30 Temmuz 2012 Pazartesi

Be Hey Dürzü

Bugün sabah saatlerinde sosyal medyada Atatürk'e yönelik sevimsiz ifadeler yer alıyordu.Dinsiz diyende vardı,gangster diyende ve hatta vatan haini diyende.Bunu söyleme özgürlüğüne sahip olmasını bile yüce liderimize borçlu olduğunu bilmeden şuursuzca söylenmiş belli ki.Bu ve benzeri boş zihniyetlerle münakaşa etmek ancak sizi yorar.Detective'nin güzel bir sözü var:''Mantığını kullanmayı reddeden birisiyle tartışmak,ölüye ilaç vermeye çalışmak gibidir''.Çok şey söylenebilir ama zamanında Neyzen TEVFİK dört mısrayla güzel özetlemiş...


BE HEY DÜRZÜ...
Ne ararsın Allah ile aramda..
Sen kimsin ki orucumu sorarsın.?
Hakikaten gözün yoksa haramda...
Başı açığa niye türban sorarsın?


Rakı içiyorsam sana ne..
Yoksa kimseye bir zararım içerim.
İkimizde gelsek kıldan köprüye..
Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.


Esir iken mümkün müdür ibadet..?
Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et.
Senin gibi dürzülerin yüzünden.
Dininden de soğuyacak bu millet.


İşgaldeki hali sakın unutma.
Atatürk'e dil uzatma sebepsiz
Sen anandan gene çıkardın amma..
Baban kimdi bilemezdin Şerefsiz....



25 Temmuz 2012 Çarşamba

Lay lalalay Lay lalalay...

Moruk dişime takılan teller canımı acıtıyor.İki gündür yemek yiyemiyorum,vitaminsiz kaldım.Dün az daha çıkartıyordum da verdiğim paraya acıdım.Best'in binasında,terasta iftar açtık önümden köfteler gidiyor,baklavalar geliyor,pilavdı,ayranda neyse efendim,doğru düzgün hiçbirisinden yiyemedim.Üç tane köfteyi 25 dakika da kemire kemire yedim ki ben saniyede iki tane yutan birisiyim.Babacım ortam süperdi ama.Tüm radyocular orada be kardeşim.Muhabbet sohbet,gülmeler,şakalar ooo daha neler neler.Başka bir radyoda çalışmadım ama şunu söyleyebilirim ki Best ailesi o kadar samimi ve iyi niyetli insanlardan oluşuyor ki,rüya da gibi hissediyorsun kendini.Böyle insanlar görmedim ben.Ceyhun Yılmaz mesela;adam tam bir kaçık.Hayat bilgisi dizisinden bilenler vardır,anormal ve komik bir karakteri canlandırıyordu.Ben rol yaptığını sanıyordum ama adam gerçekte de öyleymiş.Ali Ferahbot,üstatdır kendileri.Bütün maçları onun sesinden dinlerdim.Öyle bir anlatır ki top orta sahada olmasına rağmen ceza sahasındaymış gibi anlatır.Tek tek saymayacağım.Güzel gidiyor her şey.Tek sıkıntı teller şuanda.Harfleri yutuyorum.Eğer ki yayında da yutarsam Cem Arslanda dişlerimi tek tek kerpetenle söküp rakısına meze yapar valla.Böyle işte.Her şey yolunda.Allah bozmasın.Ben kaçar..

22 Temmuz 2012 Pazar

Yeni İftarlar


Oteller,şöhretli restoranlar iftarlarda tıklım tıklım.Fiyatları 150 TL'den başlayıp,250 TL'ye kadar gidiyor.''Komşum tok yatarken,aç yatan bizden değildir''emrinin hakim olması gereken topraklarda,sükseli iftarlar itibar görüyor.Binlerce insanın iftar çadırlarında ağırlandığı bir memlekette.İslam kültüründe sükse yoktur,bizde çoktur.Gerçeklerin dili olsa konuşsa diyeceğim ama paranın ilahlaştığı topraklarda,gerçeklerin de hükmü yoktur.Köstekli saatlerin kırık camlarından sızan zaman,eski zamandı.O zamanlar böyle insanlar yoktu.İftar saatlerinde yemekler mahallenin orta yerinde pişerdi.Komşuda pişen komşuya düşerdi.Şimdi saatlerin 
akrebi,otelleri işaret ediyor.Yelkovanı çadırları.Hak yemenin bütün halleri ortadayken.Zenginlik,
yetimin öksüzün hakkını yemekle kardeş olmuşken.Talanın önünü almayı bile düşünmeyen bir sistem içindeyken.Her şey olağan karşılanıyor artık.Zaman şimdiki zaman.Her şeyin kanıksandığı
yoksulları çatlatan zenginlerin zamanı.Sadece mahkemeler değil,hayatın gerçekleri de,insanlara sabıkayı işler.Herkesin ''kendine Müslüman''olduğu ülkede.Ne diyelim.Hayırlı işler!..

21 Temmuz 2012 Cumartesi

Çalışma Hayatı

Her şey yolunda çok şükür.Mutluyum,hep hayalini kurduğum yaşam tarzına kavuştum.Radyo bütün günü alıyor ama ben şikayetçi değilim.Öyle içten öyle samimiler ki ailem gibi görmeye başladım bile.Hep seslerini duyup dinlediğim üstatların yanında oturup bende eşlik ediyorum artık.Daha yeni olmama rağmen bana yayınında sık sık söz hakkı veren Cem Ağabeyim beni şaşırtıyor.Müthiş bir şey bu.İş bile verdi.Pazartesi gününe kadar yetiştirmem gereken röportajım var.Konusu ise''Parmak arası terlik giyen erkeler itici midir''.Hemen yaptık bitirdik.Birbirinden farklı 40 kişiye sorduk.Garip cevaplar geldi tabi;bizde bunu istiyoruz zaten.Oruçlu iken,güneş tam tepedeyken İstiklalde röportaj yapmak her ne kadar zor olsa da,inanın umurumda bile değil.Sevdiğim işte çalışmanın bana verdiğin yorgunluk bile tatlı.Seviyorum bu işi.Salı günü terasta,Boğaza karşı tüm best radyocularının katılacağı bir iftar yemeği verilecek.Hepsini yakından tanıma fırsatım olacak inşallah.Bunlar güzel tarafı.Zor olan tarafı ise kişisel olarak söylüyorum,ulaşım sorunu ortaya çıkıyor.Yayına yetişmek için kalkan ilk otobüse bindiğim halde yetişemiyorum ki oda 5.45'de kalkmasına rağmen.Yetişmek için İstiklal'in bir ucundan diğer ucuna kadar deli gibi aralıksız koşuyorum,yine olmuyor.Şuan canımı sıkan tek şey bu.Cem ağabeyimden biraz tolerans göstermesini umuyorum.Sultangazi'den geliyorum kolay değil,onun tabiriyle ''Yunanistan sınırından''.Yarın gidip en kısa zamanda ulaşabileceğim alternatif yollar arayacağım.Umarım bulurum.Böyle işte.Her şey yolunda.Hayallerimdeki radyoda ve çalışmak istediğim adamın yanındayım.Şükür olsun diyorum.Herkese tatlı rüyalar...

19 Temmuz 2012 Perşembe

İş Başı

Bu olayı geçiyorum.O kafede yaşadığım orada kalsın.Bazen insanın hayatı binilen bir otobüsle,kaçılan taksiyle,tanıştığın birisiyle yada gelen bir telefonla değişir.Benim ki telefonla değişti.Saat 13.00.Evde olmadığım saatlerdir genelde.Ama o gün evdeydim.Evdeyken beni en çok sinir eden şey telefonun çalmasıdır.Hiçbir zaman ev telefonunu açmam.Ama o gün açtım.Arayan,bir ay önce başvuru yaptığım radyoydu;Best Fm.Çoktan umudu kesmiş hatta unutmuştum  bile diyebilirim.Benimle görüşmek istediklerini söylediler,sevinçten deliye döndüm .Randevuyu aldım. Randevu günü gelsin diye çıldırıyordum,zaman durmuştu sanki.İşte o gün,bugündü.Ortaokuldan beri dinlediğim ve hep çalışmak istediğim radyonun kapısındaydım.Derin bir nefes aldım girdim içeri.Geldiğimi haber verdiler,yukarı çıktım sakin sakin.Oysa sevinçten kendimi kaybetmiştim.Kapı açıldı ve Karşımda o adam;Cem Arslan.Radyonun duayeni.Tokalaştık ve beni yayına aldı hemen.Ne olduğunu anlamadım bile.Stüdyoda otururken içimden ''Burası istediğim yer işte''dedim.Cem Arslan yanımda yayın yapmaya devam ederken''Bir gün o koltukta ve o mikrofonun karşında ben oturacağım''diye düşündüm.Aşık olmuş gibi kelebekler uçuşuyordu içimde.Yayın bitti ve terasa çıktık üstatla.Şöyle söyleyeyim;sanki deniz üzerinde gibiydi bina.Denize o kadar yakındık ve bütün boğaz önümüzde uzanıyordu.Babayla iki saat muhabbet ettik.Bu kadar yakın ilgileneceğini tahmin bile etmemiştim.Her şeyden bahsettik.Sonuç olarak;işe alındım.Zor olan tarafı ise şu;yayın saati sabah 6.30.Benim yayına yetişmek için saat 4.00 kalkmam gerekiyor.Bu da demek oluyor ki gece hayatım tamamen bitti.Yatış saatim artık mecburi 21.00 olacak.Alışmak için elimden geleni yapacağım.Her şey güzel olacak.Merhaba yeni hayatım...

