'Postacı' filmini ne olur izleyin.94 yapımı bu filmde,Nazım Hikmet'in en sevdiği arkadaşlarından biri olan Pablo Neruda'nın yaşamı üzerine kesitler yer alıyor.Cahilliğimden ötürü henüz tanıdım Neruda'yı. Şiirlerindeki duruluk,insan sevgisi ve aşkı içtenlikle anlatışıyla dünya şairi diyebiliriz.Filmde özellikle bir sahneye dikkatinizi çekmek istiyorum.Şili'de bir adaya siyasi nedenlerden dolayı sürgün edilir Pablo Neruda.O sırada baba mesleği olan balıkçılık işini yapmak istemeyen Mario Ruoppolo,postacı olmaya karar verir ve Neruda'nın postacısı olur.Bu saf yürekli posta dağıtıcısıyla yazar arasında zamanla sıcak bir dostluk gelişir.Hatta Postacı Mario,tanıştığı ve bir görüşte aşık olduğu güzel bir genç kızla Neruda'nın şiirlerindeki mecazları kullanarak iletişim kurar.Sorun şuradaki,Neruda şiirlerinin gizlice okunduğunu ve kullanıldığını bilmiyor.Bir gün Mario'yu suçüstü yakalar ya da yakaladığını sanır.
Neruda'yla postacı arasında şöyle tarihi bir konuşma geçer:
Neruda:Benim şiirimle kızı baştan çıkarmışsın.
Postacı:Senin yazdığın şiirle kızı baştan çıkardığım doğru.
Lakin,o şiir sana ait değil.
Neruda:Benim yazdığım şiirin bana ait olmadığını mı söylüyorsun?
Postacı:Evet.Şiir,yazana değil ihtiyacı olana aittir...
İşte mesele bu!
İhtiyacı olan yazandan daha çok sahiplenir şiiri.
Şu güzel mısraları da paylaşmadan edemeyeceğim..!
''Hayranım öpüşlerde paylaşılan sevdaya,
döşekte ve ekmekte paylaşılan.
Sevda bu,kimi sonuza uzar,
kimi bir yıldız gibi kayar.
Sevda özgür olmalı ki,
dönüşebilsin sevgiye.
Sevda kutsallaşır yakınlaştıkça,
kutsallaşır uzaklaştıkça...''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder