Üç konuda paylaşımcı değilimdir;Kitaplarım,gitarım ve film cd'lerim. Canımı,paramı al ama bunlara el sürme.
Bu konu nereden çıktı anlatıyorum...
Geçen gün Teyzem iftira geldi bize.Onların geleceği saatte ben evde olamayacaktım.Evden çıkmadan önce film cd'lerimi,kitaplarımı tek tek saydım ve bizimkilere de tembihte bulundum; ''Kimsenin kitaplarımı,film cd'lerimi almasına izin vermeyin'' dedim.
(Böyle psikopatım işte!)
Neyse,işim bitti eve geldim.Ben geldiğimde onlar gitmişti evden.Hemen girdim kitapların bulunduğu odaya,saydım kitapları.Kitaplardan bir tane eksik.Sordum bizimkilere;
-Bir kitap eksik?Nerede o kitap?
+Teyzen aldı! dedi.
Kan beynime sıçradı tabi...
''Niye verdiniz,vermeyin demedim mi,nasıl olur ?'' diyerek sitem ediyorum pedere.Babam ne dedi biliyor musun?
''Sorun etmeee!Eski kitaptı zaten;2009 model falan.''
Ee,sende 1961 modelsin;ben sana bir şey diyor muyum?Eskidin diye başkasına veriyoruz muyuz biz seni?Bu nasıl zihniyet yahu...?
Dedim;
-Basım yılı 2009 ise ne olmuş baba?
+Eski oğlum eski! dedi.
-Ee baba! dedim.
+O, 2009'da çıkmış biz 2013'deyiz! dedi.
-Eeeeee baba! dedim.
+4 yıl olmuş oğlum! dedi.
-Eeeeee baba!Yaniiiiiiii?
+Oğlum,208 hafta geçmiş üzerinden! dedi.
Valla bir daha ''Eeee baba!'' demeye korktum.Sorsam yine,2009'dan bu güne kaç gün ve kaç saat olduğunu söyleyecek.İyi ki kitabın yazılış tarihini bilmiyor.1800'den günümüze kadar ne hesaplamalar yapardı kim bilir?
Hem kitaba niye yiyecek muamelesi yapıyorsun ki be adam?Kitabın son kullanma tarihi yok ki!Eskiyse eski ne olacak!Eski kitaplar daha değerlidir;şarap gibi,durdukça güzelleşir.
Eskiymiş,peh!
Yani hiç şöyle bir şey duyan,gören oldu mı haberlerde?
--Sevgili seyirciler,2004 yılı basılmış kitabı okuyan genç kız,kitabın 135.sayfasında fenalaşarak hastaneye kaldırıldı.Hastaneden yapılan açıklamalara göre,kızın zehirlendiği belirlendi.Evet,evet!Şuan beyin ölümü gerçekleşmiş!!!!
Sağlık bakanlığı,son kullanma tarihi geçmiş kitaplardan uzak durmanız konusunda uyardı.
Var mı böyle bir şey?Yok...
Ee,bu nasıl mantık canım içi babacık?
Sonra,'' Onur niye agresif bir adam?'' diyorlar.Kızmamak elde mi Allah aşkına ya;sen söyle?
Dün kızgındım ama bugün ağabeyime anlatığım zaman bunu gülmekten yerlere yattık!
208 hafta diyor ya? :)
Babacık sayesinde komedyen olacağım şerefsizim... :)
Bugün Aysu ile Ortaköy'de iftarımızı yapacağız.Diş telim çıkmadan dışarıda herhangi bir şey yememeye çok dikkat ettim bu zamana kadar ama böyle bir yemekte kaçmaz şimdi.Hiçbir zaman kompleks sahibi birisi olmadım ama moruk çok kötü bir görüntü oluyor yahu!Dişinden maydanoz sarkarken,dişinin her santiminde ekmek kırıntıları varken bir kızı kendinden soğutmamak işten değil.Tek sıkıntı görüntü değil,sert olan yiyecekleri ısırmakta zorlandığım için - çok affedersiniz - köpek gibi azı dişlerimle kemik kemirir gibi yemeye çalışıyorum.Dur bir saniye,şimdi aklıma geldi.Ben bu kızı neden etkileme çalışıyorum ki?Sadece ''Bir kadınla dünya ne renk?'' sorusunun cevabını bana yoldaşlık,arkadaşlık,kankalık yaparak bulmayacak mıydım?Lütfen,hedefimizden şaşmayalım ama!Ama Aysu'da da suç var! Bir kadının beni ona aşık etmesini sağlayacak üç şeyden birisini yapıyor;her zaman mahcup görünüyor! Birde gülümsemesini eklenince kızıl yüzüne,aman diyorum;gömün beni oraya.Bu macera büyük ihtimalle iki hafta kadar sürecek gibi görünüyor çünkü,orucun hemen ardından tatile gideceğim.Büyük ihtimalle Marmara adası olacak,bakalım.Son bir şey daha var;1970 ve 1980 arası şarkılara fena halde bağlanmış durumdayım.Beni benden alıyorlar yahu!
Aman amann aman aman aman amanannnnnnnnnnnnnnnnnnnn
Herkese merhabalarrrrrrrrr.
Hayır cumalar efenim...
Bildiğiniz gibi LYS sonuçları açıkladı.İnternette,sosyal medyada,Facebook'ta,Twitter'da orada burada şurada,Üniversiteyi kazananlar kazanamayanlara nispet yaparcasına,büyük puntolarla sevinçlerini herkesle paylaşıyorlar.Kazananlara hayırlı olsun,Allah yollarını açık etsin.Geleceği parlak,başarılı ama her şeyden önce insan gibi insan olması dileğiyle.
''Onur'cum olmadı;kaydırma yaptım,vallaha çalıştım yaaa nasıl olur,annemin okunmuş pirinçlerini bile yedim,hastaydım okuyamadım,okuduğumu yorumlayamadım,öldüm!,bittim,mahvoldum,böyle sistem mi olur?'' gibi gibi gibi düşünenler için söylüyorum;dert değil,canınız sağ olsun.Seneye olur,ondan sonra ki sene olur,on sene sonra olur ama illa ki olur,tabi istersen ve çabalarsan.Umutsuzluğa kapılanlar için söylüyorum,nefes alıyorsun umut var demektir koçero.Her şey düzelir;Unutma ki,bir tek ölüme çare yoktur.Ben niye Güzin abla moduna girdim yahu?Neyse...
Birçok arkadaşım hayal ettikleri bölümleri ve istekleri yerlerde kazanmışlar tebrikler,telefonum susmuyor bugün.Ama çocukluk arkadaşlarımın başarısının benim için ayrı bir yeri var tabi.Kerim,Dumlupınar-Sosyoloji bölümünü kazandı.Ama çocuğun hevesi kursağında kaldı.Bizim evde laflarken annem geldi;''Fen üniversitelerini mi kazandın evladım?'' diye sordu.Kerim;''Hayır ablacığım.'' deyince annem ''Herkesin kapasitesi değil tabi oraları kazanmak'' dedi ve Kerim morumsu bir renk alırken ben, yerlerdeyim :) Burak'ta, Özel üniversite olan Aydın üniversitesinde Rus dili ve edebiyatı bölümüne gidecek yanılmıyorsam.Fatih'ten, henüz bir haber yok şuana kadar;acaba kazanamadı da evde yastıklara kapanıp ağlıyor mu ne dersin?Yok canım,daha neler!Akşam kutlama yemeği yiyeceğiz hep beraber,nedir ne değildir öğrenir,kaynatırız kızlarla!!!
Valla,o kadar çok sevindim ki,kendim kazansam bu kadar olur yani!Yolları açık olsun.Bu kardeşiniz hep yanınızda... Çok affedersiniz,şu köşede beş dakika ağlayıp geliyorum..
Düşünüyorum da,şimdi bende üniversiteye gidecektim ya!Olsun,hiç üzülmüyorum.Her şerde bir hayır,her hayırda bir şer varmış.Aksine,ben şanslıyım.Eğer sınıf tekrarı yapmasaydım o melekle yollarımız nasıl kesişecekti,ha!Kimi aşık olacaktım,kime şiir yazıp kimin için uykusuz kalacaktım?Kim beni yerden yere vuracaktı?Kimin gülüşü içimi ısıtacaktı?Yaaa... Valla,istersen sevsin ister sevmesin,onun yeri her zaman ayrı bende;nah,şuramda işte!Her kelimem,her nefesim sensin lan işte daha ne yapayım... Aşkta utanma yoktur.Yeter be!Tut,tut,tut,tut,tut,içinde nereye kadar ulan!Alkollü bir güzelliği var,sarhoş ediyor beni...
Bu güzel şarkıda benden sizlere armağan olsun...
Görüşürüz...
Benden uzaklaştıkça seni daha çok seviyorum.Nasıl oluyor bu anlamadım gitti..
Anadolu'da,kırsal kesimde,köylüler erken yatarlar çünkü,sabah erken kalkıp çalışacaklardır .Böyle bir karı koca işte,erken yatıyorlar.Kadın,kocasının uyumasını bekliyor.Çünkü,kadının gönlü başka bir adamda;Gönül bu!Kaçacaklar köyden.Kocası uyuyunca,penceren kaçıyor kadın.Aşığı da ağacın altında karanlıkta onu bekliyor.Buluşuyorlar ve koşuyorlar.Arkalarından,namus belası,töre cinayetleri hepsi onları kovalıyor; ee köy yeri burası.O nasıl bir kaçıştır öyle;nefes nefese,kan ter içinde iki aşık.Bir ara soluklanmak için duruyorlar.Kadın bunu fırsat biliyor,diyor ki:
''Evden çıktığımdan beri ayakkabımın içinde bir şey beni rahatsız ediyor!Şunu çıkarayım bari.''
Ayakkabısını çıkartıyor kadın,elini içine atıyor,bakıyor;bir tomar para...
Geride bıraktığı kocası her şeyin farkında.
Adam diyor ki;
''Bu kadının bende emeği var.Çamaşırlarımı yıkadı yıllarca,bana çorba pişirdi,yıkanırken sırtımı sabunladı.Bende emeği var.Yaban elde muhtaç olmasın kimseye.''
Kocası bütün birikimini,gittikçe kendinden uzaklaşan o kadının ayakkabısının içine koyuyor.
Efenim,bize hep şunu söylediler yıllarca;
''Kitap okuyun!Kitap okumak adam olmaktır.Kitap okuyun,okuyun okuyunnnn''
Aslında en büyük kitap nedir biliyor musunuz?
İnsanın gönlü.Gönlünüzü okuya biliyorsanız,siz her şey oldunuz demektir.
İşte bu öyküde kadının geride bıraktığı adam,hayatı boyunca kitap okuyamadı.
Uzun bir aradan sonraaaaaa meer merr merr merrhabbaaaaaaaaaaaaaaaaaa.........
Sizlere çok özel çok güzel haberlerim var sevgili olmadığı halde olduğunu varsayarak yazdığım okuyucularım,takipçilerim,Onur'cularım ya da ne hikmetse işte....
Saat gecenin ikisi ve evet;şu anda sivrisinek tarafından ısırıldım.Bismillah daha yeni geldim.Uyurken ısırsa kızmazdım ama ayıkken olmadı hacı... Bugün Sultanahmet de kadim dostlarımla çok güzel bir iftar yaptık.Ardından,İstanbul'u karşımıza alıp çaylarımızı yudumladık.Çevirmediğimiz muhabbet kalmadı diyebilirim;futboldan tut da tarihe;tarihten tut da müzik dünyasına,müzik dünyasından tut da eski yahut yeni sevgililere(bu konuya geleceğim) ve hatta rüyaları bile.Rüya dedim de aklıma geldi bir şey anlatayım.Bu aralar rüyalarla başım dertte.Rüyamda önüne gelen kırbaçlıyor beni;yeminle... Acıya dayanıklıyımdır ama manav Hüseyin ağabeyinin elinde kırbaçla ve pos bıyıklarıyla rüyamda ne işi var?Burada sorun bıyıklar değil,tamamen Hüseyin ağabeyin ta kendisidir yanlış anlaşılmasın sakın!Sorarım;ne işi var bu adamın rüyamda lan...Bu yaşta her erkek rüyasında Carmen Electra'dan tut Jennifer Lopez'ine kadar ve bütün Victoria Secret meleklerini görüp vücudunun her kıvrımını adı gibi ezberlerken neden ben Hüseyin ağabeyi rüyamda kırbaçla görüyorum ya!! Moruk,inan şaka yapmıyorum.Basiretim bağlandı desem yeridir.Uyumaktan korkar oldum yahu!Bana diyorlar ki; ''Bu komik hikayeleri nereden buluyorsun Onur!'' Ben bir şey yapmıyorum kendi geliyor bana!Tamam,anlatınca eğlenceli oluyor ama rüyamda nasıl acı çekiyorum bilemezsin.Ergenliğimi yedin Hüseyin ağabeyi.Ettiğini bulursun ama!Ben bir rüyana girsem ne yapacağımı biliyorum da sana,neyse...
Efendim,parantez içinde bahsedeceğime dair vaat ettiğim ''Sevgili'' konusuna geldi sıra.
Hatırlar mısınız bilemem ama,bundan iki hafta önce koşuda çıtır bir kızla göz temas kurduğumuzu ve aramızda bir elektriklenme olduğunu yazmıştım.Hatta,koşuya babasıyla birlikte geldiği için yanına yaklaşma şansım bulunmadığında dolayı babasına lanetler yağdırarak yerden yere vurmuştum.Hah!İşte o hatundan bugün telefon numarasını aldım.Meğer dünden vermeye razıymış;telefon numarasından bahsediyorum haa! 15 dakikalık kısa ama çok tatlı muhabbetten sonra yeşil ışık yaktı,çabuk çabuk telefon numarasını verip palas pandıras gitti.Benim mesaj atmamı ya da aramamı bekliyor.Yarın mutlaka arayacağım.Sevebilir miyim bilmiyorum!Çünkü,o ilk sevdiceğim çıkıp gittikten sonra aşk kapısını kapatmıştım.Aşk yuvasının içinde yalnız durmaya söz vermiştim.Ve hiç kimse kapıyı çalmaya bile yaklaşamadı.Gariptir,ben ilklerimi hiç unutamam.İlk sevişimi,ilk kanadımın kırılmasını,ilk düşüşümü,ağlayışımı,korkumu vb...
Yani kolay kolay sevebileceğimi sanmıyorum.Zaten artık hiç görmemiş gibi her kanım kaynayan hatuna ''Aşık olayım,Seveyim'' gibi bir tavır takınmıyorum. Ortak paylaşımda bulunup,hayatı herhangi bir kadının fikriyle,görüşüyle,mizahıyla,kafasıyla yaşayarak yorumladıktan sonra,eskiden beri hep merak ettiğimi sorularıma cevap bulacağım;bir kadınla dünya ne renk?
Evet,gerçekten bu sorunun cevabını merak ediyorum.Bana ne katıyor ne götürüyor?Hadi bakalım.Bunu Aysu'yla öğreneceğim.Onu kullanmıyorum,sakın yanlış anlaşılmasın.Aramıza öyle bir mesafe koyacağım ki,ikimizde o mesafeyi geçemeyeceğiz.Çok güleceğiz,çok eğleneceğiz;ama birbirimizi sevmeyeceğiz.Yani öyle planlıyorum.Zaman ne gösterir bilmem.Tut ki aşık oldum bir de,işte o zaman kendimi asla affetmem...
Güzel bir çarşamba gecesinin verdiği fingirdeklikle anlatmaya başlıyorum.
Neyi mi?
Bugün,yüzme kursunda nasıl ölümden döndüğümü ve her ölümden dönenin mutlaka bir kere gördüğü hayatımın film şeridini,arkadaşımın sevgilisine çok kısa bir zamanda yukarıda paylaştığım videodaki on numara beş yıldız verdiğim jesti yapacağımızı,iki haftadır koşuya neden gittiğimi,Sinan Akçıl'ı yerden yere vuranlara neden bugün hak verdiğimi ve daha fazlası birazdan sizlerle.
Efendim,yüzme kursuna başlayalı henüz iki gün oldu.Çok iyi yüzme bilmediğim için (Hiç desene şuna) -Doğru diyorsun!- hiç yüzme bilmediğim için,hemi de biraz forma girip kızların vazgeçemediği karın kaslarına sahip olmak amacıyla,(Öyle bir karın kası olsun ki,her gören hatun krem şanti sıkıp... Neyse) kursa arkadaşımla birlikte yazılmaya karar verdik.Bugün,yani kursun ikinci günü,yüzmeyi çok iyi bilenlerin girebileceği 6 metrelik havuza hocalar olmadan izinsiz bir girelim dedik.(Neyimize güvendiysek) Neyimize güvendik biliyor musun?Kursun ilk günü,1.30 metrelik havuzda yavaş yavaş yüzdük ve zorlanmadık.Zaten neyine zorlanacaksın,yere basmasan bile kafan yukarıda o derece alçak havuz.Neyse efendim,''Çözdük oğlum biz bu işi!Burası kesmez bizi artık'' diyerek diğer havuza göz diktik.Etrafta insanlar vardı,en kötü ihtimalle bir şey olursa onlar kurtarır dedik ve atladık suya.İlk on saniye sorun yok.Sonra bir korku yayıldı vücuduma.Hani göt korkusu derler ya,ha!işte ondan.Şöyle bir Mehmet'e baktım,yok!Girmemiş çakal! ''Allah'' dedim, ''Havuz kursunda ölen tek mal ben olacağım.'' Ne kadar çırpınırsam çırpınayım nafile!İşte o anda malum klişe oldu; ''Hayatım film şeridi gibi gözlerim önünden geçti.'' Ne gördüm biliyor musun?Bir sahilde balık tutuyorum.Evet,sahilde! Oltayı çekiyorum bütün deniz üzerime geliyor.Oltayla deniz tutuyorum lan!Arkamı dönüp tam kaçacakken,hayatımda gördüğüm bütün yüzler,bir camın arkasında kanepede oturmuş beni izliyorlar.Babamın elinde çiğ köfte,annemin elinde çamaşır suyu,Burak'ta ise benden tam 5 ay önce aldığı ve hala vermediği oyun kolu.(Harbiye ya!Tam 5 ay oldu.İbneden alayım yarın onu.)Koşuyorum yanlarına,geçemiyorum camdan.Meltem'in elinde, ''Onur!Deniz nasıl!Dalgalı mı?'' yazan bir pankart.(Ee,müstahak bana!Kızı zamanında çok kırdım.Acısını alıyor kahpe.)Deniz tam bana ulaşmak üzereyken,güneş yavaş yavaş kararıp,yaşam umutlarım bitmiş bir mum gibi sönerken,bir anda gözümün önünde ''pakpen'' yazısını görüyorum;pakpen adında bir boru bu!Başıma vurmaya başlıyor!Elimle tutuyorum.Hızlıca yukarı çekiyor beni ve sonrası yok.Bayılmışım,gözlerimi açtığımda hastanenin odasında buluyorum kendimi.Sonrasında biraz azar işittim tabi.Yüzme kursundaki hocalara da fırça atmış peder.Hocanın suçu yok,tamamen aptallık bizde.Neyse efendim,sonradan Mehmet ziyaretime geldi.Nasıl kurtardıklarını sordum;beyaz uzun bir boruyla kurtardıklarını söyledi.Son gücümle ona tutunmuşum ve kenara çekmişler zar zor.Hayatımı boruya borçluyum yani.. Vay amk! Kursa devam ediyoruz hala.Şimdilerde anlattıkça bu gördüklerimi,çok ama çok eğleniyoruz..Kimse inanmak istemiyor ama böyle oldu işte hayatımın filmi...
Gelelim diğer konuya..
İsmail,sevgilisine güzel bir jest yapmaya karar verdi.İzmir-Alsancakta yapılmış olan bu yaratıcı evlilik teklifini baz alarak,güzel bir kolye hediye edip,sevgisini farklı şekilde göstermeyi kafasına koydu.Bana göre gereksiz;Boşuna masraf.Sen kolye mi vereceksin abi? Götür kızı bir dönerciye,koydun mu ekmeğin arasına kolyeyi,hah!