17 Temmuz 2012 Salı

Geçmişin Geleceğe Hediyesi

Saat dokuz.Yani her zamanki uyanış saatim.Bugün diğer günlerden daha farklı hissediyordum kendimi.Birkaç haftadır eğlence mekanlarında doyumsuz dans,kızlar,kanka yardımlaşması gibi şeyler ile çılgınlar gibi eğleniyorduk.Değiştiğimin farkındayım;hemde çok.Ne değişti diye soracak olursanız,aşka inancım değişti.Aptal bir yaşam tarzından ibaret olduğunu anladım sevmenin.Halbuki önceki Onur,yani iki hafta önce ki ben,''aşksız geçen gün boş gündür'' diye düşünürdüm.Sonra birisi çıktı bütün inancımı aldı benden.Sevindim.Böyle daha iyi olduğumu hissettim.Kimseye bağlanmadan herkesi kendine bağlamak.Emin olun bu daha eğlenceli.Sonra kadınlara bakış açım değişti.Özel varlıklar olarak görürdüm hep onları.Değillermiş.Geçici zevkler olarak görüyorum şimdilerde.Bir gün onunla diğer gün başkasıyla.Kankanıza güvenin,bu daha zevkli.Dün sinemaya gittiğim bir kızı öylece bıraktım salonda kaçtım.Sebebi alt yazıda var.Sonra her zaman ki yere gidip arkadaşlarla oturdum ve başka bir kızla tanıştım.Sinemadaki kızın ne durumda olduğu umurumda bile olmadı..Bu hale nasıl geldim,nasıl bu derece öz güvenim arttı bilmiyorum ama ben değiştim ve hala da devam ediyor.Neyse olayın başına dönelim.Sabah kalktım,bizimkileri aradım umutsuz bir şekilde,çünkü hepsi akşama kadar uyurlar;cevap yok hiçbirinden.Hazırlandım çıktım evden.Bu sefer Ortaköy'e gittim;sahile.Oturdum denizi seyrediyorum.Hava kapalı,rüzgar sert,deniz hırçın.Uzun zamandır kafa sesimi dinlememiştim.Bir anda yağmur başladı sonra.Her gece yastığa başımı koyduğumda kendimle yaptığım vicdan muhasebesi,bu sefer sahilde,yağmurun altında oldu.''Niye''dedim kendime.Niye mutluluğu geçici zevklerde arıyorum.Niye insanların duygularıyla oynuyorum?Düşündüm ve buldum cevabı.Ben acı çekiyordum.Zalim bir haldeydim.İçimde birisinin parçaları vardı ve beni yaralıyordu.Bende her acının üzerine başka bedenler basıyordum.Kimdi o peki?Oydu işte.İlk kez ''seni seviyorum'' dediğim kız.Ama ben bir gece balkona çıkıp,gözlerimi kapatıp ''unut gitsin''dediğimde unutmuştum,emindim.O günden sonra hiç düşünmedim,bunu da biliyorum.En büyük özelliğimin kim olursa olsun insanları hemen unutabiliyor olmamdı,bunu da biliyorum.Ee nereden gelmişti bu şimdi aklıma durduk yere.Hayat akıp giderken ben niye onda takılıydım hala.
Çok kızdım kendime.Unutma özelliğim köreldiği içinde üzülmüştüm.Kalktım ayağa.İstediğimi almak için elimden geleni yapmaya karar verdim.Saplantıysa saplantı,bağlanmışlıksa bağlanmışlık,alışkanlıksa alışkanlık.Neyse ne işte,istiyordum onu.Kendime gelip bir plan yapmak için kafeye gidip güzel bir Türk kahvesi içmeye karar verdim.Ve işte orada inanılmaz bir şey oldu...

16 Temmuz 2012 Pazartesi

Gazlı Kız

Ne yaparsınız yapın sinemaya gittiğinizde yanınızdaki kızın mısırın yanına soda almasına izin vermeyin.Bedelini midede toplanan gazı ağızdan sesli bir biçimde çıkarması ile ''Acaba ben LPG ile çalışan kızlardan mı hoşlanıyorum''diyerek kendinizden soğumayla,deli eden düşüncelerle ve intihar noktasına gelmenizle ödersiniz.Bazıları için samimiyet göstergesi anlamına gelse de bu, hiç hoş değil.Yapılacak tek şey lavaboya gidiyorum deyip,arkanıza bakmadan o kızdan uzaklaşmaktır.Ben tam olarak öyle yaptım...

            

         Kadınları itici yapan dört unsur vardır;
1-)Olmayan göğüsler 
2-)Yoğun parfüm kokusu
3-)Daracık dümdüz bir kalça
4-)Ve Geğirmesi


Bu unsurlardan birisini barındırıyorsa eğer,veda konuşması bile yapmadan kaçın derim...
                                       Merak etmeyin ----------  ''Kankanız Yanınızda''

15 Temmuz 2012 Pazar

Bahtsız Bedevi

''Facebook'ta ilişki durumu yapalım mı aşkım?Pardon... 
''Bana hiç sevdiğini söylemiyorsun!.''Anlamadım? 
''Kullandığın sosyal arkadaşlık sitelerinin şifresini versene bana''What?
''Seni seviyorum galiba''Buna inanmak bile istemiyorum.
''Sende benim hissettiklerimi hissediyor musun''Evet.Hadi sevişelim.
''Benimle ilgilenir misin''????
''Geç kaldım!Babam merak eder,gitmem gerek''Bu kadar yeter ama...
Yok diyordum,varmış.Denk gelmez diyordum,geldi.Bahtsız bedevi değilimdir diyordum,öyleymişim
Dans kulübünde evlenilecek kıza rastlamışım da haberim yokmuş iki haftadır.Çok iğrenç bir şey değil mi ya yüzlerce elma şekeri arasından sapına denk gelmek?Yüzünü hiç görmedim bu kızın.İki haftadır muhatabım çılgın göğüsleriydi.Boyun fıtığı olma belirtileri yok değil.Ne işin var senin burada ya.Koca istiyorsan git izdivaça katıl,kız kurusu.
Sana harcadığım zamana lanet olsun...Böyleleri de varmış Taksim'de ha...Mekanı değiştirsem ne yapsam....İşte böyle...Güzel Uykular...

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Öğrenci

Bugün yaşamanın bana verdiği nefesi minnetle alıyorum ve nefesle yaşadığımın farkındayım.Günümün,huzurlu geçeceğini biliyorum ve bunun için elimden gelenin en iyisini yapacağımın farkındayım.Neşeliyim ve bu neşemi kimse değiştiremez,seçimlerimin bana ait olduğunun farkındayım.Bana gelen keyifsizlikleri,çözüme odaklanarak çözebileceğimin farkındayım.Her geçen gün isteklerimin gerçekleşeceğinin farkındayım.An'da kalmayı ve an'larımı mutlulukla yaşayacağımı biliyorum ve farkındayım.Düşüncelerimle beni yöneten beynimi,artık benim yönetecebileceğimin bilincinde ve farkındayım.Ayrılıklarda,kayıplarda geçmişi geride bırakmaya(an'da kalmak)yeni bir yaşama başlamanın ne kadar doğru olduğunun farkındayım.Bugün ve bugünden sonraki günler,kendimi ve başkalarını bağışlayacak yolları bulacağımın farkındayım.Hedeflerim var ve hedeflerimden başka yerlere,ilgimi dağıtmayacağımın  farkındayım.Düşüncelerimin yaşamımı şekillendirdiği,negatif veya pozitif olayların benim düşüncelerimin ürünü olduğunun farkındayım.Adanmışlık,azim,karalılık,neşe,dikkat,an'da kalmak,huzur,sağlık yaşamın en önemli bölümü ve ruh halimi eğer istersem,pozitif bakış açısıyla sonsuza dek sürdürebileceğimin farkındayım..Özgür olduğumu ve eğer istersem,özgürlüğümü de radikal yada ananevi kurallara göre düzenlediğimin farkındayım.Çocuklukta bana öğretilen,gördüğüm,duyduğum,tattığım,işittiğim,dokunduğumda hissettiğim her şeyin yüzde yüz doğru olmadığının ve doğrumu bulacağımın farkındayımGerçek dışı konuşmalar,dedikodu,kavga,haksızlık,yargılama yaptığım taktirde bunun başkalarına zarar verebileceğinin bilincinde ve farkındayım.Yavaş yavaş öğreniyorum yaşamayı.Böyle işte.Neşeli günler dilerim...

13 Temmuz 2012 Cuma

Hayatla Röportaj

Hayatla röportaj yaptığımı gördüm rüyamda.''Benimle röportaj mı yapmak istiyorsun''diye sordu hayat.''Zamanın var mı''diye sordum.Gülümsedi ve ''benim sonsuza kadar zamanım var''dedi.Ne sorular var yüreğinde?İnsanlarla ilgili en çok neye şaşırıyorsun?diye sordum.Hayat başladı anlatmaya;''Çocukken sıkılıp büyümek için acele ediyorlar,sonra yine çocuk olmanın özlemini duyuyorlar.Para kazanmak için sağlıklarını kaybediyorlar,sonra sağlıklarını kazanmak için paralarını kaybediyorlar.Gelecekle ilgili endişelenmekten şimdiyi unutuyorlar.Sonra da ne şimdiyi ne geleceği yaşayabiliyorlar.Deneyim iyi bir öğretmendir diyorlar ama deneyimin faturasını ödemek istemiyorlar.Hayatlarını kazanmak için eğitim alıyorlar ama yaşam ustası olmayı bilmiyorlar.Bu nedenle de,hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyorlar,hiç yaşamamış gibi ölüyorlar.''
Hayat elimi tutu sıkı sıkı.Bir süre sessiz kaldık,bir şey konuşmadık.Sonra derin bir nefes aldım.Ona,insanların neleri öğrenmelerini istediğini sordum.Hayat yanıtladı:''Hiç kimseyi seni sevmeye zorlamayacağını,yapabileceğin tek şeyin seni sevmelerine izin vermelerini isterdim.
Affetmenin affederek öğrenilebileceğini öğrenmelerini isterdim.Başkalarıyla kendini kıyaslamamayı öğrenmelerini isterdim.İki insanın aynı şeye bakıp farklı şeyleri görebileceğini öğrenmelerini isterdim.Zengin insanın en çok şeye sahip olan değil,en az şeye ihtiyaç duyan insan olduğunu öğrenmelerini isterdim.Bir sevecen yüreği derinden yaralamanın bir anda olduğunu;
ama iyileştirmenin çok uzun sürdüğünü öğrenmelerini isterdim.Hayata pozitif bakmanın yaşama sevincini bir kat daha artırdığını öğrenmelerini isterdim...''Hayat derin bir nefes verdi.Hayatın nefesi kelimelere dönüştü.''Söylediklerimi yüreğine kaydet.''dedi.Söylediği her kelimeyi yüreğime kaydetmiştim.''Başkalarını affetmek yeterli değil,kendini de affetmeyi öğren''dedi sonra.Yüreğim kuş gibi hafiflemişti.Son olarak bir soru daha sordum''Hayat benden ne istiyorsun''dedim usulca..
Bütün odayı beyaz bir ışık kaplamıştı ve hayat yanıtladı;''Senin kendin olmanı istiyorum,yoksa başkası olurdun.Sana bugün ihtiyacım olduğu bil,yoksa bugün benimle olmazdın.Kendi eşsizliğini ve biricikliğini bil;çünkü ben kendimi tekrar etmeyecek kadar yaratıcı ve zenginim.Ve gerçekten tek değerli olanım.Değerimi bil...''Teşekkürler hayat...

12 Temmuz 2012 Perşembe

Farklı Yaşam


Hayatımın dönüm noktasındayım.Hep çalışmak istediğim radyo ile görüşmelerim sürüyor.Eğer kaparsam işi benden mesudu olmaz.Güzel Dünyası var radyonun.Hem daha özgürlükçü,hem sesini Dünyanın bir ucuna ulaştırabiliyorsun.Tek tek anlatmayacağım benim için radyonun ne ifade ettiğini.Geçiyorum bunu...Tabiri caize eğlencenin dibine vuruyoruz bu günlerde.Romantik kimliğimi bir kenara koydum.Deli bir ben çıktı içimden.Çılgınca dans etmek mükemmel.Sonra güzel hatunlarla bir şeyler içip kahkahalarında kaybolmak eşsiz.Arkadaşlık kolay kuruluyor
Taksimde.İçkili oldukları için kolayca ağına düşürebiliyorsun.Yaralarını sarmaya çalışıyoruz serçelerin.Nasıl çaresizler bilemezsiniz.Hepsi sevgiye aç.En son konuştuğum sevgilisi tarafından terk edilmiş aptal bir aşıktı.Ağlayacak bir omuza ihtiyacı olduğu son derece açık,değil mi?İlk derdini dinlersin ve sonunda mutlaka ona haklı olduğunu söyleyip güzelliğinden dem vurursun.''Seni terk eden adam aptal olmalı.Çünkü sen...''gibi cümleler sıralanır.Etkilenir.Sonra güzel bir psikolog konuşması yapıp ''sen çok farklısın''demesini sağlarsın.Kıvama gelmiştir.
Pohpohlamaya devam edersin.İyice ısınır sana.Sonrasını söylemiyorum.Seviyorum Taksimi.Daha önce neden keşfedemedim bu güzel yerleri bilmiyorum.Güzel gidiyor her şey..İşte böyle...

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Başlangıç


İlk gözleriyle seviştim.
Sonra boynunun en güzel yerinden öptüm.
Başımda kavak yelleri esmekteydi.
Dizime yatırıp,
küçük bir çocuk gibi
saçlarını okşadım tel tel.
Her dokunuşum da
yüzünde kızıl çiçekler açtı.
Şen kahkahalar attık beraber.
Ateş gibiydik ikimizde,
dayanamadı yatak yorgan iklimimize.
Nefes nefese bir geceydi,
Her solukta biraz yeşermişlik.
Dışarıdaki utangaçlığımızı almadık içeri.
Ayıp diye bir şey yoktu gecemizde.
Doymadık aşka,tene.
Rüyada gibiydik sanki.
Hiç uyanmamak vardı.
Yudum yudum içmek vardı güzelliğini.
Zamanın içinde kaybolmak vardı.
Seni uyurken izlemek mi daha güzeldi,
Yoksa İzleyerek uykuya dalmak mı?
Güzeldin,güzeldik o gece.
Bembeyaz çarşafın üzerinde
Resmedilmeyi bekleyen bir anıt gibi
Paha biçilmez bir doğa parçası gibi
Yakmaya hazır bir ateş gibi,sen;güzelliğin.
Böyle bir şeydin işte.Belki daha fazlası;anlatılmaz.

Sabah olmuştu.
Ellerinle uyandım
Yanağına küçük bir buse kondurdum.
Güneş yanımda duruyordu.
Gülümsedin
Çiçekler açtım.
İçimde kelebekler uçuşuyordu.
Gözlerin ilk bana baktı.
Yaşadığımı hissetim.
Kalktın.
Saçların dağınıktılar.
Telaşla saçını düzelttin.
Güzel görünmekti derdin.
Her şeyinle güzledin,bilirdin.
Sessizdik.
Konuşsak,
her şeyin büyüsü bozulacaktı sanki.
O gün karar verdik,
Sessizlikte sonsuzluğu yaşama.
Ve o gün karar verdim;seninle bir hayat kurmaya…

8 Temmuz 2012 Pazar

Dönemeçli Yollar

Eskisi kadar özlemiyorum seni ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda.Adının geçtiği cümlelerde,gözlerim dolmuyor.Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.Biraz yorgunum.Biraz kırgın.Birazda kirletti sensizlik beni.Nasıl iyi olunur öğrenemedim hala.''İyiyimler'' yamaladım dilime.Tedirginim aslında,seni unutuyor olmak,hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlamamak korkuyor beni.Gel diye beklemiyorum artık,hatta istemiyorum gelmeni.Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde.Ara sıra geliyorsun aklıma,banane diyorum.Benim derdim bana yeter,banane.Alıştım mı yokluğuna?Vaz mı geçiyorum,varlığından?Tedirginim aslında,ya başkasını seversem?İnan o zaman seni hayat boyu affetmem...

6 Temmuz 2012 Cuma

Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz

Türk mizahının özelikle taşlama sanatının en önemli ustalarından Aziz Nesin,bundan tam 17 yıl önce,6 Temmuz 1995'te Çeşme'de yaşamını yitirdi.80 yıllık hayatına belkide espriyle başlayan Nesin,aslında çok sert ve ciddi olaylara tanıklık etti.İşte olaylardan bazıları;Yıl 1955.6-7 Eylül olayları.İstanbul'da başıboş katiller sürüsü,Türklük ve Müslümanlık adına ortalığı yakıp yıkmışlar,Hristiyan yurttaşları perişan etmişlerdi.Suçlu aranıyordu.Ankara'daki iktidar kendi kendisi suçlayacak değil ya!..Hemen suçluyu buldu;Komünistler yapmıştı bu işi!Bir avuç solcu gözaltına alındı,içlerinde Aziz Nesin de vardı.Kimileri çok kızıyordu Aziz Nesin'e.Tıpkı bugünkü gibi.Aradan kırk yıl geçti,6-7 Eylül olaylarının iç yüzü anlaşıldı,bu kez de ''Madımak Oteli Katliamını''yaşadık.Suçlu kim?Ankara'da kimi politikacılar ve İstanbul'un tekelci basınına göre yine Aziz Nesin!Çünkü Nesin,halkı kışkırtmış,ileri geri konuşmalara yapmış,kutsal inançlara ters bakmış.Kutlarım!Yeni Sivas'ların bir daha yaşanmaması için,özgürce söz söyleme güvencemizin olması gerektiğini savuruyorum.Bu güvencenin sağlanması adına;açık bir nefret suçu olan Sivas Katliamının ''insanlığa karşı işlenen suçlar''kapsamında tutularak,sorumluların cezalandırılmasını istiyorum...
İşte bu ve bunun gibi birçok ciddi olaylarla itham edildi.İktidarı eleştirdikçe istenmeyen adam ilan etmek istediler.Korkusuzdu hakkını ararken,hesabını sorardı insanlık suçu işlenirken.Bir gazeteci Nesine şöyle bir soru sorar:''İktidara başkaldırırken korkmuyor musunuz''.Aziz Nesinin cevabı ise şöyledir;''Korku,en beşeri duygudur.Benim iktidara başkaldırışımı görenler kimi beni korkusuz insan sanırlar.Oysa ben korkarım.Ne var ki,bende,başkalarına yararlı olacaksa,doğru bildiğimi,inandığımı söylemek,açıklamak duygusu,korku duygusuna her zaman üstün gelmiştir.Korkarım,yine söylerim.Korkmuyorum diyenler,ya başkalarına yalan söylüyor,ya kendilerine yalan söyleyip kendilerini kandırıyorlar ya da bilmeyerek insan olmadıklarını söylüyorlar.''Büyük bir değerdi bizim için.Hala Türkçe'den yabancı dillere eserleri en çok çevrilen dördüncü yazardır.Türkiye'nin aptallık yüzdesini açıkladığında tepki alan ancak gün geçtikçe hak verdiğimiz usta kalem Aziz Nesin'i saygı ile anıyorum...




5 Temmuz 2012 Perşembe

Son kez

Bodruma ulaştık çoktan.Yol yorgunu olmamıza rağmen duramadık etrafı kolaçan ettik.Güzel canlı müzik yerleri var.Tabi bir çoğu son derece gürültülü ve baş arıtıcı.Problem değil bizim gitarımız ve bir adette sesi fena sayılmayan şahsiyet var elimizde..Gönül isterdi ki,Bodruma güzel bir hatunla gelip beraber güzelce romantik vakit geçirelim..Kıllı sakallı adamla gelip nasıl bir romantizm yapabiliriz hayal bile etmek istemiyorum.Çok güzel yabancı uyruklu hatunlar var burada,sanki her yerde bir huri.Hele bir kız var ki,yaban eriği gözleri,lavanta kokulu gülüşü.Odalarımız karşılıklı,ilk onunla tanıştık gelir gelmez.Azeri olduğunu söyledi ama konuşmasında hiç Azeri şivesi yoktu.Belkide uzun süre burada yaşıyordur,bilemem artık.Kız ne kadar tatlı ne kadar dost canlısı,ne kadar şirinse,Babası da onun tam tersi sinir bozucu bir yarma.Yarın başlıyor mini tatilim.Son kez yazıyorum tatil maceramı.Hiç bahsetmeyeceğim sonra.Eğleneceğim ve bitecek,abartmanın bir lüzumu yok görmemişler gibi.Bu arada hoş bir müzik sesi geliyor kulağıma.Şimdi tanıdım şarkıyı.Bu İrem'in sevdiğim şarkılarından ''Hayat beni çözer misin''olmalı.Evet evet o.Benden bu kadar.Yatma vakti geldi artık.Bu tatil konusunu tamamen kapatıyorum.Yarında yaşamaya başlıyorum tatilimi.Herkes tatlı rüyalar...

4 Temmuz 2012 Çarşamba

Bodrum Bodrum

Ver elini bodrum,çek beni kendine!Yatır sıcak kumlarına.Güneşinle okşa her bir zerre mi.Denizin ile serinlet,rüzgarınla uçur beni.Bütün güzelliklerinden ikram etmelisin.Beyaz çatılı evlerinle,ateşli kızlarınla,bitmez tükenmez eğlencenle karşıla beni.Unuttur zihnimdeki isimleri,çıkar içimden elleri başının arasında çaresiz oturan adamı.Öyle bir değiştirmelisin ki beni,ben bile tanımamalıyım kendimi.Sahilinde yürümeliyim,yanımda birbirinden farklı saç renkleri,sıcak gülüşleriyle neşeli.Ateş yakıp sahilde,gitarımla şarkı söylemeliyim delice.Bir kız gelmeli ışığıma,lisanı anlaşılmaz.Turist işte be.Erimeliyim önünde.İçimde bana sıkıntı veren ne varsa ateşe atıp yakmalıyım orada.Şarkılarla uğurlamalıyım dumanla gidişini.Tatilde yaşanılacak ne varsa yaşamalıyım.Biraz tuzlu su yutup,biraz kararmalıyım.Mavinle yıkanmalı,yeşilinle tazelenmeliyim.Sadece iki gün seninle olacağım bodrum.Gönül isterdi ki aylarca orada kalayım.Affet beni!Stajım var güzel bodrumum.Beslediğim bu umutlarla yola çıkacağım altı saat sonra.Bodrumdan istediğim onca şeyi iki güne sığdıracağım,eminim.Yanımda can kardeşim Mehmet olacak.Elimde ise düğmesine basılmaya hazır fotoğraf makinesi.Her şey güzel olacak...

3 Temmuz 2012 Salı

At Gözlükleri

İstihbarat birimlerinin,son 2 yılda Pkk'dan kaçıp güvenlik güçlerine teslim olan 57'si  kadın 220 teröristin ifadesinden yola çıkarak oluşturduğu rapora göre,örgütün içindeki kadın teröristlerin Pkk'ya katılma nedenlerinin başında töre,berdel,çocuk yaşta evlilik geliyor.Sonraki sebepler ise ailede kız olmanın baskısı,aile içi şiddet,çevrenin kadına bakışı.Siyasi görüşleri nedeniyle örgüte katılanların oranı ise sadece yüzde 2'de kalıyor.Yani cahil kesimlerin kurbanı olan kadınlar baskılardan kaçıp sözde''özgür olmak'' için örgüte katılıyorlar.Peki umdukları özgürlüğü buluyorlar mıdır?Kocaman bir hayır!Aksine daha ağır koşullarda yaşadıkları şüphesiz.Kazma kürekle sığınak kazmak,ormanda odun kesmek,yüzlerce erkek teröristte hizmet etmek,dereden su taşımak gibi güç koşullarda yaşamaya zorlanıyorlar.Dahası ardı arkası kesilmeyen tecavüz,taciz ve sefalet.Yineliyorum;siyasi görüşler nedeniyle örgüte katılanların oranı yüzde 2'de kalıyor.Sonuç şu ki,2012 Türkiye'sinde hala töre,çocuk yaşta evlendirme,berdel gibi ilkel usuller devam etmekte ve bu cehalet o bölgedeki kendi hakkından habersiz kadınlar için güçlük yaratabiliyor.Sonuç;cahillik,sonuç;geri kalmışlık,sonuç;eğitimsizlik ve asıl sonuç;kurtuluşu dağa çıkmakta bulan çaresiz kadınlar.İşte teslim olan bazı kadın teröristlerin anlatımları;
''Havin'' kod isimli N.D.:Amcamın benden 9 yaş büyük oğluna ikinci eş olarak verildiğim günün sabahında evden kaçtım.3 yıl önce dağa çıkarken umutlarım vardı.Ama kölelik yaptım.Bir tek ağrı kesici olmadığı için kendini öldürenlere şahit oldum.
''Nudem''kod isimli F.D.:Ailem beni dedemin arkadaşıyla evlendirmek istiyordu.Bir terörist grup gece bizim köye ekmek almaya gelmişti.Ben de onları takip ederek dağa gittim.Dağa çıktığımın birinci ayında pişman oldum.Kurtuluşu ölümde görüyorduk.
''Awesta''kod isimli F.T.:Babamın üç eşi vardı.Benden 24 yaş büyük birisiyle beni evlendirdiler.Suriye'ye götürüldüm.İlk gece dayak yedim.2 hafta sonra kaçıp örgüte katıldım.3.günün gecesi battaniyemin altına gelen kişinin ''sus yoksa öldürürüm''tehdidiyle tecavüze uğradım...
Ve bunun gibi binlercesi...Cehalet,eğitimsizlik,dar zihniyet gibi unsurların kurbanı olan
insanlar...

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Yaşarken Ölmek

6 Haziran 1973.Ümit Yaşar Oğuzcan'ın hayatını değiştiren ve şiirlerinin temasını derinden etkileyen tarih.O gün,Galata kulesinden bir adam attı kendini sonsuzluğa.Ölüme uçtu sanki.O adam,oğluydu;Vedat.Galata kulesi şiirini ne zaman okusam neden böyle bir şiiri yazdığını merak ederdim.Geçmişin de olanları okuyunca anlam kazandı şiir.Evlat acısı doluydu her bir mısra.Sözcükler arasına gözyaşı gizlemişti.Kim bilir nasıl kahrolarak yazmıştı.Kaç kez ölmek istemişti?Yazdığı en hüzünlü şiir şüphesiz.Hissederek okuduğunuzda içinizin ürperdiğini,
tüylerinizin diken diken olduğunu fark edeceksiniz.Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın.İşte o şiir...


GALATA KULESİ

6 Haziran 1973.
Pırıl pırıl bir yaz günüydü.
Aydınlıktı,güzeldi dünya.
Bir adam düştü o gün Galata Kulesinden,
Kendini bir anda bıraktı boşluğa.
Ömrünün baharında
Bütün umutlarıyla birlikte 
Paramparça oldu.
Bir adam benim oğlumdu...

Gencecikti Vedat,
Işıl ışıldı gözleri
içi 
Bütün insanlar için sevgiyle doluydu.
Çıktı apansız o dönülmez yolculuğa
kendini bir anda bıraktı boşluğa.
Söndü güneş,karardı yeryüzü bütün
Zaman durdu
Bir adam düştü Galata Kulesinden 
Bu adam benim oğlumdu.

Açarken ufkunda güller alevden,
Çıktı,her günkü gibi gülerek evden.
Kimseye belli etmedi içindeki yangını.
Yürüdü,kendinden emin
Sonsuzluğa doğru.
Galata Kulesinde bekliyordu ecel.
Bir fincan kahve,bir kadeh konyak,
Ölüm yolcusunun son arzusu buydu.
Bir adam düştü Galata Kulesinden
Bu adam benim oğlumdu.

Küçüktü bir zaman.
Kucağıma alır ninniler söylerdim ona
''Uyu oğlum,uyu oğlum,ninni''
Bir daha uyanmamak üzere uyudu Vedat.

6 Haziran 1973
Galata Kulesinden bir adam attı kendini.
Bu nankör insanlara,
Bu kalleş dünyaya inat.
Şimdi, yine bir ninni söylüyorum ona
''Uyan oğlum,uyan oğlum,uyan Vedat''...