Çok ilginçtir ki İstanbul'daki köpeklerin ilk kez başının belaya girmesinin sebebi İngiliz bir turisttir. Galata'da gezerken köpek saldırısına uğrayan turist, bastonuyla kendini savunmaya çalışsa da kaçarken yüksek bir yerden düşüp ölünce İngilizler ültimatom veriyor. Sultan II. Mahmut sokak köpeklerinin toplanıp şehrin dışına bırakılmasına karar verir ama halkın tepkisi sultana geri adım attırır. İstanbul halkı, köpeklerin şehri belalardan koruduğuna inanır.
II. Abdülhamit döneminde çıkan kuduz salgınına rağmen, padişah köpekleri boğdurmak, yaktırmak veya şehir dışına yollamak yerine kuduzla savaşmayı seçer. Kuduzu engellemek için dünyanın üçüncü kuduz enstitüsünü İstanbul'da açtırır. Köpekler son rahat yıllarını bu dönemde geçirir.
İttihat Terakki dönemi ise köpekler için sonun başlangıcıdır. Belediye Başkanı Suphi Bey sokaklardaki köpek nüfusundan çok rahatsızdır. Öyle ki İstanbul nüfusunun 1 milyon olduğu o günlerde sokak köpeklerinin sayısı 80 bini aşmıştır. Neredeyse on kişiye bir sokak köpeği düşüyor demek oluyor bu. Ve nihayetinde Hayırsız Ada toplama kampı kararları yeniden yürürlüğe konur. 80 bin köpek birkaç gün içerisinde toplanarak vapurlarla adaya bırakılır.
![]() |
Hayırsız Ada |
Konumuza dönecek olursak, 1910 haziranında 80 bin köpek toplanıp bu adaya atıldı demiştik. Adada köpeklerin yiyecek bulması imkansızdır. O kadar köpeğe küçük bir kuyudan su da verilemez. Güneşten korunabilecekleri bir ağaç bile yoktur o haziran sıcağında.
![]() |
Hayırsız Ada da Ölümü Bekleyen Köpekler |
O adada 80 binden fazla köpek açlığa, susuzluğa ve sıcağa terk edilmiş. Arada tekneyle ile yeni köpek getirilmiş Hayırsız Ada'ya. Bu böyle üç ay sürmüş. Çaresiz köpekler ne kadar uzakta olsa da bir tekne görünce başlıyorlarmış ulumaya. Acı iniltileri taa İstanbul sokaklarından duyulur olmuş.
Halk ise bu durumdan rahatsız olmuş ama elden bir şey gelmemiş bu sefer.Seslere dayanamayanlar sandallara, teknelere atlayıp en azından bir kaç tanesini gizlice geri getirmeye gittiler ve adaya yanaştıklarında gördükleri manzarayı bir daha hiç unutamamışlar; küme küme köpek cesetleri, 1 mil uzaktan hissedilen ağır bir leş kokusu, güneşten bunalmış hararetle denize girip son gücüyle suda kalmaya çalışan, adada gölge bulmak için toprağı kazan, leşlerden et koparmaya çalışan, açlıktan gözü dönmüş bir şekilde birbirine saldıran köpekler.
Ne diyelim, 21. yyda hala çözülememiş bir başıboş köpekler sorunu ve katledilen on binlerce köpek. Belki de sorunun çözümünü köpekleri vahşice katletmek veya toplama kamplarına doldurmaktan başka bir yönde aramalıyız.
Size Cannes Film Festivali'nde en iyi kısa film ödülünü alan Hayırsızada (Chienne d'Histoire) filmini izlemenizi tavsiye ediyorum.
TBMM'ye sunulan 5109 Sayılı Hayvanları koruma kanunu değişik teklifine karşı bugün saat 14.00'de tüm yurt genelinde eş zamanlı eylem düzenlenecek.İstanbul'da Taksim meydanı başta olmak üzere,İzmir,Ankara,Bursa,Eskişehir,Aydın,Giresun ve Antalya'da Halkın konuyla ilgili fikirlerini söylenecek toplantıyla dile getirilecek. Bu yasa hayvanların itlafını izin veriyor, kısaca,böyle diyebiliriz...
Umarız herkes gereken yerlerde olur...