''Hayatım ben turşusuz istemiştim döneri.Benim ki o olabilir mi?
Bunda turşu var da.Baksana bir turşu var mı içinde?''
diyerek hatunun kolyeyi midesine indirmeden bulmasını sağlayıp,sevdiceğini sevindirik edebilirsin.Ha bu da mı olmadı?Baba en iyisi,kolyeyi kargoya vereceksin.Bir de karşı ödemeli yaptın mı,ohhh!!Senden güzeli yok valla.Hadi kolye parası girdi,bare kargo parası girmesin değil mi?''Gel,kardeşini dinle!'' diyorum,gülüyor. Kendi bilirsin valla!
-Sen bu yüzden yalnızsın,biliyorsun değil mi?
+Hiç de bile.Ben çocuğu düşünüyorum.Akbil basmamak için,en kalabalık duraklara gidip,o inme binme hengamesi sırasında kaçak girmeye çalışan çocuk bu.Hatta bir ara,kaçak binmek için en kalabalık durağı ararken geze geze,gitmek istediği yere yürüyerek gitmiş.
Yaa!Ben onu düşünüyorum.Her şeyi atlama öyle!
Parası cebinde kalsın pintinin.
-Annesi misin babası mısın?Cebine parasını sen mi koyuyorsun?Sana ne?
Bunu yapacak bütçesi var demek ki!Karşıma bir şey de ya!!
+Ama,şey,yani...
-Sus..
Devam et hadi.
+Bu konu bu kadar.Videodaki balıkçıyı da ben canlandıracağım.
Güzel olur inşallah.
Büyük ihtimalle ramazandan sonra olacak.
Kısmet...
Sıra geldi,iki haftadır neden dur durak bilmeden Mirkelam gibi koştuğuma.Tabii ki spor amaçlı.(Yeme beni.Anlat.)Yani,ilk önce öyleydi ama sonra işler değişti hacı.Bir kız gördüm koşu sahasında,dedim ki ''Sabaha kadar koşarım artık.'' Kızla ters orantılı koşuyoruz.Ben A noktasından B noktasına giderken,o B noktasından A noktasına gidiyor.Sürekli yüz yüze geliyoruz yani.Her defasında yiyecek gibi bakıyoruz birbirimize.(Abazan mısınız pardon?)O manada değil be oğlum!Şehvetle değil,aşkla,merakla,hisle,duygululukla bakıyoruz.Kaçamak bakışlarımız onu gösteriyor.Her neyse,ne zaman kızla konuşmaya yeltensem babası yaban domuzu gibi koşup geliyor yanına.Beraber koşuyorlar ve bu çok büyük bir sıkıntı benim için!Babası da ufak tefek bir şey değil hani!Shaquille O'neal'ın biraz göbekli hali.Bunun bana ne yapabileceğini gözümün önüne getirdikçe,koşup dağlara kaçmak geliyor içimden.Babası 15 dakika geç gelse muhabbeti açacağımda,hiç geç kalmıyor pezevenk.Ama kız bir içim su be!Tam benim sevebileceğim tiplerden.Spor yapmayı hiç bu kadar sevmemiştim doğrusu!Yarın arkadaşla gitar çalacağız gözünün önünde.Biraz biraz yanaşmak gerek artık değil mi?
Sıra Sinan Akçıl'da...
Çok fazla bir şey yazmayacağım ama şu kadarını söylemek gerekirse,Sinan Akçıl'ın konserine gideceğinize,tuvalette gidip,sıçarken çıkan sesleri dinleyin daha iyi.İnan bana daha keyif verici bu.
120 dakika mı geri verrrrrrrrrrrr lannnnnn!!!
Efendim,benden bu kadar!
Ne çok anlatasım varmış benimde ya!
Neyse,sonra görüşürüz.
Güzel olan bütün kızları yanaklarından öpüp,rüyalarında beni görmelerini diliyorum.