23 Şubat 2014 Pazar

Öldürür Bazı Sözcükler...






Gece olunca bir şeyler yazarım ben.Bir kelime yazarım sonrası gelir zaten.
Geceydi ve yine bir kelimeyle başlamıştım.
Bir tülü duramadım.
Sonra böyle oldu işte...


GÜVEN VERMEYEN KELİMELER

Bazı anlamları olmaz kelimelerin.Fazla ciddiye almayacaksın kelimeleri!Güven vermez ağızdan çıkan her sözcük!Umut verir,amaç verir,mutluluk verir ama güven vermez her zaman.Bilirim,inanır insan.Tanrıya inandığı gibi inanır hem de. En büyük zaafı da bu insanoğlunun.Hep bir şeylere inanır.Üzüleceğini bile bile kandırır kendisini.En çokta geceleri kanar.Hani yıldızların,hani Ay'ın,hani tavandaki avizenin parladığı zaman;düşüncelerin cellat,çığlığın hiç olduğu zaman.Bir kadın gelir,oturur yüreğinin üzerine.Saçlarını dolar boynuna,kurtulamazsın.Yakar elleri dokunduğu her yeri. 'Sus' dersin, 'Sus'.Ama anlatır... Ne kadar sus dersen o kadar anlatır. 'Saçmalıyorsun' der, 'Bencil olma!Daha ciddi sorunların olmamalı senin!Bu gece bir köpek yalnızlıktan ölmüş olabilir mesela.Yalnızlığından kurtulmak için ölmüş olabilir bir köpek.Kıvrılmış bir köşeye,kokmayı bekliyordur öylece.Bütün sokaklar yalnızlık kokacak şimdi.İğrenecek bazıları;burunlarını tıkayarak geçecekler.Herkes kaçacak,herkes.Yalnızlık bu,kokusu üzerine sinerse bırakmaz yakanı.Kimse bir köpek gibi ölmemeli;en azından bu gece.En azından bu gece ben varım yanında.Korkma,yalnız ölmeyeceksin!İzin vermem buna!Kitaba,ayraç koyduğun yerden devam etmeden ölmene izin vermem!Yarın için,yaşamak umuduyla koyduğun ayracı görmezden gelemem.Altını niye çizdin bu satırın?Şunu diyorum işte! ''Bir kadının dudaklarında değildir aşk.Bedeninde hiç değildir.Aşk,kadının göz kapaklarındadır.Kadın,göz kapaklarında saklar adamı.Ne kadar yanarsa yansın canı,ağlayamaz bazen.Sımsıkı yumar gözlerini.Adam hep orada kalır.Kadın,asla bırakmaz adamı.Kadın,asla vazgeçmez ondan.Bende senden asla vazgeçmeyeceğim.'' Söyle,niye çizdin bu satırların altını? Yalan hepsi,kim söylemişse yalan söylemiş. -Ama bunlar senin sözlerin.Nasıl bana inanma der....  İnanma sakın!Kimse söylemedi mi?Fazla ciddiye almayacaksın kelimeleri.Güven vermez kelimeler.Bu gerçeğe alış artık.Çık kozalağından,uç uçsuz bucaksız.Kuş bakışı seyret insanları.Kuş bakışı gör yalanları;umutların havada asılı kalışını.Bak!Bir adam nasılda ağlıyor görüyor musun?İstanbul'u karşısına almış,bir bir ağlıyor.Belkide ölen köpeğe ağlıyordur.Sen ağlama sakın!Bilmiyor ki o adam,hiç kimse için ağlanmamalı!Gözyaşı kadar değerli değil kimse.Bırak,sende kalsın.Ağlayacaksan kendine ağla;kelimelere güvendiğin için aksın gözyaşın. Güneşe yakalanmadan gideyim en iyisi. Hadi,sende uyu artık.Kurtuluşudur uyku insanın gerçeğe inanmak istemediği zamanlarda.Kim bilir, belki de yıllardır uyuyorsundur.
Neyse ne!Gidiyorum ben artık.Gidiyorum ama ne zaman istersen gelir mahvederim geceni... 
-Dur,gitme... Ya yıkılırsa duvarlar üzerime.Ya inandığım her kelime boğarsa beni.Şu saat,çakılır kalırsa bu ana.Bir karanlık örterse gözlerimi ve sen gelmezsen her gece mahvetmeye beni.Dur,gitme!Gittin mi?Ses yok.Saat,saat... saat sustu.Hayır,hayır... Bu kokuda ne?Köpekleşmeye mi başladım yoksa?En azından bu gece yalnız ölmeyeceksin demiştin.Bunu da mı ciddiye almamalıydım?Anladım.O zaman ölebilirim artık.Sokaklar yalnızlık kokacak şimdi.Koşa koşa kaçacak herkes.Keşke diyorum,keşke,en azından bu gece bir köpek gibi ölmeseydim.Tam da güneş doğacakken;yarın olup yeniden yine kelimelere inanmaya başlayacakken...








18 Şubat 2014 Salı

Kağıt Gemi...





Yok,ben en iyisi şiirimi paylaşayım.Aklımdakini yazarsam korkunç şeyler olacak;seziyorum.Bir karmaşanın içinde boğulacağım.Ne söylesem itaat edecekler kelimelerim bir çift siyah söze.Hepsinin boynu bükülecek.Yok,ben en iyisi şiirimi paylaşayım.Şimdi,şu an aklımdakini yazarsam bir daha yazamamaktan korkuyorum.
Birini kafamda öldürebilirim;gözümü kırpmadan,tek bir kelimeyle üstelik.Ben iyisi mi şiir paylaşayım!



HEPSİ AYNI

Kaç sevgiliyi sonuncu saydıysam 
Hepsi de aynı kadındı
Bilmiyorlardı kendilerini
Ama ben biliyordum
Çünkü hep aynı bendim.
Kaç kadını seviyorum dedimse
Hepsi de aynı kadındı
Bilmiyorlardı birbirlerini
Ama ben biliyordum
Çünkü hepsini seviyordum.
Kaç kadın ihanet ettiyse 
Hepsi de aynı kadındı
Bilmiyorlardı kaç yaram olduğunu
Ama ben biliyordum
Çünkü vurulan hep bendim...




15 Şubat 2014 Cumartesi

14 Kubat...





Her yıl,hem de her yıl Şubat ayının on dördünden ''Sevgililer Günü'' adı verilen uydurma bir gün kutlanıyor.Dün de onlardan biriydi.Herkes alışveriş merkezlerine,kuyumculara koşuyor.Boğazda yemek için rezervasyonlar yaptırılıyor.Ne için?Sevgilinin gönlünü hoş tutmak için.Peki gerçekten mutlu oluyorlar mı?Tabi ki de hayır.Evet demek sahtekarlığa girer.Sadece sürü psikolojiyle hareket ediliyor.Senin için saçma görünen bir şey eğer toplam tarafından kanıksanmışsa sana bunu kabul ettirmek için muazzam bir psikolojik baskı uygulanıyor.Hemde en yakın arkadaşların,en sevdiğin dizilerin,en sevdiğin filmlerin tarafından.Sevdiği kıza veya erkeğe alacağı hediyenin nasıl bir geri dönüşü olacağını öyle bir ballandıra ballandıra anlatılıyor ki,gözünü açtığında,elinde şatafatlı bir hediye ve ondan sarkan bol sıfırlı etiketle karşılaşıyorsun.Oh diyorsun sonra,rahatlıyorsun güzelce.Toplum baskısından kurtulduğunu inanıyorsun çünkü.Kendini herkes gibi hissediyorsun,herkes gibi klişe,herkes gibi sahtekar,herkes gibi maddeci... Bütün bir sene bir tatlı söz söylememiş,bir kırmızı gül bile almamış öküz insan,on dört Şubatta sevgi yumağı oluyor.Erkek,aldığı pahalı bir hediyeyle ilişkide üzerine düşeni yerinen getirdiğini düşünürken,kadın:Aldığı hediyenin değerine göre erkeğin sevgisinin ne boyutta olduğunu tanımlar.Eğer bir pırlanta yüzükse erkeğin hediyesi,ölene kadar seni sevecek anlamına gelirken,sadece manevi değeri olan bir hediye ise kendisini değersiz hissettirir.Tamamen riyakarlık,tamamen.''Ay,ne gerek vardı hayatım,düşünmen bile yeter!'' yalanı ise büsbütün riyakarlık.Bu seviyeye indirgenmiş ikili ilişkiler.Herkes birbirini salak yerine koyuyor.Halbuki hayat onlara en büyük hediyeyi vermiş.Milyarlarca insan arasından onu çıkarmış karşına.Daha öncekilerine hiç benzemeyen biri.En büyük hediye budur işte!Çünkü bazıları,altı milyar arasına doğup,yalnız kalabiliyor.Hiçbirine çarpmadan geçebiliyor aralarından.Bunun farkında olmadıkları için sadece bir günü sevgilerine atfediyorlar.
Hülasa,herkes sevilmeyi hak etmiyor.Ve maalesef ki,hep hak etmeyenler seviliyor...
İyi geceler efenim...





9 Şubat 2014 Pazar

Bir Yağmur Yağsa....




Saat sabahın dördüydü yanılmıyorsam.Uyuyamadım.Nedenini bilmiyorum;uyuyamadım işte!Aksi gibi sehpanın üzerinde beni kendisine çağıran bir kalem ve bir de kağıt vardı.İlk ilgilenmemeye çalıştım.Ama oradaydılar işte! ''Biz hazırız!'' diyorlardı, ''Biz hazırız!'' Umursamadım yine.Hava almak için balkona çıktım.Sanki her şey yazmam iş birliği etmişlerdi.Ne güzel esiyordu rüzgar,nasıl parlaktı yıldızlar ve nasıl suskundu gece!Fazla direnemedim.Gafil avlandım ve oturdum kağıdın başına.Düşündükçe yazdım,yazdıkça düşündüm.
Dün,sabahın dördünde birisi uyanıktı ve yüreğinden bunlar geçiyordu...
Görüşmek üzere...

BANA AİT OLAN KADIN

Aslında bir kadını alıp,hayatımın tam merkezine oturmak istiyorum.
Her şey onunla ilgili olsun,her düşünce ondan geçsin,
Her mutluluğun kaynağı o,hüzün yağmurları onun yüzünden.
Her şeyin anlamını sorgulayıp bir cevap bulamadığım zaman, 
Benliğimi dinginleştirmek için bir sığınak... 
Kaçıp kaçıp kendimden ona sığınmalıyım. 
Bir çocuk gibi ağlamalıyım dizinde.
Ruhum önünde günün beş saati yeniden doğmalı.
Zaman ikimizin olmalı.Sen akrep olursun,yelkovan ben.
Sana yetişmek için bıkmadan koşarım peşinden..
Elbet ikimizde bir aşk vaktinde bir oluruz.
Değişir o zaman kalplerimizin rengi.
Soluk olan ne varsa silinir.
Yeşerir sevmek hücrelerimiz.
Ortak bir günahta buluşuruz.
Bir ucundan sen tutarsın günahın,bir ucundan ben.
Af dileriz sonra,eğer günahsa sevişmek Tanrı katında!


Bir kadın istiyorum.
Her şeyimle onun olduğum bir kadın;yüreğimin tam merkezinde üstelik.
Ağladığı zaman gözlerinin rengi akan,
Gamzesinin içinde bir tek ''ben'' olan;yalnız bana bakınca oluşan.
Martı misali,bir parça ekmekle mutlu olan,
Her şeye rağmen şükretmeyi bilen.
Rüzgarların dağıtmaya kıyamadığı saçlarının her telinde ayrı bir hayat olan;
Öldürürcesine siyah,
Bağlarcasına siyah,
Azmettirircesine siyah,
Simsiyah olan! 

Bir kadın istiyorum.
Uyurken masumiyetini izleyebileceğim.
Saçlarının arasından yıldızlar görünen,
Kendi masalımı yaşatan.
Bazen sessizliği paylaşacak kadar asil,
Hiçbir zaman sevginin mesuliyetinden kaçmayacak kadar cesur olan!
Bir çiçeği anne şefkatiyle büyütecek kadar yüce,
En sevdiği elbisesiyle salıncakta sallanacak kadar çocuk.
Ve üşüdüğümde sevgisiyle örtmeli yüreğimi,
Öptüğü zaman ise yangın yeri olmalı sevgimiz.

Sadece bir kadını istiyorum.
Bana ait olanı...













1 Şubat 2014 Cumartesi

Ne Kalacak?






Gönlünce olmadı hiçbir zaman geliş-gidişlerin.Oysa sen,hayattan başka şeyler dilerdin.Çoğalmak isterdin elinden alınan yarınlara ve bir yürekte kök salmaktı hayalin.Olmadı!Nereye gitsen yarım kaldın.Ne kadar kaçabildiysen,kendini bir o kadar ardında bıraktın.Ortasında kaldın gel-gitlerin ki orada ben vardım... ve en az senin kadar yarım. Bütün olmak istemez miydin?Gördün mü bak!Gözlerin bende kaldı.Gamzelerin artık benim yanağımda.Aynaya bakıp güldüğümde,hep sen çıkıyorsun karşıma.Ama geceleri... Hiç sorma!Sensiz başımı koyduğum tüm yastıklar taş oldu bana.Ve yorganlar,hüzün bulutu gibi devrildi üstüme.Güleç yüzlü bir çocuk,ağlar oldu içinde...
Sen hala gel-gitlerin ortasında,kök salacak yürekler arıyorsun.
Her yüreğin toprağı olmaz.
Sen de yorganların içindeki çocuk gibi boşuna ağlıyorsun...

İyi geceler...