30 Eylül 2015 Çarşamba

Sevmeye Meftun...




Aşık olmayı özler mi insan?Özler!Ben özledim.Daha önceden aşkın şerbetinden içmeseydim yudum yudum,bilmeseydim tadını,özlemeni duymazdım.İnsan bir sevdanın içindeyken farkına varmıyor sevginin kendisine ne elzem hissiyatlar aşıladığının.Bitince idrak ediyorsun,ruhu üşüyor insanın.Sanki lapa lapa yalnızlık yağıyor içine her an,yüreğin buz tutmuş,kalbin donuk.Sen her gün bir umut  güneşin doğup,donmuş gönül organlarını hayata döndürsün istiyorsun ama bir türlü o sıcaklık gelmiyor.Biraz daha kendine sokuluyorsun o vakit,için üşüyor çünkü.İnsanlar seni göründüğün gibi algılıyorlar,biliyorsun ki olduğun gibi görünsen herkes kaçacak.Elini uzatsan tutan olmayacak,çığlık atsan tüm yüreği donmuşların yerine,belki fark edecekler ama yine yürüyüp gidecekler.Herkes biraz suçlu,herkes ucundan kıyısından bulaşmış bu günaha...
Bana sorarsanız yalnız olmanın en güzel yanı,yok gibi bir şey.Her şeyden önce güçsüzsün.Teksin çünkü,tehlikelere açıksın.Hayatı sırtlamaya çalışma,ezilirsin.Ve kimsede seni sıkıştığın yerden çekip kurtarma zahmetine girmez;teksin çünkü.Herkese meydan okuyabilirsin,meydan okuduğun şeylerin canına da okuyabilirsin ama zafer sevincini paylaşacak kimseyi bulamadığında yanında,üzülürsün;teksin çünkü.Bu yüzden sevmeyi özledim.
Eski aşklarımı hatırladım şimdi.Beni bir ilişkide heyecanlandıran şeyleri... Berrin'in mavinin en güzel tonunu taşıyan gözlerini,Aslı'nın saçını rüzgara karşı dönüp tam tepede toplayışını,Aysu'nun her sinirlendiğinde istemsiz yukarıya kalkan sol kaşını,Yeliz'in kuş yavrusu büyüklüğünde ellerinin ellerimin arasındayken yok oluşunu,Fatma'nın çocuk masumiyeti saflığında suratına yayılan gülümseyişini ve çok bakmazdı bana ama nadiren de olsa gözlerimiz buluştuğunda kızaran suratını ve daha nicelerini... 
Her kadının  kendisine aşık edecek bir tılsımı mutlaka vardır.Bazı kadınlar bu özelliklerini fark etmezler bile;farkında olmadan aşık ederler kendilerine.Olan ise bunu herkesten önce keşfedene olur.Ben ve benim gibilere olur.Kim bilecek Berrin'in göz bebeğinin bitip,maviliğin başladığı yerde küçük bir göz beni olduğunu.Bunu söylediğimde şaşırmıştı. 'Daha önce kimse fark etmemişti' demişti. 'O zaman kimse gerçekten gözlerine bakmamış.' demiştim.Mesela hiç sanmam,Aysu'nun sinirlendiğinde sol kaşının caydırıcı bir hareketle kalkıp indiğinin farkında olduğunu.Yeliz haberdar mıdır acaba ellerinin her an öpülesi olduğundan?Fatma ise gülümsediğinde nutkum tutulur,her zerrem uyuşurdu.Sonsuza kadar öylece izlemek isterdim gülümseyişini..Bilir mi bunları,bilmez.! Dedim ya,bazı kadınların tılsımları vardır ve bazıları bunun farkında bile değildir.
Fark etmeye gör,seversin hemen,lakin ilgilenmezler.
Yazık ki cezası hep bize,temiz sevene kesilir...


Görüşmek üzere...


14 Eylül 2015 Pazartesi

Çalış Bakalım,Ne Elde Edeceksin!





Biraz işe girdim de,yazmaya da okumaya da pek fırsatım olmuyor.Wakiki'de depocuyum.Yaptığım işin pek bir zorluğu yok,elbiselere alarm takıyorum;çalmaya yeltenen insanlarımızı enselemek için.Bu benim maaş alacağım ilk işim olacak.'Kendi paranı kazanmak' 'Kendi ayaklarının üzerinde durmak', 'Kendi ekonomik bağımsızlığın' gibi 'Kendi' kelimesiyle başlayan hem öğüt veren hem de işe teşvik amacı taşıyan söylemlerden kurtulduğum için mutlu olduğumu itiraf etmek zorundayım.Annem her zaman,'Senin bir gün para kazandığını görebilecek miyim acaba?' derdi.İlk gün işe gidip geldikten sonra annem, 'Nasıl geçti?' diye sorduğunda, 'İstifa ettim.' demiştim.Haliyle şaşırdı.Sonra sebebini sorunca,onun her zaman benim üzerimden hayalini kurduğu,' Senin bir gün para kazandığını görebilecek miyim acaba?' hülyasını hatırlatıp,'Gördüğün gibi tam bir gün çalıştım.Umarım hayaline kavuşmuşsundur.' demiştim.Dönüp giderken şaka olduğunu bilmediğinden arkamda iki çatık kaş bırakmıştım.Aslında bu planlı bir şakaydı.Amaç,normal bir anı yalan fena bir hadiseyle süsleyip beklentiyi düşürmek.Gerçek ortaya çıktığında ise olması gerekenden daha fazla endorfin salgılatıp,ödüllendirmeyi şartlı hale getirmek.Ki,planımda da muvaffak oldum.İki tepsi ev pastası yaptırdım.Hem de 'Fakir Pastası' olarak bilinen bisküvili olanından.Hiçbir şeye değişmem bu pastayı.Yokluktan geldiğimiz için dışarıdaki pastaya fuzuli yere para harcamak yerine,tasarruf amaçlı her pasta bisküviyle yapıldığından mı mütevellit bu 'Tasarruf Pastası' damağımda iz bıraktı bilinmez ama beni mest eden yegane buluştur.Zenginler çok şey kaçırıyor,çok...
Ben anormal bilmezdim kendimi ama tüm yaz eşraftan birçok dost çalışırken ben keyif yapıyordum ki yaz bitip,herkesin okulu için işten çıktıktan sonra ben işe girdim.Anladım ki,normal kabul edilen şeyler bana ters.Ne zaman ne yapacağım belli olmuyor.Sistem benim gibi adamları pek sevmez.Yani kalıplara girmeyi reddedip,benliklerini korumakta direnenleri.Bu yüzden ben ve benzerleri hayatlarında hep özgür yaşarlar.Her ne kadar toplumda bunun adı avare olsa da...


Ayrılmak zorundayım.
Çünkü erken kalkacağım.

Ama,boş versene..
Tüm gece benim.
Tam saatinde iş yerinden olmam şart olsa bile,
 ne kadar uyumam gerektiğini sadece ben belirlerim.
Galiba yine üç saatlik uykuyla gideceğim..

Olsun,bu da benim özgürlüğümün bir bedeli..
Hayırlı özgürlükler!