Bir kadın, 'Ben üşüyorum!' dediğinde,bunun cevabının 'Üsütüne bir şey al' 'İstersen bir taksiye binelim!' yahut 'Zaten eve geldik ' türünden bir söz olmadığını,'Üşüyorum' dediğinde kadının 'Bana sarılsana' demek istediğini ve ona sarılmak gerektiğini öğrenmek epey zamanımı aldı.Sanırım binlerce yıl boyunca isteklerini açıkça söylemelerine izin verilmediği için 'Gizli bir dil' geliştirme zorunda kalan kadınlar,bu kadar basit bir şeyin erkekler tarafından neden anlaşılmadığını,niye 'Emeceklerine üflediklerini' hiç anlamazlar.Erkeklerin,bakkal dükkanın arka tarafındaki salak küçük oğlana benzediğini düşünürler: 'Anlayışsız ve beceriksiz salaklar.'
Ben ne zaman bu konuyu düşünsem aklıma hep Amarcord filmindeki o sahne gelir.Koca memeli bakkal kadın,köyün ufak oğlanlarından birini bakkal dükkanın arka tarafına çeker.Hayatında hiç çıplak kadın görmemiş oğlanın meraktan ve heyecandan faltaşı gibi açılmış gözleri önünde o inanılmaz büyüklükteki memelerini çıkartır ortaya.Kendisine bakan küçük oğlanın ağzına verir memelerinden birini.Ve öfkeyle azarlar sonra oğlanı:
-Üflemeyeceksin salak,emeceksin....
Kadınlarla erkeklerin konuşmalarının bir yerinde hep,'Üflemeyeceksin salak,emeceksin!' tuhaflığını yaşadığını düşünürüm.Kadınların bir şey söylediklerinde aslında başka bir şey söylemek istemiş olabileceklerini kendim mi fark ettim yoksa bunu bana bazen usulca bazen sabırsızca sözleriyle kadınlar mı öğretti,şimdi tam çıkaramıyorum!Sevgi ve şefkat eksikliğine hiç tahammül edemeyen,bunların 'açıkça' söylenerek elde edilmesinin ise el edilenin değerini düşüreceğine inanan kadınların niye isteklerini düpedüz söylemedikleri ise birçok erkek için hep bir sırdır.Duygularını göstermenin kadınlara özgü bir davranış olduğunu sanan erkekler,açıkça sevgilerini ve şefkatlerini göstermekten hep utanırlar.Farkında olmadan,onlar,bu duyguların gösterileceği tek yerin yatak odası olduğuna inandıklarından,kalabalıkların içinde sevgi ve şefkat gösterdiklerinde,herkesin seyrettiği bir yerde sevişiyorlarmış hissine kapılıp tedirgin olurlar.Erkekler için duygular,kapalı yerlerde yaşanması gereken 'mahrem' şeylerdir;kadınlar ise bunu hayatın her anında yaşanması gereken bir şey olduğunu düşünürler.Hemen hemen hepsi gizli bir 'derebeyi' olan erkekler,kadınların her istediğinde,her talebinde bir isyan,bir başkaldırı hatta bir hakaret görürler.Erkeklerin bekledikleri,kadınların 'üşümeleri' yahut 'acıkmaları' değil,erkeğin yanında soğuğu ve açlığı hissetmeyecek kadar kendinden geçmiş bir aşka kapılmaları ve bu aşkı taleplerini dile getirmeyerek göstermeleridir.Galiba o yüzden,erkeğin biraz kadınsallaştığı ve duygularını alabildiğine özgür bıraktığı aşkın ilk günleri geçtikten ve erkek yeniden erkekliğine döndüğünde,kadınlar 'üşümeye' başlar.Artık erkeğin her davranışı ince eleklerden geçirilip,onun sözlerinde ve davranışlarında 'sevgisizlik' işaretleri tek tek saptanır.
Ve o gizli dil daha sık ortaya çıkar.Kendilerinden yakınırlar önce,'çok şişmanladım,çok yaşladım,çok çirkinleştim!' bunları ne söyledikten sonra erkeklerin ne söyleyeceklerine,ne yapacaklarına bakarlar.Kendilerine büyük bir ilgi eksikliği olarak gözüken o anlayışsızlıkların,artık eskisi kadar beğenilmemelerinden yahut sevilmemelerinden mi kaynaklandığını anlamaya uğraşırlar.Baştan savma verilecek bir cevap,bakkal kadının öfkeli tepkisini hakeder:''Üflemeyceksin salak,emeceksin..'' Ama erkekler bu durumlarda genellilkle üflerler. ''Yoo,hiç de şişmanlamadın!İyisin,biraz kilo aldın belki ama önemli değil..!''
Bu yakınmalara onlara manasız ve çocukça gelir.
Kadınlar ise sinirlenmeye başlar: 'Sen beni eskisi kadar sevmiyorsun.'
Bunun cevabı elbette,'Nereden çıkardın bunu,tabi ki seviyorum' değil,sıkı bir sarılış ve iyi bir öpüşmedir.Bir şeylerin yanlış gitmeye başladığını gören erkek,güzel bir hediye almanın ya da daha kestirmesi 'Biraz para vermenin' zamanı geldiğini düşünür.Dolayısıyla erkek için sorunun tedavisi öpüşmede değil,paradadır.Kabul etmeli ki,kendi değerini,gizliden gizliye kendine verilen parayla ölçmeye yatkın kadın için yapılacak 'fedakarlığın' miktarı bir zaman işe yarar,kadın,'Salağın' duygularını böyle ifade etmeye çalıştığını anlar.Ama hediyelere ve paralara çabuk alışılır,sarılışların ve öpüşmelerin özlemi yeniden başlar.Neticesinde kadın tekrar 'üşümeye' başlar.
Bunları nereden mi biliyorum?Görüyom.Belki de şuanda bir ilişki içinde olmadığım için kadınları tarafsız gözle daha iyi okumam olabilir.Onlar başımıza gelmiş en güzel yaratıklar.Onları tanıyıp,taleplerini gerektiği gibi en iyi şekilde yerine getirmek her erkeğin görevi.
Benden söylemesi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder