15 Ekim 2013 Salı

Şöyle Böyle...





Herkese merhabalar...
Ben geldim.

Öncelikle herkesin Kurban Bayramını kutluyorum efenim.Bu günün anlam ve  önemini çok iyi idrak edip,usulünce hareket etmek gerekir.Sen eti her gün yersin;bırak da sadece seneden seneye evindeki kara kaplı tencerede et pişirebilen cebi fakir ama gönlü zengin insanlar yesin.
Bir insanı,bir anlık bir olsa mutlu etmek gibi dünya üzerinde insana verebilecek başka büyük bir haz var mıdır acep?Bu günlerde olmasa insan olduğumuzu hatırlayamayacağız be!
Neyse efenim,Allah herkesin kurbanını kabul etsin.

Bugün Ramazan ile telefonla konuşurken çok ama çok korktuğum bir klişe yaptı.Tahmin etmişsinizdir hepiniz! ''Nerede o eski bayramlar'' klişesi işte yahu.Onu bunun bilmem babacım,herkesle arkadaş olmayacaksın.Sorgulamadan olunca böyle hayattan soğutuyorlar adamı işte.
Pislik seni be!!

Makine Kafa'ya gittiğimizi söylemiştim galiba.
Sabah ezanında ancak eve gelebildik lan!
Ama şükür çok absürt bir şey olmadı. Anıl'ın dürümcünün ''Dürümü elinizde mi yersiniz yoksa burada oturup mu yiyeceksiniz?'' sorusuna ''Sen elimize ver abi...'' demesi dışında tabi.
Gecenin üçü,tehlikeli yerler ve adam da karanlık bir tip.
Bizi asıl korkutan,Anıl'ın isteği sonrasında adamın suratın da oluşan müthiş bir haz ifadesiydi.
Çok kötü şeyler olabilirdi çok.

Heyecanla maçı bekliyoruz.Yaklaşık yirmi dakika sonra Hollanda maçı başlayacak.
Portakalları soyacağız...

Biz inandık,siz de inan...
Başarılar.

Görüşürüz....



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder