Şimdi,neden oturup böyle bir hikaye yazdığımı merak ediyor olabilirsiniz.
Doğaya duyduğum saygıyı ve neden saygı duyulması gerektiğini kendimce bir annenin ağzında oğluna anlattırdım.
Okuyunca çok iyi anlayacaksın verilen mesajı ama öncesinden ben girizgahı yapayım.
Doğaya duyduğum saygıyı ve neden saygı duyulması gerektiğini kendimce bir annenin ağzında oğluna anlattırdım.
Okuyunca çok iyi anlayacaksın verilen mesajı ama öncesinden ben girizgahı yapayım.
Kısaca bahsediyorum.
İlk önce izlediğim şu tanıtım videosu beni çıldırttı.
İstanbul'daki yeni açılacak olan üçüncü havalimanın tanıtımı yapılıyor.
Özellikle 23.saniyesinden sonrasına dikkat ederseniz ağaçların nasılda hunharca katledildiğini açık bir şekilde görebilirsiniz.Bu rezilliği övünç kaynağı yapmayı kendilerine marifet sanmışlar.
Yazık,çok yazık.
İstanbul'daki yeni açılacak olan üçüncü havalimanın tanıtımı yapılıyor.
Özellikle 23.saniyesinden sonrasına dikkat ederseniz ağaçların nasılda hunharca katledildiğini açık bir şekilde görebilirsiniz.Bu rezilliği övünç kaynağı yapmayı kendilerine marifet sanmışlar.
Yazık,çok yazık.
Ben doğayı,doğanın içerisinde hayat bulan ve hayat veren her şeyi çok severim.Bazıları ışıltılı beton blokların şatafatına kapılır;onların modernlik olduğunu,daha canlı,daha faydalı olduğunu söyler.Çünkü hiçbir zaman bir ormanın içinde usulca kaybolmamışlardır onlar.Ağaçlarla konuşmamış,çiçeğin üzerindeki kelebeği izlememiş,arının vızıltısını duymamış,bir ağacın gölgesinde piknik yapmamış,bir ırmakta yüzmemişlerdir.Hiçbir zaman ağacın tepesindeki elmayı almanın mutluluğuna erişmemişlerdir.Onlar için hep elmayı almaya çalışken dizinde ve kollarında oluşan sıyrıklar önemli olmuştur.O yüzden hiç anlayamadılar doğayı,hiç tanıyamadılar.Kendi menfaatleri uğruna yok etmeye başladılar.Beton bloklar kurdular,yol yaptılar,alışveriş merkezleri açtılar,havalimanları inşa ettiler.Onlar menfaatleri için ellerini kirlettiler.Cepleri ne kadar dolduysa vicdanları o kadar boşaldı.
Hiç kimse umursamadı bunu.
Kendilerini var eden her şeyi ihanet ettiler.
Yalnız bir çocuk,bir çocuk umursadı.
Bir çocuk saygı duydu doğaya...
Bir hikaye bile olsa,bir çocuk saygı duydu doğaya...
BİR ÇOCUK SAYGI DUYGU DOĞAYA
''Geç otur bakalım karşıma.Artık çok küçük sayılmazsın;bir şeylerin farkında olma zamanın geldi.Topladığın papatyalar en az senin kadar güzeller.Ama dinle şimdi! Dünya üzerindeki her şeyin bir düzen içerisinde hareket etmesi şaşırtıcı olduğu kadar bir ilahi güç tarafından kontrol edildiğinin açık bir ispatı.Her şeye bir görev verilmiş;bir amaca hizmet ediyor hepsi.Hizmetler tüm insanlar için aslında.Getirdiğin papatyalarda öyle.Sen bana onları mutlu hissetmem için getirdin,o zaman papatyalar mutlu olmam için hizmet ediyor.Bir başkası,papatya falıyla sevgisi karşılıklı mı öğrenmeye çalışıyor;aşkıyla kumar oynuyor bir bakıma.Doğadaki her şey senin kullanış amacına göre hareket ediyorlar.Hatırlıyor musun,kızdığın zaman koşa koşa gidip bahçenin arkasındaki çınarlık ağaca tırmanır,sakinleşinceye kadar inmezdin.O ağaç senin sığınağında,çünkü sen öyle hizmet etmesini istemiştin.Bazende konuşur,seni kızdıran ne varsa şikayet ederdin ona.O zaman en iyi arkadaşın olurdu ağaç.Yavaş yavaş saygı duymayı öğrenmiştin doğaya.Çünkü anlamıştın ki her şey senin için vardı ve hepsi çok iyi hissetmen için hizmet ediyorlardı.''Anne,filmlerde aşıklar adlarının baş harflerini ağaçlara kazıyorlar.Bana onların da canları olduğunu,en az insanlar kadar acıyı,hüznü,mutluluğu hissettiğini,sadece tek farkımızın bizim hissettiklerimizi konuşup anlatarak duygularımızı dışa vurduğumuzu,ağaçların ise bunu yapmaya imkanı olmadığı için empati kurup onun da bir canlı olduğunu düşünerek hareket etmek gerektiğini söylemiştin.Filmdeki adam,buna benzer bir bıçakla ağaca kendisinin ve sevdiğinin adının baş harflerini yazdı.Bende aynısı koluma yaptım.Çok canım acıdı anne.Ağacın ne hissettiğini daha iyi anladım şimdi.Bir canlıya zarar vermek,en az bir insana zarar vermek kadar kötü bir şey....'' dediğinde henüz 10 yaşındaydın.Kendini yaraladığın için kızsam mı yoksa doğaya saygı duymayı birebir deneyerek öğrendiğin için sevinsem mi bilememiştim.!Galiba sevinmeliydim. Çünkü kolundaki yaran bir ilaçla tedavi edilip hemen iyileşebilirdi. Ama doğadaki herhangi bir canlıya verebileceğin bir zararın geri dönüşü olmayabilir.Bütün ağaçlar insanlara küsebilir,bütün çiçekler güneşe yüz çevirebilir,doğa ana bir hastalığa tutulup,hiç iyileşmeyebilirdi. Kutlarım seni evlat! Kendi bilincini kendin yarattın.Papatyalar için de çok teşekkür ederim.Ama onları vazonun içinde can çekişirken görmek sahte mutluluk verir insana.Toprakta daha bir güzel,daha bir canlı,daha bir mutlu sanki.Bu bana getirdiğin son çiçekler olsun.Bundan sonra hep biz onlara gideriz.Yerinde görürüz,yanlarına uzanır şarkı söyleriz.Unutma,her şey yerinde güzeldir.Bir şey daha var:Doğaya saygı duymazsan,hiçbir şeye saygı duymazsın.
Hadi,kırlara koşalım evlat.!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder