27 Şubat 2013 Çarşamba
İlk Üç Şey...
İngiltere'de yapılan bir anket sonucuna göre kadınların bir erkekle ilk tanıştıklarında dikkat ettikleri ilk 3 nokta açıklanmış.Toplam iki binin üzerinde kadınla yapılan araştırma sonucuna göre;''ayakkabılar'',''ilk sözler ''ve ''eller'' kadınların önem verdiği ilk üç unsurmuş.İlk maddeye dikkat lütfen;ayakkabılar diyor.Dünkü yazımın üzerine böyle bir araştırmanın yapılıp,sonucunun böyle bir şey olması çok manidar değil mi yahu?Dünkü yazıma özel bir cevap sanki...
Haberin devamına bakalım... Kadınlar neden ilk olarak ayakkabıya dikkat ettikleri sorusuna ''bir erkeğin gözleri onun ruhunu yansıtıyorsa,ayakkabıları da onun bütün yaşam tarzını ve karakterini yansıtır'' konusunda hemfikirlermiş. Ne yani,kirli eski püskü ayakkabıları kullanan erkekler karaktersiz mi oluyor?Şimdi ben karaktersiz miyim?Tipten karakter tahlili yapanı gördüm de,ayakkabıdan karakter tahlil yapanı ilk defa görüyorum.Devam ediyorum habere...
Ayakkabının değerinden ve markasından daha çok,temizliği ön plana çıkıyormuş. Ayakkabının dış görünüşünden bahsediyor.Dışı,bal dök yala ama içi ceset varmış gibi kokan ayakkabıları kullananlar yine de kadınları etkileyebilir öyleyse,doğru mudur?Ayakkabının dış temizliğine önem verdiklerini söyleyen bu 2 bin kadından sadece birisini,Necmi abiyle bir kere sinemaya gitmesini istiyorum.Necmi abi,inanamayacağınız derece ayakkabısına her gün bıkmadan usanmadan bakım yapar;çok güzel parlatır ayakkabılarını,çok şık görünür gerçekten.Dış temizliği tam da bu 2 bin kadının isteyeceği gibidir yani.Necmi abiyle bu kadınlardan birisinin sinemaya gitmesini çok isterim;sonrasın da bakalım dış mı daha önemli iç mi?Bu adamla bir kere sinemaya gittik,salonda sıcaktan mayışmış,rahatlıktan ayakkabıları da çıkarmış karanlıkta, ohhh! Yeminle salonda yavru su samuru falan öldü sandım;yok böyle bir koku.Dış temizliğe önem veren hatunlar;hadi bakalım,görelim...
İkinci unsur ise ''Tanışma sözleri''.Kadınla tanışırken gülümseme,sıcak ve güven verici bir ''Merhaba'' sözcüğü çok etkili olurmuş.Bir ilginç nokta da,kadınların isimlerini söylediklerinde,erkeklerin o ismi tekrar ederek cevap vermesini çok çekici buldukları belirtiliyor.
Hmm...İşte bu çok ilginç!Bu bir kankanın işine yarayabilir...
Diğer unsur ise ''Eller''.Kadınlar,tanıştığı erkeğin ellerinin sağlıklı,temiz olmasını ve kesinlikle kuru olmamasını belirtiyor.Peki... Buna yorum yapmayacağım. Anket sonuçları böyle.Dünya nüfusunun 7 milyar olduğunu düşünürsek ve bu sayının yarısından fazlasını da hatun kişiler oluşturuyorsa,2 bin kadın üzerinde yapılan araştırmanın doğruluğu ne derece olur,karar sizin.
Efendim,benden bu kadar... Yarına İnşallah görüşürüz.Hadi eyvallah...
26 Şubat 2013 Salı
Senelik Ayakkabılar...
Biraz önce eve geldim ve babam beni kapıda karşıladı.''Ne oluyo lan'' demeye kalmadan nedeni anlaşıldı.200 lirayı elime sıkıştırdı ve bir ricada bulundu; ''Ne olursun'' dedi '' Ne olursun artık değiştir şu ayakkabıları.Ne kadar para istiyorsan vereyim,ayakkabıyla birlikte değiştir kılık kıyafetini'' dedi peder bey.Hiç aklıma gelmezdi valla babamın zorla para verip alışveriş yapmamı istemesi.Biraz düşününce bir yerde hak verdim pedere.Tam tamına üç senedir aynı ayakkabıyı aralıksız kullanıyorum.Geçen hafta eve tramvayla gelirken,2 sene önce radyo kulübünde birlikte ders aldığımız bir arkadaşımla karşılaştık.Aslında ben onu görmedi;o beni hınca hınç dolu tramvayda görüp yanıma geldi.''Bu kalabalıkta nasıl tanıdın beni?Hem sana arkam dönüktü hem de uzun bir zamandır görüşmüyorduk!''diye sordum,ne dese beğenirsiniz;''tabii ki ayakkabılarından'' dedi. O zaman gülüp geçmiştim ama bugün de babam o tepkiye benzer bir reaksiyon gösterince ''Acaba yenisini alsam mı?'' diye kafamdan geçirmedim değil hani.Ama hemen vazgeçtim çünkü;ben başka insanların söylediklerine göre hareket etmeyi hiç mi hiç sevmem!Babam bile olsa bu.Hem ben böyle mutluyum ya,kime ne?Beni yeni alınan ayakkabılar güzel gösterecekse eğer,hiç göstermesin daha iyi!Yanlış mıyım azizim? Hem ben halktan birisi olarak görünmeyi seviyorum;diğerleri kendilerini kötü hissetmesin diye hep aynı model giyiniyorum...:) Olan var olmayan var şimdi yani;ezmeyeyim boşver! Ya bana ''Sen fakir misin'' diye soran oldu ya!Direkt ama,yekten. Dedim ''Ben fakir değilim ama sen çok büyük bir sığırsın''.Bir insana bu sorulur mu lan hiç!Beni tanımadığı çok belli ama.Halbuki bilmiyor,ayağındaki ayakkabı bizim aile fabrikasında sponsor desteğiyle ortak üretiliyor.2 ay para biriktirip aldığı o marka ayakkabılar bize her gün koli koli bedava geliyor;o markayı ben sevmiyorum o ayrı tabi.Marka ismi vermeden söyleyeyim;ben tik işareti olan ayakkabıları severim bir tek. Yaa,işte böyle moruk.Sonunda açtım ağızımı yumdum gözümü.Aramızda kalsın günlük,hiç kimse bilmiyor;aman ağzından kaçırma ha.! Günlük tutmanın da bu güzel yanı var işte.Kimseye söylemek istemediklerini burada rahatlıkla yazabiliyorsun.Birine gidipte fabrikadan falan bahsetsem çok büyük görgüsüzlük olurdu kanımca.Zaten benim vicdanım el vermez öyle bir şey yapmaya;gösteriş yapmaya hiç sevmem.Hem ne demişler:Ne oldum değil,ne olacağım demeli insan.O yüzden kimsenin kimseye üstünlüğü söz konusu bile olamaz;haddinizi bilin lan p*çler...
O değilde bu yazdıklarımı tanıdık birilerinin okuduğunu düşünsene.Yarın okula gittiğimde ''Onur ne görmemiş adamsın lan sen!Varını yoğunu sağa sola yazıp,bir de paylaşıyorsun.Olan var olmayan var,utan utan yavşak.'' dediklerini düşünsene;amanın!Mahcubiyetin dibine vururum herhalde! Çok şükür tanıdık kimse okumuyor da rahat rahat yazıyorum.Çok uzattım galiba!
Şu manidar sözle bitiriyorum yazımı;
Nice insanlar gördüm,üzerinde elbise yok.
Nice elbiseler gördüm,içinde insan yok.
----Hz.Mevlana----
25 Şubat 2013 Pazartesi
The Oscar...
Jennifer Lawrence beklenildiği gibi Oscar'da en iyi kadın oyuncu seçildi.Talihsizliğin böylesi artık;sahneye ödülünü almaya giderken merdivenlerde yere kapaklandı.Kıyamam ben ona ya...nazar nazar!Elemtere fiş kem gözlere şiş diyerek güzelce bir kurşun döktürsek hiç bir şeyi kalmaz valla. Biz de böyle usta... Hatun Türk olsaydı bu nazar uğruna ailesindeki nineler,ebeler nazarı atmak için neler yapardı neler kim bilir? En iyi filme geldiğimizde ise ''Argo'' ödülü kapmış bile.Aralarında izlemediğim iki filmden bir tanesidir Argo.Benim favori filmlerim Amour ve Lincoln'dü.Ama en beğendiğim Lincoln'dür. Abraham Lincoln'ün hayatını daha önce okumuştum ve birçokta belgeselini izlemiştim.Lakin hiçbiri bu film kadar güzel anlatamamış Abraham'ı. Şüphesiz ki ABD'nin gelmiş geçmiş en iyi başbakanı.Göreve geldiğinde yaptığı ilk şey;ABD'deki köleliği kaldırmak oldu.İç savaşta ise kıvrak zekası sayesinde çok önemli bir zafer elde etti.Ben,Lincoln bunları yaparken oradaymış gibi anlatıyorum ama filmi izlediğinizde olaylara birebir şahit olacağınızdan şüpheniz olmasın. Şimdi de Jennifer Lawrence'a ödül getiren ''Umut Işığım'' filmini seyredeyim... Bu kız gerçekten çok tatlı...
24 Şubat 2013 Pazar
Bu Aralar Gelsen... Ne Güzel Olur.
Beklemeyi ve özlemi anlatan çok şiir okudum;sık sık da yazmaya çalıştım.Ama bu öyle bir şiir ki bütün duyguları içinde barındırıyor;özlemi,beklemeyi,umut etmeyi,sabretmeyi,melankolikliği,çaresizliği ve binlercesi işte.
Tek kelimeyle muazzam bir şiir.
Her gün okumaktan bıkmayacağım bir şiirim oldu;
Ne mutlu bana...!
------------------
İrfan Gürkan Çelebi-Bu Aralar Gelsen..
Bir kuş uçuyor,
Bir çiçek dalından kopuyor,
Bir çakıl taşı denizde sekiyor,
Dut ağacı meyvelerini döküyor,
Toprak yol,tozu dumana katıyor,
Tahta kapı,sövesinden kopa yazıyor.
Kalbim çarpıyor,
İçim içime sığmıyor,
Sen geldin diye deliriyorum!
Tüm zamanlarımı seni beklemek için değerlendiriyorum.
Bir saniye boş vaktim yok.
Şimdi içeri girsen,hazırlıksız yakalayamazsın beni.
Hazırım,seni bekliyorum.
Bana ördüğün kazağım sırtımda...
Atkım boynumda...
Yaz kış çıkartamıyorum...
Gelirde görürsün diye,bitamam bekliyorum.
Dışarıda bir çıt çıksa,kapının ardında bitiyorum.
Biliyorum,vakitsiz zamanlarda iş çevirmeye bayılırsın.
Kışın,denize ayağını sokmaya...
Yazın,boğazlı çizmelerini giymeye...
Baharda somurtup durmaya...
Bayılırsın biliyorum.
Terslik sen de mi; ben de mi... bilemiyorum.
Çok meraklısı da değilim zaten...
Ben sadece seni seviyorum.
Ne tersliğe,ne de kim de olduğuna aldırmıyorum.
Benim canımı acıtan...
İçimi bunaltan...
Beni kederden kudurtan...
Yanımda olmayışın şu an!
Telefona bakıyorum,çalmıyor.
Mutfaktan ''bir su getir'' diye bağırıyorum.
Su içmekliğim yok...seni sınıyorum.
İnsan günde elli bardak su içmez ya!
Hastayım biliyor musun?
Bilsen yanımda olurdun,şüphem yok.
Yalancıktan hastalanayım diyorum...
Gelesin diye bir ateş çıksın benden...
İnce hastalığa tutulmuş gibi öksüreyim...
Elimi karnıma tutup ağlayayım istiyorum.
Sonra vazgeçiyorum... Çocukça şeyleri sevmezsin sen...
Zaten biliyorum;bir evde bir kişi şımarır...
Bizim evin şımarığı sensin.
Peki,ben ne olacağım?
Hastalanmak,şımarmak,seni sıkmak yok.
Peki,ben ne olacağım?
Kapı beklemekten,mutfak kollamaktan,telefon kurcalamaktan korkuyorum.
Aslında seni kaybetmekten korkuyorum.
Benden nefret ettiklerini anladığım en yakın arkadaşlarım...
Bekleme diyorlar!
Bakar mısın,seni beklememeliymişim!
Gelmeyecekmişsin çünkü.Boş laf!
Sen beni ebediyen terk edebilir misin?
İçinde kocaman bir boşluk olmaz mı o zaman?
Anlamıyorlar işte bütün bunları,beni sevmediklerini yeni anladığım en yakın arkadaşlarım.
Ama sende bunca zamandır bir telefon olsa açsaydın ne olurdu?
Kızgınsın biliyorum,beni cezalandırıyorsun.
Ancak bu kadar yeter,ben dersimi aldım.
Bundan sonrası beni öldürmeye girer.
Arkamızdan dedikodu ediyorlar biliyor musun?
Güya sen başka biriyle delicesine sevişiyormuşsun!
Dedikoduları azdırma;çabuk dön.
İçim sızlıyor,yalan olduğunu bildiğim halde...
Yine kızma bana,yalan da insanın içini acıtabilir.
Gel yanıma,geç karşıma, ''yok öyle şey'' de bana.
Sana inanmaya yazgılıyım ben,meraklanma.
Ortalıkta benim için ''bu kız uğruna kafayı yedi'' diyorlarmış,aldırma.
Kafayı yemedim ya,bu aralar gelsen hiç fena olmaz.
Bir kuş uçuyor,
Bir çiçek dalından kopuyor,
Bir çakıl taşı denizde sekiyor,
Ben sensin sanıyorum.
Millet beni deli sanıyor.
Bu aralar gelsen hiç fena olmaz....
23 Şubat 2013 Cumartesi
Cumartesi Notu...
''Kimsenin doğru dürüst okuduğu yoktu.Doğru dürüst hissetmesini bile beceremiyorlardı.''diye yazmış Oğuz Atay,Korkuyu Beklerken'de.
Üstat son derece haklı kanımca.İnsanlar okumuyor.İnsanlar dinlemiyor.İnsanlar konuşmuyor. İnsanlar düşünmüyor.İnsanlar hissetmiyor.
Toplum dediğimiz şey artık,insanların mecburen bir araya geldiği toplantıdan farksız.İnsanlar insan olmak istemiyor,insanlar ''ünvan'' olmak istiyor.Sadece yapmaları gerektiği için okuyormuş,yazıyormuş,seviyormuş gibi yapıyorlar.
Gerçekten okumayı seven kaç kişiyi tanıyorsunuz?
Gerçekten insanlara önem veren kaç kişi tanıyorsunuz?
Gerçekten kendi olan kaç kişi tanıyorsunuz?
Varsa eğer birileri,o kişilere iyi bakın.O kişilere iyi davranın.Onları sevin derim.
Bu güzel şiirle bitiriyorum yazımı...
......................
Ceyhun Yılmaz-Ölesiye Sevmiştik
Dostlar arasında sevdiğim birinin beni aslında sevmediğini duyduğumda
Hissettiğim sadece beslediğim sevginin Onurlu bir şekliyle devamı
Eksiltemez benden başkası içimdeki sevgiyi
O yüzden hep en çok kendimden korktum
Vicdanın beni sana bağladı
Sevmediğim huylarında vardı
En sevmediğim çekip gitmen
Ve gittikten son en çok duyduğum soruyu senden bekleyip asla duymayışım
''Nasılsın''
Anneciğimin de sevmediğim huyları vardı
Ama annemdi
Hiç düşünmedim onu sevmemeyi
Sen bu duyguma miras
Sadece yoksun diye vazgeçemem
Uyandığımız sabahlarda uyuduğumuz gecelerde hiç aklımıza gelmedi
Olmazdı zannederdik Gittin...
Beraber inandık Yalnız yanıldım
Ölesiye sevmiştik Öylesine sevmişsin.
21 Şubat 2013 Perşembe
Beklenen,beklenmiyor artık...
Bugün,dünkü maçı yorumlamayı düşünüyordum ama öyle bir şiire rastladım ki,aman aman;tadından yenmez.Öyle bir çaresizlik ki bu,ölüm döşeğinde bile son sözü yine o,tek istediği yine o;o meçhul beklenen,o vefasız,o kaşar insan tövbe tövbe.. Bekletmesin lan kimseye kimseyi artık.Yapayın lan böyle.. Ya hiç gelmesin gidecek olan,ya da öyle bir gitsin ki karartsın içimizdeki ne kadar yeşeren ve yeşermeye hazır olan umut varsa,tüketsin;ölüm döşeğinde bile gözümüz kapıda,kalbimiz o hayırsızda olmasın.Öyle bir gitmeli ki sevilen,''acaba bir gün bir yerlerde karşılaşır mıyız'' sorusu bile aklına gelmemeli;gelmemeli işte,üzülürsün!Dünya döndükçe bir umudun olur.Yanına saçlarını da almalı giderken,sesini,gülüşünü; belki de bir tek gülüşünü götürmeli.Gitsin,sadık olsun gelmemeye.Gitmesi kalmasından güzel olan herkes gitsin;biz yalnız değiliz ki.Bizler her akşam geceyle dertleşir,şiirlerle konuşuruz.Ey gidecek olan,git;şimdi,şuan...
İçimi döktükten sonra yukarıda bahsi geçen o muazzam şiir sizlerle...
Behçet Necatigil - Bir Ölümden Kalanlar
Behçet Necatigil - Bir Ölümden Kalanlar
Doğuşundan beridir sakladığı
Tanrının bir emaneti vardı.
Yatağa düştü,
Üçüncü gün akşam üstü,geri verdi güler yüzlü.
-Kalsın bende temelli,diye ağlar bazıları.-
'Pişirdiğim aşla,bağladığım başla gideyim,
Üç gün yatak,
Dördünde toprak olsun yerim! ', derdi.
Geleni gideni yokkken gençliğinde bile,
Akşamları gizli gizli,bilinmez
Kimi gözlerdi?
Tanrının sevgili kuluymuş,
Muhtaç olmadan öldü.
Ama gözleri yine kapıdaydı,
Belliydi birini beklediği.
Son sözü bir kadın ismi oldu,hiç duymadığım.
Lakin anlaşılamadı gitti,söylemek istediği...
20 Şubat 2013 Çarşamba
Cimbomun Gecesi...
Maç için her şey şimdiden tamam.Ne mi?Olmazsa olmaz çiğ köfte,cips(ben sevmem ama diğer kankiler sever) sudan sonra benim için en önemli hayati içecek olan Türk kahvesi,bizim evde televizyon başında olsak da top rakipteyken gürültü yapıp kontrolünü dağıtmaya yarayacağını düşündüğümüz ''kaynana zırıltısı'' olarak da bilinen alet,Erol'un ricası üzerine bir tabak yaprak dolması,maçın bölümlerine göre girdiğimiz şekilleri sosyal medyada paylaşmayı sağlayacak olan bir adet profesyonel Canon kamera,hakemin yaptığı hataların derecesine göre edilecek küfürler(ki bu küfürleri birkaç gün önce kağıda yazıp listesini yaptık;bizim içinde bir ilk olacak... Çok pis insanlarız ya...) tertemiz şanlı formamız ve 107 ekranda HD maç keyfi... Bitti mi?Bitmedi!Bir alana bir bedavaveasvea ... Ne diyorum lan ben?Kendimi televizyonlardaki pazarlamacılar gibi hissettim.Her neyse en güzeli de ev de ebeveyn başlığı adı altında kimsenin olmaması.Keyifler yerinde yani.Maç sonunda ne olur bilmem ama ben inanıyorum ki kazanacağız.Skor tahminim 2-1 ya da 3-1 kazanırız gibi kanımca;hadi bakalım.Şimdi 2 saat güzelce şekerlemeye yapayım;çok uykum geldi hem de maça kadar böyle bir şeyler yapmadan bekleyemeyeceğim.Aaa dur!Ben dün dizimi seyretmeyi unuttum.Öyleyse şimdi How I Met Your Mother zamanı... izleyeyim eğer hala uykum varsa şekerleme yaparım...
Hadi görüşürüz..
18 Şubat 2013 Pazartesi
Başa Alamam...
Bir yerden sevmeye devam edebilir miydim?
Çünkü sevmek,yarıda kalan bir kitaba devam etmek gibi kolay bir iş değildi.
Ya hiç sevmemişsem bugüne kadar?
Bir kitaba yeniden başlamak gibi,sevmeye yeniden başlamak pek kolay sayılmazdı herhalde...
Çünkü sevmek,yarıda kalan bir kitaba devam etmek gibi kolay bir iş değildi.
Ya hiç sevmemişsem bugüne kadar?
Bir kitaba yeniden başlamak gibi,sevmeye yeniden başlamak pek kolay sayılmazdı herhalde...
16 Şubat 2013 Cumartesi
Bir Meleğin Doğuşu...
Bugün,16 şubat.Benim için hayatımdaki önemi çok büyük dört tarihten biridir.Hayatım da ilk aşık olduğum ve sevgimin sonsuz olduğu tek kadının dünya'ya geliş tarihidir bugün;annemin.O küçük ve yumuşak ellerinde büyüdüm,o ellerden yemek yedim,şurup içtim;ilk o ellerde hissettim sevgiyi.Aynı zamanda da o ellerden terlik yedim.Zaman oldu gece ağladım uyutmadım,zaman oldu küstüm konuşmadım.Ama her ağladığım da''Anneee'' diye bağırdım,hep onu aradım.Hiçbir zaman eteğini bırakmadım.İlk ona doğru koştum ben.Tökezlediğim de ona tutundum.Ondan öğrendim sevmeyi;O olmasa kimseyi sevemezdim.Her şeyiyle hayatımın en güzel tarafıdır annem.Çok şey yazabilirim buraya ama kelimelerin anlatımı onu anlatmaya yetmeyeceğini bildiğim için bitiriyorum.Bitirmek zorundayım çünkü;birazdan eve gelecek ve biz hala hazırlık yapmadık.Pasta tamam da ne hediye alsam diye düşünüyorum aklıma bir şey gelmiyor;çok zordur anneme hediye almak.Maneviyata daha çok önem verdiği için paramızla ben,abim,babam rezil oluyoruz.Maneviyat o kadar çok önemlidir ki onun için 8 yaşında çocuk aklıyla çizgili kağıda yazmış olduğum şiiri hala çantasında taşır.Ne yalan söyleyeyim dün görünce çok duygulandım.Düne kadar aklımda telefon almak vardı;hemi de S3 haa boru değil yani!Alsam kafamda paralar biliyorum.Du bakalım,buluruz bir şeyler.Diyeceğim o ki,annelerimizin kıymetini yanımızdayken bilelim;iş işten geçtikten sonra bir anlamı olmuyor.Günün anlam ve önemi ile ilgili annemin en sevdiği şarkıyı paylaşayım dedim...
Beni dünyaya getiren meleğim;iyi ki varsın,iyi ki yanımdasın...
Nice nice senelere...
14 Şubat 2013 Perşembe
Korkuyu Beklerken...
düşlemeyi bıraktım...bağırmayı da.. ağlamayı da bıraktım..sigarayı bırakamadım.. okumayı bıraktım.. düşünmeyi bırakamadım .. uyumayı unuttum,yıkanmayı,kedilerimi sevmeyi,yemek yemeyi de.. zaten mutfak leş gibi,izmaritlerle dolu tabaklar,saçlarımı kazıttım.. kimseyle konuşacak bir şeyim kalmadı.. bekliyorum...
yolum...düşmüyor artık deniz kenarına,kaç zamandır martıların seslerini unuttum.. üstümde bir gece öncesinden kusmuk lekeleri bulunan eski hırkayı giymekte rahatsız etmiyor artık.. bunları benden nefret et diye yazmıyorum,ama istersen edebilirsin.. buruşmuş kağıtlarla dolu çalışma odam(ız), o çok istediğin(miz) cam kapaklı kitaplığın camları kırılmış ayağıma batınca fark ettim,tarçın beni görünce korkuyor,eskiden eve gelince kucağıma çıkar beni teselli ederdi.. balkon penceresine ekmek kırıntısı koymadığım için kuşlar da yok artık.
''şu sigarayı bırak artık'' diyordun ya bana,bende bırakabileceğim halde bırakmıyordum.. senin benim için üzülüyor olmana içten içe sevindiğimden.. ''ben ölürsem üzülür müsün''dediğimde,''saçma saçma konuşma allah aşkına''deyip beni hafifçe itelediğinde,ben içten içe gülüyordum.. gece uykunda dönüp bana sımsıkı sarıldığında,hani ben hafifçe kaçmak isterken -ki sen uykunda bile- beni tutardın ya,ben içten içe sıcacık...
sokağa çıkmak,arkadaşlarla buluşmak,konuşmak,içmek bunların hepsini unuttum.. telefonumu kapattım,sonra da kaybettim zaten.. kaybolması iyi oldu aslında.. akşam olunca sıkılıyorum biraz,zaten uyumadığımdan sokakta sesler azalınca sanki hava da temizleniyor.. her şey çekilince köpekler bazen hiç susmuyor,bazen kediler atışıyorlar..
''aslında her şey çok başka olurdu..biraz çaba gösterseydin..'' demiştin ya bana -üzüntülü- hani hiç sesimi çıkarmamış ve pencereye dönmüştüm.. kapı sesiyle,saç tellerime kadar biriken ağrıyı atmak istercesine haykırarak.. her neyse.. ben beklemeye devam ediyorum,senin burada kalman doğru olmazdı zaten ... ..hoşçakal diyememiştim ya sana,
hoşçakal...
9 Şubat 2013 Cumartesi
Sevmeyi Ara...
Her insan mutlu olamaz.Çünkü,gereğinden fazla özler dünü;hak ettiğinden fazla düşünür yarını.Ve hiç hak etmediği kadar bilinçsizce yaşar bugünü... Her insan mutlu olamaz.Çünkü,gereğinden fazla özler hayatından çıkanları;hak ettiğinden daha büyük umutla bekler hayatına girecekleri.
Ve asla göremez yanı başındakileri....
Bu güzel cumartesi gününü,bu muazzam şarkıyla renklendirelim...
''Aşk dediğin laftır derler sakın kanma onlara...''
7 Şubat 2013 Perşembe
İstanbul da Gezersin...
İstanbul'un görmediğim manzarası,adım atmadığım sokağı kalmadı.Deniziydi,martısıydı,simitiydi
denizin ortasındaki kızıydı,Ayasofyasıydı,Topkapı Sarayıydı v.b her şeyiyle çok görkemli bir şehir İstanbul.Dün gece vapurda öyle bir rüzgar yedim ki şuan çatlıyor başım.Bugün eve kapanıp,
jakuzim de süt banyosu yapacağım...
Ölüyü bile dirilten aşağıda gördüğünüz bu şarkıyla veda ediyorum...
Çok iyi ya...
2 Şubat 2013 Cumartesi
Bir Mesajınız Var...
![]() |
İşte gerçek aşk bu ulan... |
Dün,Fuat kardeşim kız arkadaşına yalvar yakar bir halde özür diliyordu.Neymiş efendim;ben sana mesaj atıyorum sen bana niye cevap vermiyorsun? Böyle bir ilişki olabilir mi yahu.Herif belki müsait değildi,mesaj hakkı yoktu yada hepsini geçtim o gün seninle konuşmak istemiyordu belki;ne olmuş yani? Benim kızdığım taraf şu; Fuat'a sanki onu aldatmış gibi muamele yapması ve bizimkinin de yalvar yakar özür dilemesi.Sakın ola ki sevdiğin kadından özür dilemeyesin.! Yazık olur.Erkek,ne denli suçlu olursa olsun özür dilememelidir. Hele de sevdiği kadından!..
Çünkü kadındır bu kardeşim.Onların içini ancak Allah bilir!Ne mal olduklarını bilirim biraz!Birine ''suçluyum,bağışla beni,affet,'' demeyegör,sitemler peş peşe yağar üzerine!Büsbütün hiçbir zaman bağışlamaz kadın kısmı.Paçavraya çevirir adamı, işlemediğin suçları da yıkar üzerine.En küçük bir şeyi unutmaz,kendi suçlarını da seninkilere ekler,ancak ondan sonra bağışlar.Bu en iyilerindendir hem, en iyilerinden!Köşede bucakta ne kalmışsa hepsini kazıyarak çıkarır,başına kakar.Onlarsız yaşayamayacağımız meleklerin hepsinin içi böylesine çıfıt çarşısıdır işte! Biliyoruz da konuşuyoruz.Gel de anlat bunu tasması boynunda olan,aşk adamı olduğunu sandığı Fuat'a. Biliyor musun,bazen bir ilişkim olmadığına seviniyorum.Çünkü biliyorum ki bu saçma hadiseler benim de başıma gelecek bir ilişki sırasında ve yine biliyorum ki hiç kimseye hesap vermeyi sevmeyen ben,çok fena kalbini kıracağım karşımdakinin.Hayatta en sevmediğim dört şey;Kibir,ölçüsüz konuşmak,herhangi birisine hesap vermek ve somurtkanlık.Gözlemlediğim ve yaşadığım kadarıyla iyi veya kötü,bütün birlikteliklerde dördüyle de karşılaşıyorsun.En iyisi böyle hafız;tek tabanca...ohh. Olursa da en fazla bir hafta süreli olur;fazlasını bünyem kaldırmıyor...
Görüşürüz....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)