2 Ocak 2013 Çarşamba

2013-1=2012...

    2012...
Ocak: 2012 yılının ilk ayında çok aşık bir adamdım.Her şeyi gözden çıkarabilecek kadar aşık ve aptal.Geceleri şiir yazma hastalığına tutulmuştum.Karşı binadaki kırmızı atkılı kızı ilk kez o zaman görmüştüm.Dersler bir yerden sıkıştırıyordu ve kulüp işleri hiçte yolunda gitmiyordu.
Radyoculuk kursuna yeni başlamıştım.Okuldan eve,evden okula gidip gelen monoton bir yaşamım vardı...
Şubat: Hayatımdaki en çelişkili ve aşka bu denli yakın olduğum tek aydır şubat.Hatırlıyorum,
sözüm ona birisini çok seviyordum ve bunu nasıl söyleyeceğimi bilemiyordum.Sustukça içimde bir volkan kabarıyordu.14 Şubat bunun için en ideal gün diye düşündüm.Ee hediye almak şarttı tabi.
Ona,hayatım da en çok değer verdiğim ve benim için manevi değeri çok büyük olan bir hediye vermeye karar verdim.Çok sevdiğim dedemin rahmetli olmadan önce ''Bunu sadece gerçekten sevdiğin kıza ver '' diyerek verdiği kolye.Kendisi için büyük bir anlamı olduğunu söylerdi hep.Onun için ne ifade ettiğini hala bilmiyorum.Çok uzun bir süre küçük bir kutunun içinde sakladım o kolyeyi.Hiç kimseye vermeyi düşünmemiştim o yaşıma kadar.Sonra ''Galiba bu kolyenin sahibi o ''diye düşünüp hediye etmeye karar verdim.Güzelce temizlettim,pırıl pırıl yaptırdım ve hazır hale getirdim.14 Şubat günü geldiğinde bütün içtenliğimle ne hissediyorsam söyleyiverdim.Sonra kolyeyi ona verdim.Çok büyük bir tokat yedim.Haddimi çok iyi bildirdi.Ama itiraf etmeliyim ki hiç üzülmedim.Niye olduğunu bilmiyorum ama gerçekten hiç üzülmediğimi hatırlıyorum.Belki de hiç vazgeçmeyeceğimi bildiğim içindir.O günden sonra daha mutlu yaşamaya başladım.Yediğim yemek daha lezzetli,kokladığım çiçek daha bir güzel kokar oldu.Üzerimden büyük bir yük kalktığını biliyordum.Ama sonra o yükü tekrar sırtladım ve hayatımın altüst olmasına yönelik temelleri atmaya başladım...
Mart: Biraz şiir,biraz roman,biraz aşk,biraz kül,biraz duman.Hepsinden biraz yaşadım.Sonra uyudum ve uyandığımda nisan ayı karşıladı beni...
Nisan: Yat! Kalk! okul!...
Mayıs: İlkbaharla birlikte bende yeşerdim.Olgunlaşmaya başlıyordum.Arkadaşlarım ve ailemle birlikte güzel bir doğum günü geçirdim eksik olmasınlar.Son sınavlar başlamıştı ve ben deliler gibi çalışıyordum.İlk kez 600 kişilik bir izleyici önünde tiyatro oyununda yer aldım.Abimle oynadığım futbol oyununda tarihi bir skora imza attım;17-4... Her mayıs abime bu skoru hatırlatırım.Futbol kulübünde ise hocanın yaptığı haksızlıklar yüzünde ayrılma kararı aldım.Bağların kopmasına ramak kalmıştı...Unutmaya çalıştığım yada öyle yaptığımı sandığım aşk yeniden alevlenmişti.Allah'ın hakkı üçtür ve ben sadece birisini kullanmıştım.''Neden diğer hakkımı haziranda,karne alacağımız cuma günü kullanmamayım ki?'' diye düşünmüştüm...
Haziran: Bumerang gibi dönüp sürekli geri gelen ucu zehirli sevda okları tekrar saplanmıştı kalbime.Damarlarımda hızla yayılırken zehir,delirircesine onu istiyordum.Bu sefer emindim,olacaktı bu iş.Tekrar bir buluşma ayarladım ama son anda caydı.Son hakkımı da kullanayım bari diyerek sanal ortam aracılığıyla son kez  şansımı denedim.Olmadı... Balkona çıkıp,gecenin karanlığında derin bir nefes alarak ''Unut gitsin'' dedim.Sonra şuna karar verdim;Yarın her şeyi unutmuş olarak kalkacağım ve güzel hayatıma devam edeceğim...
Sözümü tutacak mıydım acaba?Bunu ilerleyen aylarda görüceğiz... 
Karnem hiç olmadığı kadar iyiydi.Karne hediyesi olarak tatile Antalya'ya bir haftalığı arkadaşlarımla gittim.Görmediğim şeyleri ilk orada gördüm canlı canlı.''Sen istiyor duj verecek elli dolar''...
Temmuz: 2012'deki favori ayım temmuzdur.Bodruma tatile gittim.Radyoculuk kursunu başarıyla bitirip sertifikamı aldım.Bütün radyolara cv'mi gönderdim ve  en çok çalışmak istediğin radyodan teklif aldım.Dünyalar benim olmuştu.Taksimde güzel bir Bar keşfettik arkadaşlarla.
Her günümü orada geçiriyordum.Bir kızla tanıştım orada.Kısa bir zaman sonra ilişkimiz başlamıştı.Beraber yaptığımız ilk aktivite sinemaya gitmek oldu.Sinema birlikte girdik.Ama sinemadan ayrı ayrı çıktık.Koşarak uzaklaştım.Keşke sodayla mısırı aynı anda tüketmeseydi.
Temmuzun son günlerine doğru dişime tel takıldı.İki aylık süreç çok zor geçmişti...
Ağustos: Radyo aracılığıyla Afyon,Kars ve Trabzon'a gittim.Birbirinden güzel insanlar tanıdım.Kerim  bana kız ayarlama çabası içindeydi.Ama ben umursamıyordum.Çünkü tekrar başa dönüyordum.Aynı kişiye sonu gelmeyen bir aşk beslediğimi anlamıştım.Bir daha reddedilmeyi göze alamadığım için,içimde kopan fırtınayı kelimelerle izah etmeye çalıştım.Yazdım,yazdım ve yazdım... 
Eylül: Balkonda otururken gecenin sessizliğinde ve bu sefer gerçekten bitirmeyi düşünerek son kez adını yazacakken kağıda,bir güvercin geldi balkonuma.Bembeyaz bir güvercin... Ona her şeyi anlattım;uçtu ve gitti.Çok rahatlamıştım.Bir daha hiç görmedim onu...
Sokak röportajları yapmaya başladım.Çok eğlenceliydi.Okullar açılmıştı...
Ekim: Sosyal sorumluluk projelerine katılmaya başlamıştım.Özellikle hayvanları koruma adına düzenlenen etkinliklerde boy gösterir oldum.Felsefe yapmaktan bıkmadığım bir aydı.
Kasım: Yavaş yavaş kendime gelmeye başladım.Kendime daha çok önem verip,hayatımdaki rahatsız edici yüzleri ve sesleri çıkardım.Mürekkep değmemiş bir kağıt kadar temizdim artık.
Eski neşemi ve fırlamalığımı bulmuştum sonunda.Allah bozmasın!Benim için milat denebilecek bir aydır kasım...
Aralık: Eskisinden daha fazla film izleyip kitap okur hale geldim.Ve eskisine göre daha fazla eğlenip kimseyi umursamaz birisi oldum.Aşkın peşinde koşmamaya karar verdim.Derken,okuldan birisiyle bir günlük ilişkim oldu.Tuvalet terliği olarak görmeye başlayınca kızı, aynı gün bitti ilişki. Kırmızı şeytanım satıldı.Kulüple bağlarımı tamamen kopardım.Haftada iki kez gelip bizde kalan çocukluk arkadaşım Burak'ı,eve almamaya karar verdim.Ve hem hayata hemde aileme daha sıkı sarılır oldum... 




                          Daha güzel bir sene geçirmek dileğiyle merhaba diyelim 2013'e....











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder