2 Temmuz 2015 Perşembe

İşte Böylesine Yeniliyorum...




2 Temmuz 1993 günü,Cumhuriyet'in temellerinin atıldığı Sivas'ta halk edebiyatımızın büyük ozanlarından Pir Sultan Abdal için düzenlenen şenlikler bir katliamla noktalandı.Pir Sultan Abdal Şenliği'ne katılanlar,yobaz çetelerin kurdukları insanlık dışı tuzaktan habersizdiler.Yaşamlarını bilime,sanata,daha güzel bir dünyanın yaratılmasına vermiş insanlar 30 Haziran gecesi,türkülerle,şarkılarla,başlarında şenlik şapkalarıyla,sırtlarında şenlik tişörtleriyle yola koyulmuşlardı.Hiçbiri bu yolculuktan geriye dönmeme ihtimali olduğunu,hele hele yanarak ölme ihtimali olduğunu akıllarından bile geçirmemişti.2 Temmuz günü,Cuma namazından sonra kent merkezinde gösteriye başlayan şeriatçılar,Ozanlar Anıtı ve Atatürk heykellerine saldırdılar.Önce valilik ve kültür merkezini daha sonra da şenliğe katılanların kaldığı Madımak Oteli'ni kuşattılar.Sayıları 15 bine ulaşan göstericiler,oteli taşlamaya başladılar.Oteldekiler tam 8 saat kurtarılmayı beklediler.Saat 20.00 sularında,saldırganlar 'Yak ula yak' çığlıklarıyla 'Cumhuriyet Sivas'ta kuruldu,Sivas'ta yıkılacak!', 'Sivas Aziz Nesin'e mezar olacak' sloganlarıyla Madımak Oteli'ni ateşe verdiler.Laik düzeni  yıkırak din esaslarına dayalı devlet kurmayı hedefleyen 'şeriatçıların kanlı kalkışması' olarak tarihe geçen katliamda 33 konuk,2 otel görevlisi ve 2 saldırgan yaşamını yitirdi.Her şey polisin,askerin,devletin ve tüm dünyanın gözleri önünde olup bitti.Yaşamlarını yitiren 33 aydın hiç unutulmadı.Otelde sıkışıp kalan insanların 'Bizi kurtarın' diye feryat ederken oteli ateşe veren güruhun keyif içinde alevlerin yükselmesini seyretmesi de unutulmadı.Siyasilerin olaydan sonra verdikleri demeçler de... 
Madımak Otel'nin merdivenlerine oturmuş üç şairin bekleyişini gösteren fotoğraf da belleklerimizden hiç silinmedi.

Saat 15.00 sularıydı.Uğur Kaynar'ın eli çenesinde;Metin Altıok'un elinde saplı bir süpürge,Behçet Aysan'ın elinde ince bir çubuk,önünde yangın söndürme tüpü...
Ne yazık ki,katliamın sonunda merdivende oturan üç şair de yaşamını yitirdi.O merdivenler barikatın hemen arkasında,otele göstericilerin saldırısı gerçekleşirse geçilecek ilk merdivenlerdi.Şair Behçet Aysan da,elindeki çubuğu bırakırken şunları söyler yanındakilere : 'Saldırganlar genç,ben onlara vuramam.''

Katliamdan sağ kurulan gazeteci yazar Battal Pehlivan,üç şairin merdivende bekleyişlerini fotoğrafladı...


Metin Altıok:Türkçenin filozof şairiydi.İnsanın yüceliğine olan inancıyla kaleme aldığı şiirleri sevgisizliğe,kötülüğe karşı bir misillemeydi. 'Şiir onuriliğimdir benim,duyarlığımın temelidir.Sözcük evrenine açılan penceremdir.Ben o pencereden bakmaya çağırdım herkesi.' diyordu... 

Ne mi kalır benden sana;
Kıpraşan civasıyla,
Menevişli göller kalır,
Hazır sırdaşın olmaya.

Ne mi kalır benden sana,
İğde kokan soluğuyla,
Perçemli yeller kalır
Hazır yoldaşın olmaya.

Benden sana az biraz
Kül içinde uykuda,
Yaşamımdan közler kalır,
Hazır candaşın olmaya..


Behçet Aysan:Sevgi,eşitlik ve barış üzerine kurulu bir dünya özlemiyle yazdı şiirlerini.
'İstiyorum ki,bağırmadan usul sesle söylensin şiir.Usul sesli bir çığlık olsun.Kimi zaman kara,kiminde umudu öne çıkaran.' dedi.Sevmeyi unutanların şiirini yazdı.

Sevmeyi unutmuşsunuz kardeşler
Yalan her şey gibi 
aşklarınız da.

Yaşamı ölüm
diye anlatıyorlar size
yalanı gerçek diye.

Ne leylakların 
tomurundan haberiniz var
ne önünüzden 
kara bir bulut
gibi geçen geceden.

Sevmeyi unutmuşsunuz kardeşler
Yalan aşklarınız da...


Uğur Kaynar:Zara doğumluydu.Yumuşak ve içe dönük şair kişiliğiyle Ankara'daki aydınların ve sanatçıların özgün bir parçasıydı.Şiirlerinde aşkı,yalnızlığı,hüznü,insan sevgisini ve güzelliği anlattı.Uğur Kaynar'ın yanından hiç ayırmadığı,adeta kişiliği ile özdeşleştirdiği askılı deri çantası katliamdan birkaç gün sonra bulundu.Şairin çantasından yazdığı son şiiri çıktı...

Öldüğümde
Doğduğum yere gidiyorum
Yıllarca süren bir hasret ve bilinmezliği
İşte böylesine yeniyorum...


Yas tutulacaksa,bugün tutulmalı.
Ruhları şad olsun...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder