11 Nisan 2014 Cuma

Nefes Nefese...




'Ne yazmalıyım' diye düşündüm az önce.İlk defa 'Ne yazmalıyım' diye düşündüm.Önceden düşünmeden yazardım aşkı.Şimdi ise bir hiçlik var!Sanki yoruldum gibi,sanki bezmiş gibi yüreğim dert yanmaktan.Bütün vücudum kızgın bana.Parmaklarım: ''Yeter artık.!Yeter be adam aynı aşk,aynı kelimeler,aynı benzetmeler,aynı melodram.Bıkmadın mı yazmaktan?Bombok bir boşluğa yazıyorsun.Bir boşlukta yazıyorsun,bir boşunalık içindesin... ne yapıyorsun? Kendin anlatıp kendin dinliyorsun?Neden sadece kendine anlatıyorsun?Usan...'' diyerek sitem ediyor gibi.
Kalbim : ''Dostum normalde yaratılış gereği benim görevim kan pompalamak.Ama siz insanlar,Adem ve Havva'dan beri beni mutluluğun,öfkenin,nefretin veya aşk gibi duyguların kaynağı olduğum görüşündesiniz.Bu bir yanılgı olsa da bir süre sonra herkes gibi bende kabullendim.Her neyse,içimde birini barındırıyorum ben.Aslında sen barındırıyorsun.Ama onu bana emanettin;kalbine.Çok kişi geldi konakladı bende.Hepsinin adı da,rengi de,sesi de farklı.İlk Aslı geldi yanılmıyorsam öylece kurulmaya.Esmer bir kızdı;çıtkırıldım bir tip.Bir sene geçti geçmedi bavulunu topladı gitti.Hiç etkilenmedim ben gidişine.Sonra kapılarımı başkalarına açtım.Aysu diye biri geldi.Odayı dolaşmak istedi önce;yerleşmek için müsait olup olmadığına bakacakmış. ''Tamam'' dedi ''Tutuyorum!Benim yerim burası artık!'' Ben bir heyecan bir heyecan,anlatamam sana!Anlatamam da hissetmişsindir mutlaka.Sen ''Yok'' dedin. ''Kalamaz kalbimde.Buranın kirasını ödeyemez;sevgisi yetmez.Hem zaten satılığa çıkardım kalbimi.Kim daha fazla severse onun olur.'' Aysu'ya elveda!Sonra İrem,sonra Derya,sonra İman,sonra Özge.... Böyle devam etti gitti.Hepsinin az da olsa izi var bende.Hiçbirine için sinmedi.Bir türlü veremedin sevgilerine karşılık kalbini;yani beni!Bir süre kapalı kaldım ben.Ara sıra kapımı tıklatıp yoklayanlar oldu ama evde yokuz numarası yaptım aşk ışığımı kapatıp.Kendimi restore etmeye başladım.Her kalbe giren,bir şeyler götürür çıkarken.Az da olsa eksilmiştim biraz.Kendimi toparlamaya başladım yavaş yavaş.Sonra... Sonra o geldi!Daha öncekilere hiç benzemeyen,o!İtiraf etmek gerekirse tir tir titredim görünce.Delicesine atıyor,göğüsünü parçalayıp dışarı fırlamaktan korkuyordum. ''Sakin ol'' diyordun bana ''Bu da önceki aşk nöbetlerimden birisi olmamalı.Geçer,sakin ol! '' Senin aşk nöbetlerin vardı,bilirdim.En çok acısını ben çektim,nasıl bilmem?Ama bu gelip geçici bir nöbet değildi.Hayır,kat'iyen değildi.Bu seni de,beni de esareti altına alacak bir tanrıçaydı.Esaret mi?Korktum.Almamaya çalıştım içeri onu.Direttim,çok direndim ama... çat kapı gelmişti.Gafil avlanmıştım.İkimizde iyi biliyorduk,eğer bu tanrıça bir kez adımını atarsa içeri,bir daha hiçbir güç onu oradan,benden;kalpten çıkaramazdı.Onun için çarpmaya,ona hizmet etmeye başlayacaktım.Bu felaket olabilir miydi?Kimin umurundaydı ki bu?Gitgide ele geçirdi beni.Artık onun için vardım ya da onun için vardık.Ben durmadan sana onu hatırlatacaktım çalan bir şarkıda,ılık bir yaz gecesinde,süslü bir cümlede.Öyle de oldu.Zaman zaman ''Çıkar,at şunu kalbim!'' diye yalvardığın oldu.Kızdın,sitem ettin.Ona kapıyı ben açmadım ki,kendi girdi.Bende,sende farkında olmadan girdi.Gittikçe büyüdü.Şimdilerde etkisi biraz daha az gibi.Sanki,bavulunu toplayıp gidecek gibi.Bu kalp ona 'Dur' demeyecek gibi.Biraz daha durursa bu kalp duracak gibi...''

Böyle diyor kalbim.
Ben demiyorum kalbim diyor.Artık oyun istemiyor.Son demlerinde.Aşk ışığını söndürüp tekrar karanlığa gömülmeden,gerçek sahibini istiyor...
Gidene ''Dur!Otur oturduğun yerde.'' demek gelmiyor.

Koşmaktan yoruldum...







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder