Herkeseeeeeeeeeee merhabalar.
Güzel bir çarşamba gecesinin verdiği fingirdeklikle anlatmaya başlıyorum.
Neyi mi?
Bugün,yüzme kursunda nasıl ölümden döndüğümü ve her ölümden dönenin mutlaka bir kere gördüğü hayatımın film şeridini,arkadaşımın sevgilisine çok kısa bir zamanda yukarıda paylaştığım videodaki on numara beş yıldız verdiğim jesti yapacağımızı,iki haftadır koşuya neden gittiğimi,Sinan Akçıl'ı yerden yere vuranlara neden bugün hak verdiğimi ve daha fazlası birazdan sizlerle.
-Pardon!Kimle konuşuyorsun acaba?
+Bozmasan olmaz değil mi?
-Şizofreni misin oğlum sen?Kime anlatıyorsun bunları?
+Küfür edeyim mi?
İstiyor musun?
Şansını zorlama!
-Hadi neyse!Anlat bakalım.
Ama bu konuya döneceğiz sonra.
Korkmaya başladım vallah senden!
+Sen kimsin ya!Cidden kim oluyorsun?
-Sen!Yani tam sen değil,senin iç sesin!
Hadi başla sen!
Bu seviyesiz diyalog için affınıza sığınıyorum...
Efendim,yüzme kursuna başlayalı henüz iki gün oldu.Çok iyi yüzme bilmediğim için (Hiç desene şuna) -Doğru diyorsun!- hiç yüzme bilmediğim için,hemi de biraz forma girip kızların vazgeçemediği karın kaslarına sahip olmak amacıyla,(Öyle bir karın kası olsun ki,her gören hatun krem şanti sıkıp... Neyse) kursa arkadaşımla birlikte yazılmaya karar verdik.Bugün,yani kursun ikinci günü,yüzmeyi çok iyi bilenlerin girebileceği 6 metrelik havuza hocalar olmadan izinsiz bir girelim dedik.(Neyimize güvendiysek) Neyimize güvendik biliyor musun?Kursun ilk günü,1.30 metrelik havuzda yavaş yavaş yüzdük ve zorlanmadık.Zaten neyine zorlanacaksın,yere basmasan bile kafan yukarıda o derece alçak havuz.Neyse efendim,''Çözdük oğlum biz bu işi!Burası kesmez bizi artık'' diyerek diğer havuza göz diktik.Etrafta insanlar vardı,en kötü ihtimalle bir şey olursa onlar kurtarır dedik ve atladık suya.İlk on saniye sorun yok.Sonra bir korku yayıldı vücuduma.Hani göt korkusu derler ya,ha!işte ondan.Şöyle bir Mehmet'e baktım,yok!Girmemiş çakal! ''Allah'' dedim, ''Havuz kursunda ölen tek mal ben olacağım.'' Ne kadar çırpınırsam çırpınayım nafile!İşte o anda malum klişe oldu; ''Hayatım film şeridi gibi gözlerim önünden geçti.'' Ne gördüm biliyor musun?Bir sahilde balık tutuyorum.Evet,sahilde! Oltayı çekiyorum bütün deniz üzerime geliyor.Oltayla deniz tutuyorum lan!Arkamı dönüp tam kaçacakken,hayatımda gördüğüm bütün yüzler,bir camın arkasında kanepede oturmuş beni izliyorlar.Babamın elinde çiğ köfte,annemin elinde çamaşır suyu,Burak'ta ise benden tam 5 ay önce aldığı ve hala vermediği oyun kolu.(Harbiye ya!Tam 5 ay oldu.İbneden alayım yarın onu.)Koşuyorum yanlarına,geçemiyorum camdan.Meltem'in elinde, ''Onur!Deniz nasıl!Dalgalı mı?'' yazan bir pankart.(Ee,müstahak bana!Kızı zamanında çok kırdım.Acısını alıyor kahpe.)Deniz tam bana ulaşmak üzereyken,güneş yavaş yavaş kararıp,yaşam umutlarım bitmiş bir mum gibi sönerken,bir anda gözümün önünde ''pakpen'' yazısını görüyorum;pakpen adında bir boru bu!Başıma vurmaya başlıyor!Elimle tutuyorum.Hızlıca yukarı çekiyor beni ve sonrası yok.Bayılmışım,gözlerimi açtığımda hastanenin odasında buluyorum kendimi.Sonrasında biraz azar işittim tabi.Yüzme kursundaki hocalara da fırça atmış peder.Hocanın suçu yok,tamamen aptallık bizde.Neyse efendim,sonradan Mehmet ziyaretime geldi.Nasıl kurtardıklarını sordum;beyaz uzun bir boruyla kurtardıklarını söyledi.Son gücümle ona tutunmuşum ve kenara çekmişler zar zor.Hayatımı boruya borçluyum yani.. Vay amk! Kursa devam ediyoruz hala.Şimdilerde anlattıkça bu gördüklerimi,çok ama çok eğleniyoruz..Kimse inanmak istemiyor ama böyle oldu işte hayatımın filmi...
Gelelim diğer konuya..
İsmail,sevgilisine güzel bir jest yapmaya karar verdi.İzmir-Alsancakta yapılmış olan bu yaratıcı evlilik teklifini baz alarak,güzel bir kolye hediye edip,sevgisini farklı şekilde göstermeyi kafasına koydu.Bana göre gereksiz;Boşuna masraf.Sen kolye mi vereceksin abi? Götür kızı bir dönerciye,koydun mu ekmeğin arasına kolyeyi,hah!
''Hayatım ben turşusuz istemiştim döneri.Benim ki o olabilir mi?
Bunda turşu var da.Baksana bir turşu var mı içinde?''
diyerek hatunun kolyeyi midesine indirmeden bulmasını sağlayıp,sevdiceğini sevindirik edebilirsin.Ha bu da mı olmadı?Baba en iyisi,kolyeyi kargoya vereceksin.Bir de karşı ödemeli yaptın mı,ohhh!!Senden güzeli yok valla.Hadi kolye parası girdi,bare kargo parası girmesin değil mi?''Gel,kardeşini dinle!'' diyorum,gülüyor. Kendi bilirsin valla!
-Sen bu yüzden yalnızsın,biliyorsun değil mi?
+Hiç de bile.Ben çocuğu düşünüyorum.Akbil basmamak için,en kalabalık duraklara gidip,o inme binme hengamesi sırasında kaçak girmeye çalışan çocuk bu.Hatta bir ara,kaçak binmek için en kalabalık durağı ararken geze geze,gitmek istediği yere yürüyerek gitmiş.
Yaa!Ben onu düşünüyorum.Her şeyi atlama öyle!
Parası cebinde kalsın pintinin.
-Annesi misin babası mısın?Cebine parasını sen mi koyuyorsun?Sana ne?
Bunu yapacak bütçesi var demek ki!Karşıma bir şey de ya!!
+Ama,şey,yani...
-Sus..
Devam et hadi.
+Bu konu bu kadar.Videodaki balıkçıyı da ben canlandıracağım.
Güzel olur inşallah.
Büyük ihtimalle ramazandan sonra olacak.
Kısmet...
Sıra geldi,iki haftadır neden dur durak bilmeden Mirkelam gibi koştuğuma.Tabii ki spor amaçlı.(Yeme beni.Anlat.)Yani,ilk önce öyleydi ama sonra işler değişti hacı.Bir kız gördüm koşu sahasında,dedim ki ''Sabaha kadar koşarım artık.'' Kızla ters orantılı koşuyoruz.Ben A noktasından B noktasına giderken,o B noktasından A noktasına gidiyor.Sürekli yüz yüze geliyoruz yani.Her defasında yiyecek gibi bakıyoruz birbirimize.(Abazan mısınız pardon?)O manada değil be oğlum!Şehvetle değil,aşkla,merakla,hisle,duygululukla bakıyoruz.Kaçamak bakışlarımız onu gösteriyor.Her neyse,ne zaman kızla konuşmaya yeltensem babası yaban domuzu gibi koşup geliyor yanına.Beraber koşuyorlar ve bu çok büyük bir sıkıntı benim için!Babası da ufak tefek bir şey değil hani!Shaquille O'neal'ın biraz göbekli hali.Bunun bana ne yapabileceğini gözümün önüne getirdikçe,koşup dağlara kaçmak geliyor içimden.Babası 15 dakika geç gelse muhabbeti açacağımda,hiç geç kalmıyor pezevenk.Ama kız bir içim su be!Tam benim sevebileceğim tiplerden.Spor yapmayı hiç bu kadar sevmemiştim doğrusu!Yarın arkadaşla gitar çalacağız gözünün önünde.Biraz biraz yanaşmak gerek artık değil mi?
Sıra Sinan Akçıl'da...
Çok fazla bir şey yazmayacağım ama şu kadarını söylemek gerekirse,Sinan Akçıl'ın konserine gideceğinize,tuvalette gidip,sıçarken çıkan sesleri dinleyin daha iyi.İnan bana daha keyif verici bu.
120 dakika mı geri verrrrrrrrrrrr lannnnnn!!!
Efendim,benden bu kadar!
Ne çok anlatasım varmış benimde ya!
Neyse,sonra görüşürüz.
Güzel olan bütün kızları yanaklarından öpüp,rüyalarında beni görmelerini diliyorum.
İyi geceler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder