28 Mayıs 2014 Çarşamba

Yar Bana Bir Eğlenceee!!!


Şöyle bir Cengiz Hoca'yı da alıp güzelce bir mangal yapalım dedik.Sonracıma da tabi ki Paintball. Her şeyi son güne bırakan bir millet olduğumuz için,nerede keyif yapacağımıza okulda kafa kafaya vererek istişare ettik.Sonunda seçtiğim yer fikrinde mutabık olduk:Sultangazi Kent Ormanı.Paintball'ın da olduğunu söyleyince hemen Caner'in Transporter ile yolla çıktık.Hop hop giderken arabada,sadece motor ehliyeti sahibi olmasına rağmen arabanın şoförlüğünü yapan Caner'i ''Bu mu lan araba kullanma?Koşarak daha hızlı ulaşırız!Hanım evladı seni!'' cümleleri ile gaza getirip,trafik canavarı yapmamız sadece 5 saniyemizi aldı.Nereden bilirdik ki adamın Hızlı ve Öfkeli hayranı olduğunu?Yol boyunca ecel terleri döktük.Hatta bir ara kavşaktan el frenini çekerek dönmesi vardı ki en az yarım kilo sıçtık altımıza.Onu bunu bilmem hafız,arka koltuklardan ciddi bir dışkı kokusu geldi.Ben o kokuyla ayıldım.Ayıldım diyorum çünkü bayıldığım için kimin yaptığını bilmiyorum;isim veremeyeceğim.
Yavaş yavaş piknik alanına giderken,bizimkilerin kafasındaki Sultangazi Kent Ormanı ile ilgili ön yargıları ayyuka çıktı.Açık söylemek gerekirse uzun zamandır gitmediğim için ve uzun zaman önce gittiğimde ise bakımsız bir alan olduğundan mütevellit,benimde kafamda''Acaba?'' sorusu dolaşıyordu.Babam ve annemin haftanın dört günü orada olduklarını ve orayı çok met ettiklerini göz önünde bulundurarak rotamızın Kent Ormanı olmasını istemiştim.Geldiğimizde ise ebeveynlerimin burası ile ilgili düşüncelerinde ne kadar haklı olduğunu ben ve sekiz dostum anladı.Ön yargılar kırıldı, 'iyi ki..'ler sıralandı cümlelerde.Nasıl ki NewYork'un merkezinde dünyaca ünlü Central Park varsa,burasıda büyük bir metropol olan ve rezidanslarla,beton bloklarla kaplı olan İstanbul için bir Central Park olabilir.Muazzam bir havası ve muhteşem manzarası var!Parkın içini de güzel dizayn etmişler.Ulan Belediye bu kadar parkın reklamını yapmadı yahu!Neyse efenim!Neler yaptığımıza fotoğraflarla bir bakalım..!!

İlk,güzel bir kahvaltı yaptık!!
Okan'ın annesine binlerce teşekkürler.
O ne muazzam börektir yahu!!!

Devam edelim..
İleride güzel bir video bekliyor bizleri.
Cengiz Hoca'nın tehdidi ve şantajı bizi değişik şekillere soktu.
Göreceğiz...



 







Sonracıma,biraz selfie yaptık.
İstanbul'da bu kadar yeşilliği görünce kaçırmayalım dedik....
















Ardında acıkmaya başladık.Hep muhabbet olmaz tabi..
Ve iş başında Furkan...
Namı değer Yaşlı..
Ulan yemeği yedikten sonra herkeste etin yetersizliğinden kaynaklanan az da olsa bir tatminsizlik varken,Furkan'nın işkembesi şişkinlikten patlayacaktı.
Belki de tek doyan Furkan'dı.Neden acaba?Mangal başı olmanın avantajları...!
Yılannnnnn seni :D



 



 Sonunda ise Paintball yaptık.
Yenildik ama olsun!
Koca götlü Tolga'nın poposunda iz bıraktım ya mermiyle,bundan güzeli olamaz!
Her baktığında beni hatırlar artık!
Kıyafetler,şanlı askeri kıyafetler!
Kıyafetin içindekiler;El Kaide üyeleri..:)
Eğlendik... 

Bahsettiğim videoyu daha sonra yayınlayacağım.
Çıkmam gerekiyor... :D









24 Mayıs 2014 Cumartesi

Hayatlar Değişir...




Kim söylemiş beni Süheyla'ya vurulmuşum diye?Kim görmüş,ama kim,Eleni'yi öptüğümü,yüksek kaldırımda güpegündüz?Melahat'ı almışım da sonra Alemdar'a gitmişim,öyle mi?Onu sonra anlatırım,fakat kimin bacağını sıkmışım tramvayda..? diye devam eden Orhan Veli Kanık'ın en beğendiğim şiiridir. Hakkını verelim Levent Yüksel güzel besteleyip,güzel söylemiş.Orhan Veli yolunda ilerlemek gibi bir niyetim yok ama onun bu zamparalığı kıskandıracak derece güzel;tabi yalnız olanlar için.Kendimi azat ettikten kısa bir süre sonra hayata,aşka, ve tabi ki bir erkeğin olmazsa olmazı kadınlara karşı (Hepsi değil.Masum bakışlı olanları tenzih ediyorum.) bakış  açım ciddi manada değişti.Mesela daha önce hiçbir kızı arayıp ''Beyoğlu Hayal Kahvesinde olacağım.Akşam sekiz buçuk gibi burada ol.Bu senin için bir şans...'' dediğimi hatırlamıyorum.Şu da bir ilk:Belki de kadın-erkek ilişkilerinde ilk defa bu kadar net ve kibirli bir şekilde karşı cinse bir şans veren taraf kadın değilde,bir erkek oldu.Bu gurur duyulacak bir marifetmiş gibi algılanabilir birçok erkek için.Ama bu sadece sevenin o temiz sevgini suistimal etmekten başka bir şey değil.Bunu bile bile yapmaksa büyük bir alçaklık.Kötü tecrübelerin bir çıkarımı diyebiliriz buna.Sevenin sevilen tarafından her zaman köpek muamelesi gördüğü şu zamanda,tüm silahlarını indirip teslim olmak aşka,büyük bir risk.Bunu yapanlar,yani benim gibiler acı bir tecrübe edinirler.Bu tecrübelerde başka insanların saflıklarına leke düşürür.Bu zincirleme olarak devam eder.Birisiyle ne yaşadıysan,başkasıyla da onu yaşarsın.Yani buradaki kurban sonradan gelen ve hiçbir şeyden haberi olmayan sevendir.Sonuç olarak,gözümü kör etmeye çalışan hırsımı Berrin'den çıkartacak kadar aşka inancımı kaybetmiş değilim.Berrin farkında değil ama benim yaşam koçum olacak.İlk,ben onu idealize edeceğim sonra ise o beni.Bu çabaların tıkandığı noktada film bitecek.Bitmemesi için seven rolünde Berrin olduğu için muazzam bir efor sarf edecek.Beni kendine alıştırmak için sanki boynunda tasma varmış gibi ipi nereye çekersem oraya gelecek.Her istediğini yerine getiren bir kadın;bir erkek daha ne ister ki? derken bakmışsın ki o görünmez ip senin boynuma geçmeye başlamış.Senden ilgini biraz kesecek olsa nedenini kendi içinde sorgulayıp dalkavukluk yapacaksın.Sürekli yalakalık yapmaya ve onu göklere çıkartacak derecede ilgiyle karşılık vereceksin.Geçmiş olsun!Ona alışmışsın bile...
Dün,dediğim saatte dediğim yere geldi Berrin.Bir şeyler içtik.Gözlerinde bir sürü soru okudum.Bunların dile dökülmesi biraz vakit aldı.Yaklaşık 15 dakika boyunca gündelik sorularımızın cevaplarını verirken birbirimize,dayanamadı ve gözlerinden diline süzüldü o soru: 'Niye benimlesin?'  Bu soru er-geç sorulacaktı zaten.15 dakika sonra sorulmuştu.Aslında bu ''Niye Benimlesin?'' sorusunun içinde 'Daha önce neredeydin?Öncekine ne oldu?Kalbinde iki kişilik yer yoktu ya senin ve ben o sonradan gelen ikinciydim ya hani,ne oldu da benim rütbem arttı bir anda?Kuyruğun sıkıştı değil mi?' sorularının dolaylı yoldan sorgusuydu.Vereceğim cevap tek bir soruya değil,onun kafasındaki birbirleriyle bağlantılı birçok soruya cevap olacaktı.
''Çünkü daha öncekine verdiğim değerin yarısını bile hak etmediğini gördüm.'' dedim.Bu cevap onun tatmin etmedi tabi ki.Çünkü okulun son günü kendimden çok emin konuşmuştum.Normal olarak ''Onu sevdiğini söylüyordun düne kadar;ne oldu şimdi?'' dedi. Bende ''Senin dediğin gibi düne kadardı.'' dedim.  Ellerini tuttum.İrkildi;gözleri büyüdü.Şimdi onu daha kolay ikna edebilirdim artık. ''Ben kimseyi sevmiş değilim.Çölün ortasında büyük bir susuzluk duydum o kadar.''  Güldü. ''Hadi o zaman!'' dedi. ''Midye yemeğe gidelim.'' Bir koşu dışarı çıkıp midyeci aradık.Hayatımda ilk kez midyeden tiksinmeyen bir kadın görüyorum.Yanlış oldu!Hayatımda ilk kez bir kere de 60 büyük midye yiyen bir kadın tanıyorum.Aç mı geldin lan buraya?Yarasın.:) Sonra Beşiktaş'ta bir kahve içtik.İki kez bozuldu bana.Beş kez gözlerini kaçırdı.Sonra hava karardı.Karanlıkta sözleştik ve kaybolduk.Ateş böceklerini gibi ışık saçan bir yürüyüşü vardı karanlıkta...

Hoş geldin kadınım...














22 Mayıs 2014 Perşembe

Gönlümün Finali...






Veeeeeee sonunda bitti.Beni de bitirdi ama.Hani hiç kimse görmüyor,okumuyor,bilmiyor diyordum ya burası için,o merhametsiz okuyormuş meğer.Buna rağmen anlamadı ya bendeki yerini,helal olsun.Sorun değil ama tek kızgınlığım bayan merhametsizi bu kadar ciddiye almış olmam.Samimi söylüyorum büyük bir akıl hastası. ''Beni tamamlayacak birini bekliyorum!'' diyor. Sen bu kafayla,bu vefasızlık ve körlükle daha çok beklersin.Kimi beklediğini  bile bilmeden 'bekliyorum' diyor.Beyaz atlı prens gelip alıp, kendisini pembe panjurlu eve götürecek sanıyor garibim galiba.Ah ulan Onur,Ah ulan Onur.Bunca zaman bir hiç'i sevip,bir boşluğa seslenmişsin. Ben ona deli diyorum ama bende de biraz manyaklık var sanırım.Garip.Çok garip.Lüzumsuz bir mutluluk var üzerimde.Dediği gibi gerçekten bana mutsuzluktan başka bir şey vermemiş hasta kız.Valla rahatladım.En büyük mutsuzluk kararsızlıktır.Artık netleştiğine göre her şey yoluma eski Onur olarak devam edebilirim.Ee, ben elimden geleni yaptım değişmek için.Şimdi bir güzel Taksim yapalım arkadaşlarla.Şöyle bir ter atalım kulüpte.Sonra bir halı saha maçı,offf tantuni de yeriz.Güzel.! Şansa bak!Bende Berrin'nin numarası da var.Eski formumu yakalamam gerek.Çok zaman kaybettirdi bana.Haa bu arada,şiiri bırakmayacağım.Ama artık içi boş olacak onların.Kimseye hitaben yazmayacağım.Melankoli olan şiirleri belki gülerken bile yazmış olabilirim;kimseyi düşünmeden,içimden geldiği için öylece....
En büyük şaşkınlığım da,yıllardır karşılıksız sevdiğim kız ile ilgili onca güzel benzetmeler,metaforlar falan kullanırken,şimdi 'Ruh hastası' olarak yer etti beynimde.Hayatımın bir yerinde ondan bahsetmek gerekirse bu takma adla bahsedecek olmam şaşırtıcı.Ulan hayat!Senin yaşattıklarına akıl ermiyor.Herkesin yolu açık olsun.Benden bu kadar.
Bir Taksim yapalım öyleyse.
Görüşürüz....

Günün anlam ve önemine göre en uygun şarkıyı seçtim...
Bu aşk burada biter...







21 Mayıs 2014 Çarşamba

Seninleyim....





Kandırıldım.Bunu yapan en yakın arkadaşımdı;Okan.Hayal Kahvesi diye gittik, Jolly Joker çıktı.Fırat Tanış diye gittik,Mehmet Erdem'le ağladık.Kendisi Mehmet Erdem hayranı,benim gibi olsa da olur olmasa da olur diyemez;tapar ona.22.30 gibi başladı hüzün.Bütün şarkıları insanın etini yaktı.Bilmezdim bu kadar canımın acıyacağını.Aklımdan gitmeyen sen,kalbimdeki sevgin,yüreğimdeki hasret,bir an hücum ettiler üzerime. ''Yapmayın'' dedim, 'Rahat bırakın beni!'. Nefes alamadım bir süre. Her şarkı seni hatırlatıyordu sanki.Tüyler ürpertici derecede hissettim yanımda oluşunu.Gözlerin,karanlıktan bana bakıyordu.Hiç gitmesin istedim.Nasıl da masumdular.İlahlaşırdı insan,ruhu yeşerirdi bakışlarının altında.Bir çığlık koptu! Eller havadaydı,birbirlerine dövercesine vuruyorlardı.Sesler çıkıyordu;sözsüz sesler.Bu sahnedekini mesut etti.Tebrik etmek anlamına geliyordu galiba..İnsanlar alkış diyorlardı buna.Hiçbir şey anlamıyordum.Gözlerin gözlerimden gitmiyordu.Öncekilere hiç benzemiyordu.Ben hiç böylesini görmemiştim.Omzumda bir el hissettim! 'Ne içerdiniz?'' diye bir soru! 'Bir yudum sevgi!' demek geldi içimden.Kurak bir gönül ne ister ki başka! ''Gidelim'' dedim Okan'a.Nedenini sormaya korktu.Gecenin sessizliğini insanların biçimsiz ayaklarıyla çıkardıkları sesler bozuyordu.Gece on iki de İstiklal'de bir adam yürüyordu.İçim içime sığmıyordu.Çatacak birilerini arıyordum.Anlamsız bakan suratlar önümde kayboluyordu.Parmakları su toplamış bir adam gitar çalıyordu.Her yerde seni arıyordum.Okan 'Ben salondayım.'' dedi.Gitti.Koşar adım deniz kenarına indim.Deniz bir fahişe gibiydi.Herkesin derdini dinler gibi yapıyordu.Bir adam denize konuşuyordu.Acıdım ona.Herkesin bir fincan kahvesini içeceği yakını vardır.Herkes,içini,yalnız içine dökmez...Peki beni kim dinleyecekti?Bende mi denize anlatacaktım seni?
Uzun uzun seni düşündüm.Hoş!Hiç aklımdan çıktığın yoktu ki! 'Ne güzel uyuyorsundur şimdi! dedim kendime.Saçların güzelce dağılmıştır yastığa.Bir elin yastığın altındadır belki.Dudakların nasıl kırmızıdır geceleri,nasıl insanı kudurtur.Nasıl güzelsindir kim bilir!
Peki,bizi birbirimizden bu kadar uzak tutan ne? diye düşündüm durdum kendimce.Ne engel olabilirdi ellerini tutmama,gözlerinden öpmeme;neydi çaresizliğimiz?İnsanoğlu bir kez gelmeyecek miydi dünyaya?Seninle bu  ''sadece bir defa''  olan hayatı paylaşamayacak mıydım?Neyi bekliyorduk?Kimden korkuyor,kimlerden saklanıyorduk?Her gün,her saniye,her şeyimde sen varken,nasıl olur da her şeyimde olan sen yanımda olmazsın?Bu ne saçmalık böyle!Artık dayanamıyorum.Benim sana çok ihtiyacım var.Farkın değilsin ama sensizlik her saat canıma okuyor.Benim sana çok ihtiyacım var.Yanımda olmana,gülüşüne,avuçiçi terine,sevgine...çok ihtiyacım var.Maskelerim yok artık.Söz sanatları,kelime oyunları,metaforlar,teşbihler... hiçbiri yok.Açık açık söylüyorum: Benim sana çok ihtiyacım var... 

Anlatamıyorum sana bunu!Uçurum kenarında yaşıyorum..
Keşke birazcık farkında olsan her şeyin.Benim senden başka kimseye ihtiyacım yok.
Seni çok arıyorum.
Ama anlatamıyorum...






20 Mayıs 2014 Salı

Megolamanyak....


Çaresizce Okan'nın arabayla gelip beni almasını bekliyorum.Planet'i izlemekten beynim burnumdan aktı.
Yarın Fırat Tanış'ın Beyoğlu Hayal Kahvesi'nde konseri olduğunu öğrendik.
Sevdiğimiz bir oyuncu,saygın bir kişiliği olduğundan mütevellit,rezervasyon yaptırabilmek için bir telaş içindeyiz.
İstanbul trafiğini suçlamak adet olduğu için Okan'da günah keçisi yaptı İstanbul'u.
Erken çık be insanoğlu,erken.!
''Neredesin?'' diye sorduğumda bir saattir geldim diyor.
Beynimin argo bölümü aktifleşmek üzere,hadi hayırlısı!!!
Resme tıklayınca büyüyor ya,kendimi yakından görünce küfür edesim geliyor niyeyse?


Ulan bana bunu da yaptırdınız ya.!
Selfie ne lan...! 












16 Mayıs 2014 Cuma

Hiç Anlatmadığım Bir Kız...






Okulun son günüydü bugün.Herkes herkese bir şeyler söyleyecekti.Geldi!'Son kez konuşalım mı?' dedi.Ufacık ağzından nasıl da büyük şeyler çıkıyordu böyle,ne büyük cesaretti bu.'Son kez seni dinleyeceğim.'' dedim.Güldü.Halbuki cümlenin içerisindeki ona el sallayan gizli vedayı göremedi.'Son kez!' dedim bir kez daha.Nasıl da uçuyordu giderken.Tek bir sözle nasıl da mesut oluyordu şu insanoğlu.Neydi o zaman bizi çıkmazlara sürükleyen o korkular?Konuşamamak mı bizi münzevileştiriyordu;bu yüzden miydi bunca hüzün? Aynı bana gelişi gibiydi gidişi de;umutlu.Yine gamzesi çıkmıştı,gözleri yine yakıyordu insanın etini,yine göç eden martıların tedirginliği vardı kaşlarında.Ben ise yine aynı bendim;düşünceli,kararsız.Bana bu rol düşüyordu her zaman yaşamda;kararsızlık içinde bitip tükenmez gel-gitler,tükenişler. 'Nasıl' diyordum kendime 'Nasıl onu oracıkta bana olan sevgisiyle baş başa bırakıp gidebilirdim.Bu ona 'sevginin canın cehenneme 'demek gibi bir şey değil miydi?Ya gözlerini görürsem,ya bir daha hiç bakamazsam kimsenin gözlerine.Nereden bulurlardı beni?Nasıl severlerdi bu çelimsiz adamı.
Saatlerin hepsini parçalamak geldi içimden.Zaman dursa,ben susup gitsem gizlice.Kimseye yadigar bırakmasam adımı.Olmadı.Anlattım Okan'a her şeyi onu beklediğim yerde.Şaşırdı.O kız olduğuna inanmadı sonra.Söylemedi ama düşünceleri kulağıma fısıldadı sanki; 'O kız senin neyini sevmiş?' der gibiydi. 'Doğru diyorsun.'' dedim 'Beni niye sevsin ki?' 'Ben bir şey söylemedim' demeseydi keşke,delinin biri olduğum belli olmasaydı.Sonra o geldi.Adım adım üzerime geldi.Ürkek bir kedi kaçıp gitmek istedim oracıktan.Yapamadım.Köpek gibi konuşacaktım şimdi,konuştuklarımla bir köpek olacaktım gözünde. 'Bu, Berrin!' dedim Okan'a.Berrin'de Okan'ı tanıdıktan sonra memnun oldular herkes gibi.İkimiz kaldık yine.Daha önceki 'ikimizlere' benzemiyordu bu.Birimiz başlasa konuşmaya,hiç susmayacak gibiydi.İki zıt düşüncenin çarpışması olacaktı bu sefer ki.Çok kötü yakalandım,gözleri tuttu beni gözlerinde.Kaçıramam da artık. ''Bak!'' dedi, ''Daha önce de bahsetmiştim sana senin bendeki yerinden.'' Bir çırpıda söyledi.Önceden kekelerdi,ter basardı,kızarırdı hafif.Bir çırpı da yangın yeri oldu yüreğim. ''Biliyorum!'' dedi ''Sen bir türlü sevemedin,görmek istemedin bendeki seni.''
Dönüp arkama bakmak istedim,sufle veren biri olmalıydı.Söyleyemezdi,ifade edemezdi bu kadar derin kendini.Hakkı yoktu buna.Bütün afilli kelimeleri kullanırsa ben ne konuşacaktım o zaman. ''Seni çok iyi tanımadığım doğru.İzin vermedin tanımama.Ama gördüğüm kadarıyla çok iyi karakterin var.'' İçimden güldüm.Beni gerçekten tanımıyordu. ''Ben'' dedi, ''Senin,karakterinin içinde barındırdığın o yumuşak,güler yüzlü,şakacı ve sevgiye muhtaç Onur'u sevdim.Senden tek isteğim,benim seni sevmeme izin vermen.'' Ağlasam ağlardım.Hiç kimse,ama hiç kimse sevgisini bu kadar güzel tarif etmemişti şu ana dek.Konuştuğum insan değil,bir kitap kahramanıydı sanki.Aklıma kazındı her kelimesi,kelimeleri cılız sesiyle tonlayışı, 'ş'leri ıslık çalar gibi söyleyişi;unutulmaz.Acıdım ona.Aslında kendime acıdım.Berrin'de kendimi gördüm çünkü.Tek kişilik aşk kişiyi nasıl da yıpratıyormuş,onu gördüm.Nasıl dayanılmaz acılar oluk oluk olup taşıyormuş yüzlerde,onu gördüm.Çok acıdım kendime.Bende de bu kadar belirgin miydi acılar?Zamanla gizlemesini bildim galiba ben.Gülüşümü maske yaptım.Uzun uzun baktı.Uzun uzun sustum.Sonra ''Ne olur'' dedim ''Ne olur ısrar etme!Anlamanı istiyorum.İki kişiye yer yok kalbimde.Sen sonradan girmeye çalışan o ikincisin.İlkinin yerini alman mümkün değil.Ne olur anla beni.Ne olur bu sefer anla beni.Öncekiler gibi olmasın.Öncekiler gibi söyledim ama bu sefer anla beni.''  Bu sefer bir çırpıda söyleme hakkını ben kullandım. ''Kim?'' dedi. ''Bilmiyorum!'' dedim.İnanmadı.Ama doğru buydu.Kimdir,nedir,neler yapar,nasıl konuşur,neye güler,nasıl kıskanır,hangi mevsimde çiçek açar içinde,ıslak mıdır öpücüğü yoksa kurutur mu öptüğünde içimdeki seli,simidini martıdan esirger mi,bir vapur sesi hüzünlendirir mi,kızar mı rüzgara saçlarını tokatladığın da yoksa bir uçurtma mıdır gönlü rüzgarını bulunca havalanan.... katlanabilir mi bu çirkin adamın karanlık şiirlerine peki?Bilmiyorum işte.Sadece taşıyorum onu kalbimde.Hiçbir zaman anlamayacak,biliyorum.Onun  ya aklı başka yerlerdeydi,ya da yüreği.Boşuna mı kürek çektik dersin?Belki... Olsun!Gocunmam ben.
Gitti sonra Berrin.Öylece gitti işte.Bende hemen kalkıp gittim.İkimizde aynı yoldaydık,ama farklı yönlere yürüyorduk.Hayat hep böyle miydi?Kavuşturan yollar bulunmaz mıydı yeryüzünde?Severken ayrılmak için mi yaratılmıştı aşk?Biz de mi ayrı yönlere yürüyeceğiz yoksa?
Kim bilir...






11 Mayıs 2014 Pazar

Artık Kalbimi Susturamıyorum..!





Ben seni bir okyanusun derinliğinde buldum da sevdim.Parlak bir inciydin benim için;paha biçilmez bir inci.Ben seni soğuk ve yağmurlu bir günde,seni düşünürken gülüşündeki sıcaklığın içime dolup da beni sardığı bir anda sevdim.Seni sadece selvi boyunun,siyah saçların ya da kara gözlerin ve güzel bir yüzün var diye değil,fikirlerinle,konuşmandaki güzelliğin ve benim o kor halde yanan yüreğimle sevdim.Ben seni derinden ve hissederek sevdim.Her kalp atışımda vücudumun dört bir köşesine yayıldığını,beni sardığını,her nefes alışımda ciğerlerime işlediğini bilerek sevdim.Seni kış gecelerinin o soğuk yatağında birlikte uyuyup beni ısıttığın,yaz sıcağında uyuyamayıp sıkıntılarım olduğun ve rüyalarımda buluştuğumuz gecelerde sevdim.Seni ellerinden tutup,kanım kaynadığı,kalbimin yerinden fırlayacağını hissettiğim anlarda,o ıslak dudaklarınla beni sevdiğini söyleyeceğin anları düşünerek sevdim.Ben seni,o sensiz anlardaki boş ve değersiz geçen dakikalarda,kayıp zamanlarımızda,seni arayıp bulamadığım,çaresizlik içinde olduğum anlarda sevdim.Sen ne kadar uzak olsan da,aramızdaki kilometreler nasıl çoksa,bende seni o kadar yoğun ve o denli çok sevdim.Seni kalbimde yanan ateşin ile,zihnimde oluşan hayallerin o ay parçası çehrenle,bana derinden bakan gözlerindeki ışıltıyı göreceğim anları beklerken,kalbimin yanıp tutuştuğu anlarda,gelip o ateşi alevlendirerek,bana sarılarak beni sevdiğini söyleyeceğin anları düşünerek sevdim.Korkuyorum!Evet,korkuyorum.Sana kendimi ifade edememekten korkuyorum.Ya da yanlış anlaşılmaktan korkuyorum.Uçurum kenarında yalnız kalmaktan korkuyorum.Yüreğimdeki o ince sızının bir gün çoğalmasından ve beni sarmasından korkuyorum.Sevgi denen güzelliğinin bir gün beni terk etmesinden korkuyorum.Bir çiçek misali ne ellemeye ne de koparmaya kıyamıyorum;uzaktan seyrediyorum.Çünkü,seni daha fazla incitmekten korkuyorum.Ömrümde yaşadığım mutluluğu huzuru sana yaşatamamaktan korkuyorum.Sana kalbimden fazlasını verememekten korkuyorum.Seni kaybetmekten ve değerini bilememekten ve Yüce Rabbime hesap verememekten korkuyorum.Belki de çok fazla korkuyorum..

Çünkü... Ben ilk defa seviyorum...



9 Mayıs 2014 Cuma

Ayaklar Altında...







Bırak şimdi ölümü falan.Beni tek korkutan,saçlarıma bir bir karlar yağdığında,çizgili yüzüm ve ellerimle baş başa kaldığımda yalnız,geçmişte yapamadıklarımın ve söyleyemediklerimin pişmanlıklarını aynanın karşısındayken gözlerimden okunması.Ve bir cümlenin hayatımı özetlemesi: Şimdi ki aklım olsa... Korkuyorum keşkeli cümlelerden,korkuyorum işte.Bir keşkenin yüklem olması ne acı başındaki özne senin hayatından bir kesiti ifade ediyorsa eğer.Belki o zaman ''Zamanı geri alabilsem!''  derim çaresiz,pişman,bitik kendime.Şimdi ki ben yakama yapışmaz mı o zaman?Demez mi ''Aklın neredeydi be Onur?Hayatta fırsatlar bir kere çıkar insanın karşısına.Bu fırsatları nasıl değerlendirdiğin,ilerideki senin cümlelerini oluşturur.Senin tutumunun karşılığı bu işte: Keşke.Bunun sorumlusu sensin..!'' O zaman vurmaz mıyım başımı duvarlara?Ne çıkar!Geri getirmez ne kadar vursan da pişmanlıklarla dolu kafanı duvarlara,geri getirmez geçmişin fırsatlarını.Anlar o zaman insan her şeye geç kaldığını.Çaresizlikler kuşatır dört bir yanını o vakit.Nereye gitsen seninle  gelir 'Keşkeler' 'Pişmanlıklar ' 'Şimdi ki aklım olsalar..''.Kurtulamazsın,kaçamazsın.Pişmanlıklarınla uyur,keşkelerinle uyanırsın.Hele ki bir sabah uyandığında göremezse umduğu yüzü karşısında,bulamazsa istediği ellerin sıcaklığını yanında,nasıl mezar olur o yatak insana?Bilmez insan şimdinin kıymetini,yitirmeden anlamaz.Utanıyorum bu yüzden kendimden.Her şeyin farkında olup da,kendi sonumu hazırlamaktan,gelecekteki bana şimdiki ben hesap sorduğunda ''Ne yapabilirdim ki?'' diyecek olmaktan,utanıyorum şimdiden.Oysa açık açık yazmak isterdim her şeyi.Gurur diye bildiğim gereksiz takıntımı bırakıp,anlatmak isterdim durmadan.Yazamam ama,haykıramam sevgilerin en yücesiyle sevdiğimi.Küçük düşmek sayarım söylersem bir çift elin özlemini duymanın.Açıklayamam kendime bir gülüşün beni nasıl bu kadar sersemlettiğini.Zor gelir,ayaklarına kapanıp sana ''Kalbimde senin bile değiştiremeyeceğin bir yerin olduğunu'' söylemek.Nasıl kızarım kendime biliyor musun sana muhtaç olduğumu itiraf etsem?Bazen bir hayal canlanır kafamda,ikimiz bir deniz kıyında yan yana.Başın omzumda,saçların savrulmuş yüzüme,şöyle bir dopdolu,ciğerlerim patlarcasına içime çekiyorum kokunu;yeşeriyorum oracıkta.Bir neden oluveriyorsun bana,yaşamak için bir neden.Sonra,senin beni sevmediğin ve sevemeyeceğin aklıma geliyor.Bir sıkıntı hali,alıp götürüyor o güzel hayali.İşte asıl o zaman zor geliyor her şey.Zor geliyor ayaklarına kapanıp kalbimdeki yerini söylemek,gülüşünün niye beni bu derece sersemleştirdiğinin açıklamasını yapmak,sevgimi korkmadan yüzüne haykırmak,zor geliyor.Çünkü biliyorum ki,sana her uzattığımda hep yaptığın gibi yine havada kalacak ellerim.Benim payıma yine salağı oynamak düşecek.Ne de olsa benim işim seni sevmek,senin işin benim haddimi bildirmek...










7 Mayıs 2014 Çarşamba

???





Artık her şeyi akışına bıraktım...
Belki de baştan beri böyleydi...











6 Mayıs 2014 Salı

Genç,Kurnaz Kadınlar...




Kadınlara karşı nasıl davranacaksınız?Bu önemli bir mesele.Beğenilmek için sakın kendinizi küçük düşürmeyin.Geçen yüzyılın en beğenilmiş adamlardan biri,her gece toplantısında,yalnız tek bir kişiyle ilgileniyordu.Belli bir süre sonra herkesin kendisini öveceğini çok güzel hesaplamıştı.İmkanlarımızın yarısını ilişkiler kurmak için harcıyoruz.Biz gençlerin çoğu bu ilişkileri kurmak için gerekli zamanı kaybediyoruz.Genç kadınlardan kaçın.Bunu söylerken en ufak bir çıkar duygusuyla hareket ettiğimi sanmayın.Elli yaşındaki bir kadın sizin için her şeyi yapar,yirmi yaşındaki ise hiçbir şey yapmaz.Genç kadınları ciddiye almayın,onlarla hep şakalaşın.Genç kadınlar,bencil,basittirler. Kendilerinden başka kimseyi düşünmezler.Hepsi de sizden çok kendilerini ön planda tutarlar.Zamanınızı tüketip,paranızı pulunuzu eritirler.Hepsi de sizi mutlu ettiklerini söyleyecek,ama toplumda ulaşmak istediğiniz mevkilere gelmenizi engelleyeceklerdir.Sizi artık 'seni sevmiyorum' diyerek kolayca terk edebilirler.Oysa gerçek aşk ölümsüzdür,sonsuzdur.Başta neyse sonda da odur.Ama genç kadınlar böyle değildir.Kendilerini başta masum gösterirler,ama size hakim olduklarında her istediklerini yaptırmaya çalışırlar.Boynunuza bir halka geçirerek sizi istedikleri yöne sürüklemek isterler.Siz bir gün boğulursunuz ama o suyun yüzünde kalacaktır.En tehlikesiz olanları bile,kurnazdır.Ve size bugün olmasa bile,yarın zararları dokunacaktır.Kalabalıklarda sevilecek kadını bulamazsınız.Sizi sevecek kadın yalnız yaşayan biri olmalı ki,onun en büyük mutluluğu sizin bakışlarınız olsun.Bu kadın sizin her şeyiniz olsun,çünkü zaten siz de onun her şeyi olacaksınız.Onu çok sevin,acı çektirmeyin ona,karşısına rakipler çıkarmayın.Dünyada en güzel şey,birinin sizi seviyor ve anlıyor olmasıdır.Bu kadın kendisini düşündüğü gibi sizi de düşünecek,sizin çıkarlarınızı kollayacaktır.Karşınızda hiç şikayet etmeyecek,hiç sızlanmayacaktır.Onun bu aşkına daha büyük bir aşkla karşılık gösterin.
Diyeceğim o ki:Hepsine hizmet et,ama yalnız birini sev...
Layık olan birini...