27 Temmuz 2014 Pazar

Yok Mu Şu Eski Bayramlar.!!!




Dördüncü tercih,Beykent Üniversitesi- Sinema-Tv burslu tutmuş.Bu tercihte tamamen Okan'ın fikriydi.Fena değil aslında ama ulaşım sıkıntı olabilir mi acaba diye iç geçirmiyor değilim.Okul Maslak'ta,ben Yunanistan sınırında oturuyorum.Bakacağız artık,hayırlısı olsun!
Bazen ciddi manada şaşırıyorum ne zaman büyüdüm bu kadar diye?Çok çok pişmanım.Küçükken büyümek için çırpınırız bok varmış gibi;küçüklük geride kalıncada hayıflanırız.Sorumluluğun ve sorumlulukla birlikte gelen envai çeşit dertler artıyor;büyümek böyle oluyor.Halbuki,dün gibi hatırlarım korkutuğum bir şey olunca annemin eteklerini tutarak yürüdüğümü!Adını hatırlayamadığım yan komşumuz,kurabiye yaptığı zaman içim kıpır kıpır olurdu.Bilirdim,topu yanlışlıkla balkonlarına atacağım,sonra topu istemek için kapılarını çalacağım,kavruk suratlı bir kadın kapıyı açacak, 'Kusura bakmayın.Yanlışlıkla topum sizin balkonunuza kaçtı. --Aslında kaçmadı,bilerek attım-- Onu verebilir misiniz?' diyeceğim, 'Kokmuştur evladım,yeni yaptım.Taze taze yersin.' diyerek kurabiyeleri verecek,ben topu unutup çoktan gitmiş olacağım,koşa koşa bir kuytuda tırtıklı kurabiyeleri afiyetle yiyeceğim.Sonra o yedi yaşında hınzırca yediğim kurabiyelerin  mutluluğunu hiçbir yerde hiçbir şeyde bulamayacağım. İnanın,hala o kurabiyelerin tadı damağımdadır.Anneme yapmasını istediğimde 'Hani vardı ya,tırtıklı kurabiye işte ya!Hani köyde yan komşumuz yapıyordu.Hani,hep perşembe günü yapardı.Kokmuştur diye o günün akşamı bize de bir tabak getirirdi.Ben akşamı bekleyemeden bir numarayla kapısında bitiverirdim... ' diye hatırlatmaya çalışırdım.Şimdi,daha iyi anlıyorum;aslında kurabiyeleri güzel yapan bendim;benim çocukluk iştahım,çocukluk heyecanımdı.Çünkü ben yedi yaşındaydım ve ufacık bir şeyden bile mutlu olabiliyordum;mesela kurabiyeden.Ama tırtıklısından tabi.. :) Şimdi önüme tepsi tepsi o tırtıklı kurabiyeden koysalar,o zamanki gibi hevesli ve mutlu yiyeceğimi sanmıyorum.Çocukluk çok başka bir şey!Bunu büyüyünce,maymun iştahlı olup,hiçbir şey bize doyumsuz gelince anlıyorsun.Önemli olan büyümek değil,büyürken içindeki çocuğu öldürmemek.Yarın,şeker bayramı mesela.Hissedebiliyor muyuz yedi yaşındaki gibi?Bayramlık kıyafetlerin kokusunu,ayakkabaların gıcırlığını,şekerlerin renklerini... hissedebiliyor muyuz? Hepimizin içinde ölü var.Ara sıra çocuk olmak fena değil aslında. 'Gel birer çocuk olalım.' diyordu Berrin.Ne demek istediğini çok iyi anlıyorum... Nereden geldik buralar yahu!
Neyse,eskileri yad ettim.Hepinize güzel bayramlar.Terli terli su içmeyin,bayram harçlığı vermeyen büyüklerin ellerini öpmeyin,şeker dozunu fazla kaçırmayın,kız kaçıran patlatan çocuklara kızmayın,aile ziyafetlerini ihmal etmeyin,huzur evlerini ziyaret etmeyi unutmayın....
Ha,unutmadan;hep çocuk kalın...

İyi bayramlar....








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder