1 Haziran 2014 Pazar

Doğum Günü Şakası...




Doğum günlerim hep bir sevinç kaynağı olur çevremdekilere.Arkadaşlarım pastayı genelde bana aldırdıkları için mi acaba?Sağ olsunlar,bana sürpriz yapmayı çok severler.Her doğum günü aynı numarayı bıkmadan usanmadan tekrar ederler.Palas pandıras bir kafeye götürülürüm,biraz futboldan,biraz edebiyattan,biraz alaylı üslupla Fatih'in ömrünü verdiği ama halen bir aşama kaydedemediği futbol takımındaki geleceğinden,fazlaca da kadınlardan bahsederiz.Erol mesela 'Hayat çok anlamsız geliyor bana artık!' der.Oradan Kerim,bir şair duyarlılığıyla elini sigarasına götürür,güçlü bir duman çeker içine,karartır organlarını,sonra; 'Ulan senin hayatın nasıl anlamlı olsun?Kaç aşk yaşadın ki sen?Bir erkek için hayat,seven bir kadının sımsıcak elleriyle anlam kazanır.İngiliz anahtarını tutmayı bırak da,birazcık insan eli değsin eline!' der. Tesisatçı olan Erol'da tek bildiği edebiyat olan fakir edebiyatına başvurarak 'Ekmek parası beyim!Ne yaparsın.!.' der. 'Geç bunları anam babam,geç!Ne yani,aşk yaşayan insanlar işsiz mi?Onlar ekmek parası kazanmıyorlar mı?Yoksa sevmek-sevilmek avarelerin,bir baltaya sap olamamış vakti bol insanların olayı olarak mı görüyorsun?Bırak bu ucuz bahaneleri...'' deyip ivedilikle Erol'u oracıkta köşeye sıkıştırır,cevapları güç sorularla baş başa bırakıp,zevkle çırpınışını seyrederim.Halbuki,hiç kimseye hesap vermek zorunda değildi.Üstelik hayat aşktan yahut kadından da ibaret değildi.Ama ikisinin de ölmeden önce tadına bakmak gerekirdi.Bir kadınla oturup bir kahve içmek,gözlerinin içinde kaybolmak gerekirdi.Ellerinde kutsanıp,dudaklarını,boynunun en güzel yerini öpmekten renksiz bırakmak gerekirdi.Yudum yudum güzelliğini içmek,uzun uzun sevişmek gerekirdi.Bir kadınla yapılacak her şeyi yapmak gerekir şu kısacık ömürde.O zaman bir nebze hayat denen tiyatro izlenebilirdi.Aşkınsa,en güzelini değil,en inançlısını ve en inatçısını yaşamak gerekir.Sevmek için inançlı,ayrılmamak için inatçı olmak gerekir.O zaman insan güneşin doğuşuna anlam verir işte!Bu sabahların bir anlamı olduğunu düşünmediniz mi hiç?Hayatımızın merkezinde her ne varsa,sabahlar onun içindir.Ama kocaman bir boşluksa yüreğiniz,her sabah siyahtır o zaman.Bitik bir şekilde,bir an önce yitip gitmesini istersiniz günün.Yitip,bir daha yaşanmaması..!!
Her neyse işte,uzun uzun konuşurken böyle,bir anda pasta gelir mumların titrek ateşiyle.En güzeli de,suratımdaki mutlu ve şaşkın ifadeyi görmek için çırpınan bir yığın insanın olması. ''Aaa,nereden çıktı bu böyle?Hiç beklemiyordum..'' ifadesi okunmazsa suratımdan,zevk alamazlar kesinlikle.Güzel insanlar sizi.. :) Sonra pastalar yenir,kahveler içilir ve o dostlar bir bir bahanelerle masadan ayrılır. ''Çok sıkıştım.Lavaboya gidip hemen geleceğim'ler, bir arkadaşı gördüm,gitmezsem ayıp olur şimdi'ciler,fırın kapanmadan ekmek alayım'cılar...'' v.b bahaneler işte.Hatta bir keresinde Oğuzhan bahane bulamayıp ''Ben bir duş alıp geleyim...'' demişti.Gerçek bu,şaka değil.Bende ''Üç ağza,üç buruna Ozi.Sonra boydan.Unutursan ara beni?'' demiştim.Ne adamlar ya. :) Tamam,ilk üçünde yedim numarayı ama o kadar.Beşinciyi yapmanın bir manası yok.Yine denediler utanmadan.Ama bu sefer bende onlardan sonra hemencecik hesabı ödemeden çıkıp gittim.10 dakika sonra aradılar ''Onur,doğum günün kutlu olsun.Hepimiz burada seni en içten dileklerimizle kutluyoruz.Sana bu yıl ki sürprizimiz yine aynı:Hesap fişi... :) Öde de bize gel.Hadi görüşürüz...''  Öğrendiklerinde gerçeği asıl sürpriz onlara oldu.Tabi olan pastahane sahibine oldu.Benim suçum yok,hep bu hayasızlar yüzünden.Neyse sonra öderiz parasını.Kul hakkına girmeyelim boş yere...
Böyle işte.Olduk mu sana yaş on dokuz?Ne zaman bunca sene geçti gitti gözümün önünden,anlamadım!Bakmasını mı bilmedim dersiniz.?Belki...
Bir on dokuzu daha görür müyüm,bilmem!Ama şu on dokuzluk ömrümde sanki,ruhumda yüzyıl yaşanmışlığın yorgunluğu var.Bedenim genç ama ruhum bastonla dolaşıyormuş gibi.Niyedir acep?Bilgedir ruhum benim,o söyler ben yazarım.Ondandır çok bilmişliğim...

Salı günü Şişli Kent Kültür Merkezi'nde  yapılacak törenle Sihirli Mikrofon Ödülleri sahibini bulacak.Onlarca renkli kişilik,radyocu,televizyoncu orada olacak.
Gitmezsem ayıp etmiş olurum kendime.Hem Cem Arslan'la da biraz sohbet ederiz.Uzun zamandır görmedim reisi.. Hadi bakalım. 
Görüşürüz sonra....






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder