gün öperim artık,diğerleri gibi uzun uzun bekleme yok bende.Çünkü o kadar şey anlatmışım ki,adeta 200 sayfalık otobiyografim sanki.Yalnız bir şey dikkati mi çekti,bir ara çok aşkmışım be usta.Her kelimede hüzün,gözyaşı,bekleyiş olur mu,oluyormuş demek ki.Yeminle kendime acıdım;o zaman ki halime ağlayasım geldi.Bir daha nah bulursunuz böyle romantik adamı kadınlar;yemezler...Aşk da tecrübe kazanmak bu işte;bir gün birisi çıkar karşına,içinde beslediğin bembeyaz saf aşkı lekeler ve gider.Ondan sonra bir daha hiç kimseyi bembeyaz sevemezsin,daha doğrusu sevmek istemezsin;kokarsın çünkü.Daha çok lekelenmesinden değil,tamamen yok olup gitmesinden korkarsın! Dertlerin adamı Onur'la yayınımız devam ediyor... Hadi yastıklara kapanıp ağlayalım Türkiye..:) Kapanışı üstat Behçet Necatigil ile yapacağım.Ama ondan önce tek bir şey söyleyeceğim;siz bana bakmayın,sevmekten vazgeçmeyin ve asla da korkmayın.Hayata karşı da daima gülümseyin;çünkü dudaklarımızla yapabileceğimiz ikinci en iyi şeydir gülümsemek.
                                                                     
                                                                        Hadi eyvallah...
---------------------------------------

Behçet Necatigil- Aşk Gelmiş Cihana

Kız kaptırdı gönlünü
Sevdiği oğlan kalpsizin biri
Alay etti güldü...
Hiç aşka gülünür mü?

Ne çare,cahil aklı
Kız hastalandı,yattı
Mumda yandı pervane...öldü.

Oğlan sormakta haklı
Hiç aşktan ölünür mü?