6 Kasım 2014 Perşembe

Acaba..?





Bir benim başıma mı gelir,bilmem!Milyonlarcasını görsem etkilenmem ama bazısı öyle derin,öyle masum bakar ki,içinizdeki uyuyan güzel duyguları o an harekete geçirir.Her şeyi unuttursun o vakit,uzayıp gider zaman sonsuzluğa.Bir kadının ama özellikle masum bakan bir kadının gözlerinde dinlenmek,oradan sana doğru gelen muazzam huzuru her hücrende hissetmek.. nasıl güzeldir,anlatılmaz.Ben anlatacağım ama!Anlatmazsam öleceğim çünkü.Her zamanki gibi sakin,zaman zaman eğlenceli,kimi zaman huzursuz,ama hiç değişmeyen bolca düşünceli bir okul gününün sonunda,beni eve götürecek çift katlı otobüse pek de kalabalık sayılmayacak bekleyenlerin arasından kolayca sıyrılıp,koşar adım bindim.Şoföre selam verdim ama aldırmadı.Çünkü gözü kart cihazına sabitlenmiş,sanki avının bir hatasını bekleyen fırsatçı aslanlar gibi cihazın ekranına bakıyor,kartı kullanmadan gizlice arkaya gidebileceğim korkusuyla tedirgin ve bir o kadarda huzursuz gözlerle seyre dalıyor,havada kalan selamım ise açgözlülüğün sefil iradesini ele geçirdiği şoför yüzünden umarsızca yere çakılıyordu.Biraz ilerledim.Daha çok ilerlemek isterdim ama insanlar her köşebaşını kapmış,ayaktakiler de yerinde memnun olunca mecburen yerimde saydım..Şoförün 'Arkalara doğru ilerleyelim.Gelen var,hadi ablacım.!'diye bağrışı da benim selamım gibi havada kaldı.Şoförün bana yaptığı terbiyesizliğin cezasını da otobüsteki diğer yolcular onu umursamayarak vermişlerdi;yahut ben öyle düşünmek istedim.Neyse efenim,biz asıl konumuza dönelim!Kafamda bir an önce eve gidip,şöyle bol köpüklü kahve yapıp, iştahla içerken kitaplara göz gezdirmek,belki önceden okuduğum kitapların altı çizili cümlelerini bulup,o zamanlar neden bu kelimeleri işaretlediğimi  düşünerek vakit geçirmeyi tasarlıyordum.O derece kaptırmışım ki bu keyifli düşüncelere,önümde duran baştan ayağa siyahlar giymiş ay suratlı kızı görmemişim.Siyah deri montu ve siyah hafif yırtık pantolonuyla bohem bir havası vardı.Yüzünün sol tarafı bana dönüktü ve gülüyordu.Uzun yolda yorulur diye üç yahut dört yaşında tahmin ettiğim kardeşini oturacak yer bulamadığı için otobüsün girişindeki uzun ve geniş bir bölmenin üzerine oturtmuş oynuyordu.Anneleri ara sıra arkalardan 'Kızım,kardeşini tut da düşmesin,amana ha!' diye sesleniyordu.İlk önce 'her zamanki kızlardan biri' diye etrafı izlemeye başladım.Yolcular inmeye başladıktan sonra karşılıklı oturduğumuz koltuklarda yüzü,gözlerimi kamaştırdı.Şaşırdım.Çok masum,çok huzur veren bakışları vardı.Bembeyaz suratında utanç kızıllığı oluşmaya başladığını fark edince,uzun bir süre aralıksız ona baktığımı anlayıp rüyadan uyanır gibi bir heyecan hissiyle kendime geldim.Bu his,bana geçmişte fazlasıyla yaşadığım,sonradan rafa kaldırdığım duyguları hatırlattı.Ama bu sefer başka güzel gözlü ve başka güzel gülüşlü kadındı bu.Benim buraya bile hiç yazmadığım kendi aşk tarifimdir :Tanrının huzuruna çıkmış gibi,çaresiz ve itaatkar.Sadece bir kişi,yalnızca tek bir kişi böyle hissettirmişti bana.Böyle hissedersem sevdiğimi anlardım.Bir an 'Acaba mı?' derken,uzun bakışlarımdan tedirgin olmuş olacak ki 'Bir şey mi söyleyeceksiniz?' dedi bana.Hiç değişmeyen gülümsemesi bir an bile olmasıydı yüzünde,gözleri yakarcasına bakmasaydı belki 'Çok ama çok özel yüzün ve gözlerin var!' derdim,ama  tek diyebildiğim 'ııııııııı,aheehe!' gibi hırıltılı seslerden sonra 'Yok.Niye sordun?' oldu.Sesimin titrediğini duyunca gülümsemesi otobüse yayıldı iyice.Ben niyeyse utandım.Belkide çok belli etmiştim hissiyatımı bakışlarımla,okumuştu beni.Bunu anladığım içinde kızarmıştım biraz sanırım. 'Bir şey söyleyecek gibi bakıyordun,beni tanıdın sandım.' dedi küçük ağzıyla.Sonra sustum.Uzun uzun susup,kaçamak bakışlarla bakar,onun gözleri beni gözlerime çarpmadan kafamı çevirmeye çalışırdım.Ama çok başarılı olduğumu söyleyemem bu konuda!Bazen 'O da bakıyor mu acaba?' diye bakarken yakaladım (ki bu da onun baktığını gösterir) bazen karşısında oturan birisine bakmamanın ne kadar güç olduğunu bilirsiniz, istem dışı baktığımda karşılaştık.
Bir zaman sonra indi otobüsten.Geriye de sadece belki yıllar sonra okuyup mutlu olacağım bu yazıyı bıraktı...

Aşık olmadığım için yazımı daha fazla duygusal hale getirmeyeceğim.Ama çok etkilendiğim her halimden belli zaten.Geçti lakin.Çünkü her şey 'an' da saklı;o anın içinde güzel.Süreklilik kazanmayan hiçbir şey kalıcı olamayacağı için o 'an' sadece bu yazıda kalacak ve ben unuttuğumda -ki mutlaka unuturum- bundan yıllar sonra okuyup,mutlulukla anacağım.

Aşık olmak öyle kolay bir şey değil arkadaşlar.Yanlış olmasın,sadece 'Acaba.' geçti kafamdan!
Kaç kişi çıkmış ki  zaten şu sefil hayatta bana kendi yaptığım aşkın tarifini hissetirecek..!



Neydi o his:Tanrının huzuruna çıkmış gibi,çaresiz ve itaatkar...!








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder