30 Haziran 2012 Cumartesi

Berduş


Geldi çattı yine yalnızlığım.
Önümde,yarı dolu rakı şişesi,
Bir kalıp tuzsuz peynir,
Ve dilimlenmiş acı kavun.
Seni yudumluyorum yine.
Bardak bardak içiyorum güzelliğini,
Gözlerinin siyahını,
Yanaklarının kızıllığını.
Gülüşün aklıma gelince  hele,
Şişenin dibine vuruyorum yine.
Niye böyle oldu be?
Niye sevemedin ki,söyle?
Çok mu şey istedi bu adam böyle?
Gözlerin bana bakacak,
Ellerin benim olacaktı.
Bunları mı çok gördün zalimce?

Son kez doldurdum bardağımı.
Seni yudumluyorum yine.
Eski tadın yok mu ne?
Sarhoşta edemiyorsun artık.
Şerefine de kalkmadı kadeh.
Oldu işte!
Bitirdim seni içimde…

29 Haziran 2012 Cuma

Yankılanan Ses

Taksim metrosunda çok hoş bir ses yankılanıyordu.Çıplak bir ses.Güzeldi.Çok güzeldi.
Bunaldığım zaman hayalini kurduğum deniz kenarıdaki hamak kadar rahatlatıcıydı.
Okuyamadığım tüm kitapların ve izleyemediğim tüm filmlerin vereceğine inandığım haz kadar doyurucuydu.Şarkıyı söyleyenin metrodaki olağan müzisyenlerden biri olduğunu düşünmüştüm.Müzisyenlerin her zaman durduğu yeri görebilmek için yürüyen banttan sağ tarafa doğru başımı eğdim.Ama kimseyi göremedim.Müzisyenler orada değildi.İnsanların kafalarını çevirip geriye doğru baktıklarını gördüm.Sesin sahibinin arkamda bir yerde olduğunu anladım.Ama dönüp bakmadım.Sesinin fiziğe bürünmesinin anlamı yoktu ki.Kadının söylediği parça Fransızcaydı.Ne dediğini anlamıyordum ama güzeldi.Güzeldi işte.Hem şarkı hem sesi...Sesi,şarabın bıraktığı tortu gibiydi.Metrodaki güzel sesli kadın.Özgür kadın.Sırf bu yüzden güzel kadın!Merdivenlere yaklaştığımda müziğini daha yüksek,daha yakınımda duydum.O kadar  dinginleşmişti ki her şey,gözlerimi kapattım.Yürüyen merdivenin bandına yaslandım.O,söylemeye devam etti.Herkes sustu.Tanımadığım bir sürü insanlar tanımadığım bir kadın sayesinde ortak bir şeylere sahiptik artık yürüyen merdivende.Kimse kimseyle konuşmadı ama herkes birbirini tanıyordu o an.Tıpkı bir konserde yanında oturan,ilk defa gördüğün birisiyle bir şarkıyı söylerken mutlu olmak gibi.Bir an için burada duralım.Herkes gözlerini kapatsın.Yürüyen merdiven dursun bir dakika için.Tüm yorulmuş zihinler üzerine çöken akşamın ağırlığını unutsun.Sadece dinlesin.Doğal bir kadın dedim içimden.Özgür kadın.Bence güzeldi de...

28 Haziran 2012 Perşembe

Bir Avuç Yalnızlık

Zamanla unutursun diyorlar.Sensiz zaman geçmiyor ama.Takvimde hala gittiğin günün yaprağı duruyor.Duvardaki saat bile tik taklarını kesti.Zaman durdu sanki.Ben ise bir köpek gibi oradan oraya koşuyorum.İçimde deli eden yalnızlığım.Aynadaki yüz bile yabancı artık bana.Öptüğün sol yanağım hala ıslak.Ellerimde ellerinin sıcaklığı.Burnumda tenini kokusu.Buğulu camıma seni çiziyorum.Yok olmaya yüz tuttuğunda nefesimle hayat veriyorum.Kuşlar toplanıyor camın önüne.Hani,her sabah erkenden kalkıp,çocuğun gibi kendi ellerinle beslediğin kuşların.Özlemle bakıyorlar camdaki buğulu resmine.Ağlamaklı oluyorum.Gözün gibi baktığın çiçekler,sen yokken güneşsiz sanki.Kahve fincanında ise hiç silinmeyen dudak izin.Her şeyde biraz sen varsın.''Alışkanlıklar hep korkutur beni''derdin.Görüyorsun,her şey nasılda alışmış sana.Hadi,çık gel.Alışkanlığımızla korkutma bizi...

27 Haziran 2012 Çarşamba

Aşık Olmanın Belirtileri

İlk bakışlarınızdan anlarsınız aşık olduğunuzu.Bakmak isterseniz,bakarsınız,göz göze gelince kaçırırsınız bakışlarınızı.Aslında içinizde fırtınalar kopar.İki farklı göz buluşunca,zamanın öylece durmasını istersiniz.O bakışlar öyle güçlüdür ki,hiçbir ses yada darbe çeviremez bakışınızı başka yöne.Küçük bir çocuğun,şeker almış annesine baktığı gibi sevgi dolu,saf ve temiz duygularla bakarsınız.Ağır bir hasta gibi titrersiniz karşısında.Ayaklarınız bedeninizi tartmaz olur.Aslında ağır gelen kalbinizdir.Kalbiniz ilk defa her şeyden özel bir şey barındırır içinde.Gözle görüp algıladığınızı kalp hissettirir size.Deliler gibi vurur bedeninize.Bu kadar hoş vurmamıştır daha önce.Ağzınızın içinde dans eden diliniz onun karşısında kıpırdamaz olur.Israrlar dişlerinize vurmasını isterseniz ama nafile.Kekelediğiniz her an yerin dibine girersiniz.Konuşamadıkça yüzünüzde aptal bir tebessüm ifadesi belirir.Aynı şeyi onda da görmek isterseniz.Duygularınızın karşılıklı olduğunu bilmek istersiniz çünkü.O da sizi seviyor yandınız!İki dilsiniz anlaşması zor elbet.Yavaş yavaş anlamaya başlar artık her iki tarafta bir şeylerin olduğunu.Onun ne yapacağını ölçmek istersiniz farklı bir cinsle.Sahte kahkahalar atarsınız nispeten.Suratında sevgi dolu bir öfke beklersiniz heyecanla.Eğer sinirlenmişse,Dünyanın en mutlu insanısınızdır.Eminsinizdir sevgisinden.Tek bir şey kalmıştır artık geriye;aşkınızı ilan etmek.Kara düşünürsünüz ''nasıl yapsam,nasıl konuşsam,nereden başlasam''diye.Çevrenizdeki insanlara istişare edersiniz.Hepsinde de aynı cümleler vardır genelikle.''-Git konuş!Ne olacak?Seven adam gider konuşur''diyerek ahkam keser hepsi.Sorduğunuza soracağınıza pişman olursunuz.Bunun adamlıkla madamlıkla ilgisi yoktur.Mevzu bahis aşktır aşk!Bir insanın bir insana aşık olması,farklı iki cinsin bir araya gelme çabası.Kendi kendinize sözler verirsiniz''şu gün konuşacağım''diye.Her defasında tutamazsınız sözünüzü.Gerçek aşk budur işte.''Seni seviyorum''bu iki kelimeyi söylemekte zorlandığınız zaman seviyorsunuzdur gerçekten.Sonunda içinizde biriken kelimeleri tutamaz duruma gelirsiniz.Bir cesaret karşınıza alıp''ne olacaksa olsun''deyip dökmelisiniz içinizi.Herkese her şeye karşı haykırmalısınız aşkınızı.Böyle mutlu olabilirsiniz ancak.Ama yapamazsınız ömür boyu sürünürsünüz...

26 Haziran 2012 Salı

Dert Ortağım;YAZI

Yazmak neye yarar?İletişim kurmaya mı yoksa dertleşecek bir araç olarak mı kullanılır?Bence dertleşebileceğimiz bir araçtır.Ne olursa olsun yazdıklarınızı güvenip kimseye söyleyemezsiniz.Hele ki bu devir de o hiç olmayacak bir şeydir.Çünkü dertleştiğiniz kişiler ya bir şekilde derdinizi suratınıza vurur ya  da  herkes öğrenir.Yazı aslında hiç bilinmeyen bir özellik taşır.MÖ 3500'lü yıllardan beri hem iletişimi kolaylaştırır hem de bizden sonraki nesillere değerler bırakmamıza yardımcı olur.Bu zaten herkesin bildiği bir şeydir.Fakat bazı insanlar çözmüş olup bazı insanların henüz çözemediği bir yanı var.Yazı gizli bir insanın iç Dünyasını anlatır.Mutluluğunu,öfkesini,hüznünü anlatır ve yazı bilmem kaç asırlık tek dert ortağıdır.Bir tür meditasyondur,harfleri tütsü kokan.Ne yaşadığımızı bize anlatan sanattır ve hüznün kaybolmayan belgeleridir.Yazının gizemini hala keşfedemediyseniz bunu deneyin.O zaman sizde o güzel  tadın keyfine varacak ve yazının sihirli Dünyasına adım atacaksınız....

25 Haziran 2012 Pazartesi

Bilmece

Senden hiç ayrılmamak vardı.Zamanı durdurmak,bütün saatleri parçalamak vardı.İsyan içindeydim.Neydi bu çaresizlik?Bizi çepeçevre saran bu dört duvar neydi?Bir ara Allah'ı düşündüm,peygamberleri,dinleri,kitapları düşündüm.Boş inançlarımız mıydı çaresizliği yaratan?O bizim eserimiz miydi?Öyleyse neden bizden büyüktü,güçlüydü?Bunca yıl neyi aramış,kimi özlemiştim?Madem ki benim olmayacaktın,neden seni karşıma çıkardılar?Kim yaptı bunu?Bu kötülükler kimin eseri?Allah'ın işi yokta bizi mi görsün?Öyleyse kimi inanacağız?O kitaplar ki sabırdan bahsediyor.Ama ne kadar?Nereye kadar?O dinler ki duadan bahsediyor.Kime,niçin ve ne zaman?O Peygamberler hiç sevmediler mi?Bu Sorular kafamı kurcalıyor.Cevaplarını düşünüp durdum gecenin çıkmaz karanlığında.Yürüyemiyordum,oturamıyordum.Yattım,uyuyamadım.
Sanki yer çekiminden kurtulmuştum,boşluktaydım,ağırlığım kalmamıştı.Elimde,tam nabzımın üzerinde bir saat işliyordu her şeyden habersiz.Çıkardım,duvara çarptım,parçalandı ve durdu.Fakat sadece saatin sesiydi kaybolan;yoksa zaman ilerliyordu.Anladım ki bir hiçliğin koynunda büyüyorum...

23 Haziran 2012 Cumartesi

Geçen Zaman

Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.Önce beklemekten.Ömrü boyunca ya bekliyor ya bekletiliyor insan.İkisi de kötü,ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar,sonra yürümesini,konuşmasını,büyümesini..zaman ilerliyor,bu defa para kazanmasını,kanunlara saygı göstermesini,insanları sevmesini,aldanmasını,aldatmasını bekliyorlar.Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun.Ya o?İnsanlardan dostluk bekliyor,sevgilisinden sadakat,çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor,saadet bekliyor yaşamaktan.Zaman ilerliyor,bir gün o da ölümü bekliyor artık.Aradıklarının çoğunu bulamamış,beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak göçüp gidiyor bu Dünyadan.İşte yaşamak maceramız bu.Yaşarken beklemek,beklerken yaşamak ve yaşayıp beklerken ölmek!..

22 Haziran 2012 Cuma

Özlem

Ben seni düşünüyordum.Çünkü geceydi.Sevişme zamanıydı insanların.Yalnızdım.Beni kuşatan duvarlar birer beyaz çarşaftı bu saatte.Kapılar tüylü,yumuşak battaniyelere benziyordu.Ben seni düşünüyordum.Kim bilir ne güzeldin soyunduğun zaman?Nasıl kadındın?Nasıl öpüşürdün kim bilir?Nasıl kadın kokardı her yerin?Tutup avuçlarıma sığdırıyorum seni,gözlerime,dudaklarıma sığdırıyorum.Sensiz kahrolmak vardı.Seninle yaşamak vardı dolu dizgin.Seninle her gece birbirimizi yenilemek vardı odalarda.Odalara sığmamak vardı.Bir sel gibi taşmak vardı gecelerden.Elimi uzatsam tutabilirdim seni.Öyle yakındın.Zamana kokun sinmişti.Belki de uzaktan günlerce koşsam yetişemezdim sana.Zamana kokun sinmişti.Tuttum resmini indirdim kalbimden.Kalbim ağlamaya başladı.Dönüp bakmadım bile...

21 Haziran 2012 Perşembe

Sadece Filmlere Özgü Değilmiş

İkinci el kitapların satıldığı bir kitapçıya gittim.Elime bir kitap aldım,sayfaları çevirdim ve el yazısı ile yazılmış küçük bir not buldum içinde.Şöyle yazıyordu;''Bu kitabı her kim alacaksa bilsin ki isteyerek değil mecburiyetten sattım.Yoksa kitaplar satılmaz,paylaşılır.Ben yalnızlığımı bu kitapla paylaştım.Her sayfasına gönlümden kopup gelen kelimeler karaladım.Okurken yazılarımı,bazen bir erkek ismi geçecektir.İşte onu seviyorum ben.Ama anlatamıyorum;olmuyor.Karşına dikilip söyleyemedim bunu.Bende kitaba döktüm kelimelerimi.Çünkü Oğuzhan da kitap okumayı sever ve özellikle buradan,ikinci el satılan kitapçıdan alır.Birilerinin kitabı okurken ne hissettiklerini görmeyi sever çünkü.Tek dileğim bu kitabı onun alıp,benim ona karşı hissettiklerimi öğrenmesi.Yalvarıyorum size!Eğer o değilseniz almayın bu kitabı!Biliyorum ki bir gün bu kitabı alacak.Beni el yazımdan tanıyacak.Eğer tanımadıysanız el yazımdan beni,bırakın ne olur kitabı!Tek umudum bu...''İşte buna ''aşk''denir dedim içimden.Tezgahta duran onca kitap içerisinden küçükte olsa bulunma umudu.İhtimaller üzerine kurulmuş bir sevgi.Onlar adına ancak böyle yapılabilirdi aşkın tarifi.Yazılar öyle içten ki,her sözcükte bir ümit var.Parmağımı kelimelerin üzerinde gezdirdim.Hepsinin boynun bükük ve ıslaktı.Göz yaşına batırılan bir dolma kalemle yazılmış gibiydi.Yada sözcükler mi ağlıyordu kendi kendine;kitabı bulan her yanlış kişiden sonra.Bir süre olduğum yerde çakılı kaldım.Vazgeçtim almaktan.Yerine koydum usulca.Çocuklar gibi sevindi sanki bıraktığıma.Sonra uzaktan baktım o kitaba.Gerçekten bana ait değildi.Kimseye ait değil!İçinde yazan isim dışında.Ah ikinci el kitaplar!Ah içinde bin bir duygu barındıran yazılar ah...İlk kez bu kadar büyülendim.Seviyorum okuyucular tarafından kitabın köşesine düşen küçük notları.Sırf bu yüzden alıyorum ikici el.Ama böylesine daha önce hiç denk gelmedim.Kitabın ismi neydi onu bile hatırlamıyorum.Alsam o kitabı ne olurdu acaba?Şu olurdu;belkide Dünya üzerinde sınırlı sayıda olan gerçek aşklardan birisini gerçekleşmeden bitirecektim.Küçükte olsa bir umut bekleyen o kızın mutsuz olmasına neden olacaktım.Onun mutsuzluğu da beni bir ömür boyu farkında olmasam da gölgeleyecekti.Ve daha binlercesi işte...Şunu da söylemek isterim;fotoğraf makinem ilk defa bir işe yaradı.Kaçırsam o yazıları üzülürdüm.Yeter bu kadar biraz uyuyayım.Böylesi de varmış demek ha...Vay be...

20 Haziran 2012 Çarşamba

Bir Oyun mu var ne?


Kötü bir güne uyandık;Türklüğü yürekten hisseden herkes adına söylüyorum.Dün,sekiz şehit on dokuz yaralı.Saldırı üç yüz Pkk'lı tarafından gerçekleştirildi.Üç yüz diyorum.Orayı tamamen talan etmeye gelmişler.Çalı kıpırdasa görme imkanı bulunan heronlar,predatörler nasıl oldu da bir değil iki değil üç yüz kişiyi görmedi?Biz bir günde sekiz evladımız şehit verdik ve herkes ''ne oluyoruz''demeye başladı.Durumun ciddiyetinin farkına varıldı biranda.Halbuki biz geçtiğimiz bir hafta içinde on şehit verdik.Tek tek verildi şehitler.Ama kimse umursamadı''bugün bir şehit verdik;Tunceli'de,Bugün bir evladımızı daha kaybettik;Diyarbakır'da,Pkk'dan hain pusu;bir şehit-Hakkari''haberlerini kimse umursamadı.Ne zaman toplu kıyım olacak o zaman ''Bir şeyler yapın artık''diyeceğiz.Kime diyeceğiz?Başbakana..O kimden yardım isteyecek?Tabi ki Amerika.Amerika'da,Pentagon da Pkk'nın İran'daki resmi uzantısı olan Pjak için yardım örgütü var.Altını çiziyorum yardım istediğimiz ülkede,Amerika'da,Pentagon da Pkk'nın kolu olan Pjak'a yardım örgütü var.Ee Amerika'da Pkk'yı bizimle birlikte ortak düşman ilan etti.Ama Pjak'ı destekliyorlar yani bir bakımdan Pkk'yı.Çok büyük bir oyun dönmüyor mu?Büyük bir ironi yok mu burada?Şimdi okuduğum site haberinde Erdoğan,Obama ile terör meselesi adına yardım isteyecekmiş.Gel de çıldırma.Yine Pentagon olayı aklıma geliyor tabi.''Silahları bıraksınlar,daha fazla kan dökülmesin,barış yapalım kardeşçe yaşayalım''diyen devlet adamları,bin dokuz yüz seksen altı yılında beri Pkk'ya verdiğimiz on binden fazla şehit haybeye mi öldü?Bütün şehitlerin ve şehit ailelerinin elleri iki tarafta da yakanızda olmaz mı?Bu kadar basit mi bu iş?Yazık...

18 Haziran 2012 Pazartesi

Geçmişi Hatırlamak

Saat 23.30.Sıkıldım çıktım dışarı.Altımda on dokuz senelik bisikletimle,gecenin karanlığında sokakları geziyorum.Eski ama benden bakımlı namussuz.Keyfi gıcır yani.Neyse efendim,sokak sokak gezerken eskiden sık sık gittiğim o mahalleyi gördüm.Aslı'nın oturduğu sokak.Gittim,durdum mahallenin başında.Üzerime sonbahar yaprağı rengine benzer sokak lambası ışığı vuruyor.Beş senedir ilk defa gidiyorum.Çok şey değişmiş tabi.Önceden Aslı'nın oturduğu evin önünde küçük bir çay bahçesi vardı.Bir keresinde hiç unutmam beni davet etmişti.Tabi annesi babası da bizimle beraber.Sıkıntıdan patlayacaktım.Babası kulağıma eğilip ''sen bu kızı seviyor musun''diye sormuştu.Elimdeki çay bardağı yere düşecek gibi oldu;utangaçlıktan ne diyeceğimi şaşırmıştım.Ürkek bir ceylan gibiydim ve tiz bir sesle ''hayır''demiştim.Bir an bey baba kaşlarını çattı ve ''gönül mü eğlendiriyorsun kızımla''dedi.Hiç bu kadar sorguya çekilip köşe sıkışmamıştım.''O benim arkadaşım''deyip gittim ve bir daha da girmedim o mahalleye.Ne zaman görsem o evi ve bahçeyi o günü dün gibi hatırlarım.Çok şey değişmiş çok.Ha Aslı kim?Olayların başında anlatmam gerekiyordur ama unutmuşum.Aslı beni sevdiğini söyleyen ilk kız.Esmer mi esmer,alımlı mı alımlı,zor mu zor,zeki mi zeki bir kızdı.Bana sevdiğini söylediğinde şaşırıp''beni neden seviyorsun ki?''demiştim.''Eğlencelisin,gizemlisin ve bir o kadar da başına buyruksun.Anı yaşıyorsun ve en önemlisi de korkaksın''demiştim.Sanki karşımda konuşan bir kitaptı.Şiir gibi konuşuyordu ve fena halde afallamıştım.Gülen gözleriyle cevap bekliyor gibiydi.Ne soracağımı çok iyi biliyordu.''Neden korkakmışım'' dedim.Sözümü bitirmeden atıldı cümleye''sevmekten,aşktan korkuyorsun.Baksana haline!Nasılda betin benzin atmış,ellerin nasılda titriyor.Altına kaçırmadığından da şüpheliyim ve bu korkaklığın hoşuma gidiyor''dedi.Bunları bir yerden ezberleyip bana söylediğini hala düşünürüm.Taş kesilmiştim adeta.Hey Allah'ım ya,ne gündü ama.''Git başımdan''deyip arkadaşlarla kaldığım yerden muhabbete devam etmiştim.Sonra hiç beklemezdim ama çok samimi olmuştuk.Evinin olduğu mahalleye kadar yürür,babasıyla yaşadığımız o olay sebebiyle mahallenin başında ayrılırdık.Hiç bir mahalleye neden girmediğimin sebebini söylemedim.O çatladı ama meraktan.Garip bir kızdı.Ondan hoşlanıyordum,sadece bu.Benden her zaman sevdiğini söylememi isterdi.Açık sözlüydü biraz.Ama hiçbir zaman söylemedim.Çünkü kendimi kaybedecek kadar,avuç içlerimi terletecek derecede hissetmedim onu içimde.Aslı da benim için çekici kılan şey kendimi onun yanındayken çok rahat hissetmemdi.Bir de Kahkahası tabi.Hayat enerjisi bu bu kadar fazla olan bir insan şimdiye kadar tanımadım.Sonra birden görüşmeyi kestim ve bitirdim.Çünkü ona alışmaya başlamıştım ve ben alışkanlıklardan korkarım.Belki de bana ''korkar''derken haklıydı.Benim ne yapacağımı önceden görmüş ve ''korkar''sıfatını yapıştırmıştı.Sonra bana hep her karşılaştığımızda ''korkar''dedi.Şimdi bir yerde karşılaşsak yine bana ''korkar'' diye hitap eder eminim.Görmeyi çok isterim ama.Ne kadar değişmiş canlı canlı şahit olmak isterim.Nereden geldi bu esmer güzeli aklıma.Neyse yatıyorum ben...

Kalemine Sağlık Can Baba

Bir kadın bu kadar iyi mi anlatır be arkadaş.Bu şiirde Can Yücel ile  aynı kafadayız...


                                                                   KADIN DEDİĞİN


Kadın dediğin iyi sevişecek arkadaş.Koyun gibi yatmayacak,kımıl kımıl olacak yatakta.
Aklını başından alacak ama aklını sadece bununla yormayacak.
Delireceksin ama delirmen hastalıktan olacak.
Uzanıverdi mi yanına boylu boyunca,göğsünde atan kalbinin yerine koyacaksın kendini,ruhunu,her şeyini.
Aşksız yatmayacak yatağa ve sen bunu bileceksin.
Kadın gibi kadın olacak kadın dediğin,çıtır çerez yemediğin.
Bir gecelik değil,ömürlük olacak ömürlük.
Yıllara rehaveti değil huzuru taşıyacak.
En seksi leydi olmayı da bilecek,hanım sultan olup sözünü geçirmeyi de.
Cıvık konulara takılıp zaman tüketmeyecek,küfretmeyecek,kadın dediğin ayıp nedir bilecek.
Sıkboğaz edip seni yalancı durumuna düşürmeyecek.
Seni öyle bir tutacak ki arkadaş,sen bile şaşıracaksın öyle tutulduğuna.
İki lafın başı,her tartışmada ayrılalım tehtidi savurmayacak.
Sabırlı olacak ve asla gururuna dokunmayacak.
Tuzu az,şekeri çok gibi limiti olmayan prosedürlerle yemeklerle işi olmayacak.
Şöyle pastırmalı kurufasülyenin yanına tereyağlı pilavı konduracak şüphesiz.
Salatasız oturmayacak yemeğe.
Temiz olacak her şeyden önce mesela köfteyi mıncıklarken elleri yahut pahalı parfümlerin sindiği,boyacı küpü gibi her öptüğünde bulaşık bir tadın kaldığı bir kadını öpmeyeceksin.
Buram buram aşkla sarılacaksın arkadaş.
Buram buram kadın kokacak kadın dediğin.
Kadın dediğin güzel olacak...
Zeki olacak zeki,seni bir hamur gibi karmasını da bilecek,o hamura kendini katmasını da...
Paranın güzelliğini bilecek ama ne parasızlığın ezikliğini ne de paranın kudurmuşluğunu yaşayacak.
Değerlerini bir anlık hevesler uğruna terk etmeyecek.
Namussuzluğunu,ahlaksızlığını ancak ve ancak seni baştan çıkarırken kullanacak,yan gözle adam kesmeyecek,başka sevgili edinmeyecek.
Sarışın,renkli gözlü,uzun bacaklı,beyaz tenli,ince bilekli dilber falan fasarya...
Kadın dediğin hatun olacak arkadaş,sözüne güvenilir olacak.
Bileceksin ki konuşulanlar burada kalır,kapıdan çıkmaz bir daha.
Ağzı sıkı olacak kadın dediğin.
Sırrını tutacak ama gününü bekleyip kusmayacak...
Para lazımcılardan,kürkçülerden,cep telefonu manyaklarından,dırdırcılardan,unutkanlıklarını senin üzerine atanlardan,kendi yetersizliğini seni suçlayarak rahatlayanlardan,raf süslerinden,tehtidkarlardan,kaçaklardan,kıkırdayanlardan,boş bakanlardan olmayacak.
Saflığı,cahilliği,aptallığı oynamayacak,biraz olabilir ancak sana rol yapmayacak.
Bir şeyi çok isterse ve inançları doğrultunda yapacak.
En önemlisi kendini sevecek arkadaş,kendini sevmeyen kadından sana ne hayır gelir.
Bir bakarsın ki yıllar sonra bu kadınla ne yatağa sığabiliyorsun,ne toprağa...
Koluna takıp gezmesini de bileceksin gururla,koynuna çekip sevişmesini de şehvetle.
Analığı da bilecek,çocuklarından saygı görmeyi de,anaya babaya hürmet etmeyi de...
Kadın kadın olacak be,seni sadece sen olduğun için,sensin diye sevecek.
Parayla pulla,kariyerle,kimin ne dediğiyle sınırlamayacak.
Hem sevgilin,hem arkadaşın,hem annen,hem çocuğun olacak,bağrına basacaksın huzurla.
Bileceksin ki evde ''O''kadın tarafından beklenmenin zevkini hiçbir zevk yaşatamaz sana.
Öyle bir kadın işte..





17 Haziran 2012 Pazar

Kendimi Seviyorum

Ben hiç yalnızlık çekmedim.Bir gün bir odada kaldım.İntihar edecekmiş gibi oldum.Depresifleştim.Berbat hissettim kendimi,her şeyin ötesinde berbat.Ama asla biri yada bir kaç kişi odaya girecek ve beni rahatsız eden şeyi iyileştirecekmiş gibi hissetmedim.Diğer bir ifadeyle yalnızlık benim rahatsız olduğum bir şey değil,çünkü yalnızlık için o güçlü isteği hep duydum.Bir partide yada tezahürat yapan insanlarla dolu stadyumda yalnız hissedebilirim kendimi.Ibsen'den bir alıntı yapayım:''En güçlü adamlar,en yalnız olanlardır.''Hiçbir zaman şöyle düşünmedim;''şimdi güzel bir sarışın gelecek buraya,sevişeceğiz ve bana kendimi iyi hissettirecek.''Hayır,bunun bir faydası olmaz.''hey bu gece ne yapacağız?Çıkacak mıyız dışarı''diye sorduklarında ''hayır''diyorum bazen.''Orada öylece oturacak mısın yani''Evet,öyle.Çünkü dışarıda bir şey yok.Aptallık bu.Aptal insanlar,aptal insanlara karışıyor.Kendilerini aptallaştırmalarına izin veriyorlar.Gecelere akma ihtiyacını hiç hissetmedim.Hepsi bu.Ben asla yalnızlık çekmedim.Kendimi seviyorum.Kendim,kendi kendimi eğlendirmenin en iyi yoluyum.

15 Haziran 2012 Cuma

O Da Güzel

Gözüme uyku girmedi bu gece.Hastalandım ve konser işi de yattı.Çok bitkin bir durumdayım.Bir haftadır gitmediğimiz yer,görmediğimiz insan kalmadı.Vücut bir yerde normal olarak yorgun düşüyor tabi.Bugünü evde kitap okuyarak yada film izleyerek geçireceğim.Film dedim de aklıma geldi;dün gece izlediğim Bir gün adlı film hiç fena değilmiş.Her yıl on beş temmuzda bir araya gelip vakit geçiren ve bir zaman sonra birbirlerine aşık olduklarını anlamalarına rağmen hayatlarını başkalarıyla kurmaya devam eden,bir türlü sevdiklerini itiraf edemeyen,gel gitlerle dolu bir aşk filmi.Pek tarzım değildir aşk filmleri ama bu güzelmiş.Ben genellikle Leonardo Dicaprio filmlerini izlerim.Mesela son oynadığı film olan ''başlangıç'' adeta baş yapıt.En az üç kere seyretmişimdir.Sonra köstebek filmi;muazzam.Titanik'i söylemiyorum bile.Film kültürü olmalı herkesin.İnsanın ufkunu genişletir,zaman zaman izlediğin bir filmde kendinden bir şeyler bulursun ve bu da kendini inceleyip kendi içinde yargılama imkanı sağlar.Evde durmak çok sıkıcı bea.Benden bu kadar...

14 Haziran 2012 Perşembe

Yandım Yandım

Mfö...Muazzam konserdi.Şarkılarını kıyaslayamam.Hepsi aynı lezzette.Mükemmel bir gece yaşattı.Aldı götürdü bizi başka diyarlara.Öyle ki metroyla gelirken bile etkisi sürüyordu;sallana sallana dillerde ''bodrum bodrum''nameleri vardı.Melankolik,kabullenmişlik,dinginlik...Dinle-
dikçe intihar edesin gelen,öldürücü şarkıları var;bu sabah yağmur İstanbul'da,yalnızlık ömür boyu,bodrum bodrum,gözyaşlarımız bitti mi sandın?güllerin içinden vs...Ülkemizin gelmiş geçmiş en iyi gruplarından biri,hatta belkide en iyisi.Tüm parçalarını sevdiğim belkide tek Türk grup.Bazen bir aşkı en güzel tanımlayandırlar,bazen bir yeri,bazen de bir duyguyu en güzel anlatırlar.Issız bir adaya düşsem tüm haklarımı kullanıp yanıma alacağım üç şeydir.Eğer İngiltere'de yada Amerika'da olsalardı Dünyanın en çok dinlenen gruplarından biri olurlardı.Ama Türkiye'de İsmail Yk bile daha fazla satıyor ve dinleniyor;bu harika üçlemeden bile.Büyülendim bea.Yarında duman konseri var Ortaköy'de.Hayat sokakta başlığı adı altında duman konseri ile başlayıp açılış,Ceyhun'la devam edecek ve birçok etkinlikler var.Tabi Mfö kadar büyülemez beni.Gerçi ikisinin tarzı farklı;kıyaslamak saçma olabilir.Neyse yarın ola hayrola.Eğlenceye tam gaz devam diyorum.Hadi iyi geceler...

13 Haziran 2012 Çarşamba

Hayali Bile Güzel

Tatile gitmek şart,şart.Bu sıcaklarda nereyi gezersen gez o kadar ferahlatmıyor.Üstü açık bir araban olacak,rüzgara karşı saçların ahenge dans ederken müzik çalarda da şu şarkı eşlik etmeli bizlere;This  İs The Story Of A Girl.Yolda otostop çeken güzel bir hatun da olmalı.Olmazsa olmaz o,baksana her şey tamam.Araba,şarkı,arkadaşlar,eğlence ee otostopçu kızda olsun artık.Fazla Amerikan filmleri izliyorum galiba.Neyse devam ediyorum.Sonra çılgınlar gibi eğlenerek giderken,yolda bize meydan okuyan yarış meraklısı sürücüler olmalı.Kısa ve paralı bir yarış yapmalıyız.Yarış sırasında arabanın lastiği patlamalı.''Aaa oldu mu şimdi''diyerek keyfimiz kaçarken yada tam kaçmaya başlayacakken,arabaya aldığımız otostopçu kız''ben hallederim bebeğim''deyip lastiği değiştirmeli.Tabi üzerinde jartiyer var.Başka bir şey giymiş olsa yardım etmesine izin vermem.Lastiği değiştirmek için eğildiğinde....devamını anlatmıyorum.Sonrasına yoluma devam etmeliyim.Bağıra çağıra şarkılar söyleye söyleye eşsiz bir yolculuk olmalı.Miami'ye geldikten sonra otelin önünde durdurmalıyım arabamı.Hemen vale koşup gelmeli ve bende baron gibi bir hava takınıp anahtarı valeye verdikten sonra ''bir saat sonra çıkacağım.Arabam hazır olsun''demeliyim.Vaşşş!Havaya bak.Tam o sırada merdivenin basamağına takılıp düştüğümü düşünsene.Valenin bedduasıdır herhalde.Duş aldıktan sonra,balkona Röpteşambırmı giyip,elimde bir kadeh buzlu konyak,yok yok içki sevmem Cappy portakal suyu olsun (Türk her yerde Türk)çıkmalıyım.Balkonda Manzarayı seyrederek portakal suyumu yudumlarken lordlar gibi,üzerime kuş pislemeli.Sinirlenip balkonda deliler gibi mangal yapmalıyım.Kıroyum emme para bende.Bir şey diyemezler nasıl olsa.Etlerimi yedikten sonra artanları ''gel pisi gel pisi''diyerek çağırarak kedilere vermeliyim.Amerika'daki tatil hayalime bak.Sonrasında dışarı çıplak bir şekilde çıkıp deliler gibi koşmalıyım Miami sokaklarında.İnsanların benden kaçmaları bana çok büyük bir zevk verecektir.Polis copu yiyene kadar durmamalıyım.Geceyi emniyette geçirdikten sonra...sonrasını bilmiyorum.Belki beyzbol maçına giderim...

12 Haziran 2012 Salı

Sözüne Güvenin George Carlin'in...

''Zorunlu olmayan sayıları çöpe atın;yaş,kilo,boy.Doktorunuz düşünsün onları.Bunun için ücret alıyor sizden.Sadece neşeli arkadaşlarınız olsun.Suratsızlar,negatifler sizi aşağıya çeker.Öğrenmeyi sürdürün:bilgisayar,el sanatları,bahçecilik,ne olursa.Beyniniz atıl kalmasın.Atıl kafa,iblisin tezgahıdır.Beyniniz atıl kalmasın.Atıl kafa,iblisin tezgahıdır.İblisin adı da ''alzheimer''dır.Küçük şeylerden zevk almaya bakın.Sık sık,uzun uzun,vargücünüzle gülün.Soluksuz kalıncaya kadar gülün.Gözyaşları olacaktır.Katlanın,yas tutun,başka yaşantılara geçin.Sevdiklerinizle doldurun çevrenizi;aile,kedi,köpek,kuş,balık,yadigarlar,müzik,bitkiler,hobiler,ne olursa.Eviniz sığınağınızdır.Tadını çıkartın.Sağlığınızın kıymetini bilin.İyiyse üstüne titreyin.Bozuksa düzeltin.Siz kendinizi düzeltemiyorsanız yardım sağlayın.Vicdan azabından uzak durun.Çarşı pazarda gezin,komşu illerde yada dış ülkelerde dolaşın;ama sakın suçluluk,pişmanlık duygusuna yönelmeyin.Sevdiğiniz insanlara onlara sevdiğinizi söyleyin,hissettirin her fırsatta.Unutmayın ki yaşam,aldığımız soluklarla değil,soluk kesen anlarla ölçülür.''George Carlin...
Üstat söylenmesi gereken her şeyi söylemiş.Doğrusunu söylemek gerekirse kafamdan yazmaya üşendiğim için okuduğum bir kitabın bölümünden aldım.Çok yorgunum;bu yüzden yazamadım.Gezmek eğlenceli olduğu kadar yorucu da aynı zamanda.Film izleyerek günü kapatayım.Herkese tatlı rüyalar...

11 Haziran 2012 Pazartesi

Tecrübem

Güvenmediğin kimseye aleyhine kullanabilecek hiçbir koz verme.İnsanlara doğru değer ver,hak etmeyenleri sil.Kimseye yalvarma.Asla dönüp arkana bakma.Sır tutmasını bil.Dostlarının yeri ayrı,sevgilinin yeri ayrı.Sevgilin için dostlarını,dostların için sevgilinin satma.Kimsenin lafıyla dolduruşa gelme,ama aklının bir köşesinde de tut.Bir ilişkiyi kafanda bitirdikten sonra iki çift tatlı söz,iki damla gözyaşı için asla yumuşama.Seni sevenlerle kullananları iyi ayırt et.Seni dinleyip anlamaya niyetli olmayanlarla tartışma.Emrivaki oluşturulan dostlukları kabul etme.Eğer verdiğin o kişide kalmıyorsa ikinci bir sır şansı verme.Kendini öven insanlardan kaç.Karşındakinin doğruyu söylediğini varsayma.Kendine saygını yitirmene neden olacak hiçbir şey yapma.Sorunun olduğunda insanlar zaman ayırıp seni dinliyorsa onların öğütlerini gözardı etme.Göz göre göre su birikintilerini taş atma,mutlaka üzerine sıçrar.Gözyaşlarının değerini bil.Onları hak etmeyenler için harcama.Senin zekana inan insanları hayal kırıklığına uğratma.Kendini sev.Dışarıdaki güneşe bakıp gülümse ve önünde koskocaman gelecek olduğunu unutma.Dostluğunla yetinmeyenler için hiçbir fedakarlık yapma.İnsanları kaybediyorsun diye ağlayıp sızlama,ama kazandığın insanların değerini bil.Kimseye taşıyabileceğinden fazla değer verip bununla övünmesine fırsat verme.İstediğini almak için asla duygu sömürüsü yapma.Sana duyulan sevgiyi ve güveni istismar etme...Ne mi bunlar?Bu yaşıma kadar hayattan öğrendiklerim;tecrübem.Adam akıllı oturup ''Ne öğrendim şimdi kadar''diye sorduğumda iki saatte dökülen cümleler bunlar.Her geçen gün yeni kelimeler ekleneceğinden şüphem yok.Sonra uzun cümleler oluşturacaklar.Biraz geç olmuş sanırım.Olursa olsun!Film izlemeden uyumam.Hadi iyi geceler...

10 Haziran 2012 Pazar

İşte Böyle...

Hayat aslında çok mucizevi ve inanılmazdır.Her an çevremizde milyonlarca mucize oluyor.Fakat biz kapalı gözler ve yargılar ile yaşıyoruz.Birisi,bir çiçeğin yanında geçerken bize ''ne güzel değil mi''der ise,bakar gibi yaparak ama aslında bakmadan ''evet çok güzel diyoruz''.En basit örneklerden sadece birisi bu.Herkes öyle bir şekilde yetiştirilmiş ki,herkes gelecekte bir yerde birisi,bir şey olmak zorundaymış diye düşünmeye devam eder.Bir imaj verilir ve sen onun gibi olmak zorundasın.Bu bize gerginlik verir çünkü sen o değilsin,sen başka bir şeysin.Her gün yeni bir havaya uyarız;gönlümüz zamanın değişimleriyle türlü durumlara girer.Bir düşünceden bir düşünceye gider geliriz.Hiçbir şeyi  kendiliğimizden kesin ve sürekli olarak istediğimiz yoktur.Rastlantıların rüzgarı insanı keyfinin istediği yere götürdüğü gibi,kendi durumumuzdaki kararsızlıklar da öteye beriye çekip değiştirebiliyor.İçimize dikkatle baktığımızda kendimizi iki kez aynı durumda bulamayız.Ruhumu,baktığım tarafına göre kimi şöyle;kimi böyle bir durumda görüyorum.Kendimi bir şöyle bir böyle anlatışım,içime bir şöyle bir böyle bakışımdan geliyor.Kendimde,türlü durumlar içinde bulamadığım karşıtlık yok;utangaç ve yüzsüz,çekingen ve atılgan,sessiz ve geveze,kaba ve ince,ahmak ve zeki,babacan ve aksi,yalancı ve doğru sözlü,bilgili ve cahil,cömert ve cimri;yerine göre az çok bu durumları kendimden görüyorum.Çelişkilerle dolu bir varlık insanoğlu değil mi?Eminim sadece ben değil herkes böyledir.Mesela beş dakika önce''olmaz''dediğimiz şeyi,beş dakika sonra ''cazip''bulabiliriz.Başkasında ayıpladığımız bir şey bizdeyken çok ahlaklı olur.Bir başkasına ''dedikoducu'' derken,yeni bir dedikoduya kapı araladığımızı farketmeyiz.Ve bence insan ruhu;rüzgarın estiği yere doğru hareket eden yapraklara benzer.Her şekle her maskeye bürünebilir;kendine yalanlama pahasına...

9 Haziran 2012 Cumartesi

Saçmalamaca

Mükemmel bir günün ardından sonunda evdeyim.Gezmediğimiz yer kalmadı.İlk istikamet tabi ki değişilmez yer Taksimdi.Biraz turladık orada sonra canlı müzik olan küçük bir bara girdik.Kafa dinlemek için uygun bir yer.Tek kötü tarafı içecek bakımından sadece alkollü mamullerin bulunmasıydı.Bizi bozar içki,o yüzden sadece yiyeceklerle geçiştirdik.Bunlar gideceğimiz Mfö konserine prova gibi bir şeydi.Bir an önce perşembe olsa da kendimizi Mfö rüzgarına kaptırsak Kuruçeşme arenada.Sonra çıktık ayaküstü yarışmaya girdik istiklalde.Tiyatro bileti kazandık bedava.Sorular benim alanımdan yani yazar ve şiirlerden çıkınca yanıtlamam zor olmadı tabi.Aldık biletlerimizi indik Ortaköy'e.Sahilde oturup muhabbet etmek eşsiz bir duygu.Hele ki yanında kahve varsa hiçbir güç kaldıramaz beni oradan.Deniz her zaman ki gibi;dertli.Olmaması mümkün mü?Hayatın altında ezilen,efkarlanan,ağlayan,seven sevmeyen herkes denize döker içini.Tek dert ortağıdır herkesin deniz.Denizin de işi zor be.Herkese dalgalarıyla karşılık vermekten bıkmış artık.O da bir yerlere içini dökmek istiyor;belli bu.Hava iyice karardıktan sonra kalktık Gülhane parkına gittik.Parkın sonunda mükemmel bir deniz manzarası vardır,gidenler bilir.İstanbul ışıkları altında vapurla yolculuk yapan insanlar ve denize vuran Ayışığı;mehtap.Mükemmelden de öte.İçtik mis gibi çayımızı ve bir yorgunluk çöktü ki sorma.Kimsenin ayağa kalkacak takati yok.Aslında yorgunluk değil,bağlılıktan dolayı kalkamıyoruz.Aşık olduk bir daha İstanbul'a.İstemeye istemeye kalktık çünkü hava soğudu ve bizim üzerimizde tişört ile kapri vardı.Maça da yetiştik,bu iyi oldu işte.Oh be tatil gibisi yok.Konser günlerimiz başlıyor.Tabi ki olmazsa olmazımız Aqua Dolphin havuzumuz.Hafta sonu artık oda.Yarın monopoly günümüz.Çok büyük paralar dönüyor bizim oyunumuzda.Güzel olacak bu sefer ki;herkes iddialı.İşte böyleydi bugün.Tatlı bir yorgunluk var üzerimde.Biraz maç seyredeyim de kendime geleyim...

8 Haziran 2012 Cuma

Sil Baştan Başlamak...


Bunlar son satırlar.Bu zamana kadar yazdığım her şeyi silip,sil baştan başlıyorum.Sadece buradan yazıları değil,kafamdan her şeyi silip yeniden başlayacağım yaşama.Önceden başkası için boşa yaşamışım da haberim yokmuş;bugün uyandım.Olsun ama,gördüğüm rüya o kadar da kötü değildi.Biraz daha olgunlaştım bugün.Neyi isteyip neyi istemeyeceğimi çok iyi biliyorum artık.Kızmıyorum kimseye.Dedim ya bir rüyaydı uyandım ve bitti.Her şeye rağmen güzel hatırlayacağım seni.Çok ağır bir darbe yemedim;ama çok iyi bir ders aldım.Eminim ki ömrüm boyunca yetecek bir hayat dersi.Bu söylediklerimden kimseyi bir daha sevmeyeceğim anlamı çıkmasın.Dünyanın sonu değil bu adamım.Belki ilerde sevebileceğim birisini her gün görüyorumdur da haberim yoktur yada yanından geçip gidiyorumdur mesela.Kuş gibi rahatladığımı söyleyebilirim.Kafamdaki soru işaretleriyle birlikte hayal kırıklıklarım da gitti.O değilde bunca harcadığım zamana yazık.Meğerse dalga geçmiş benimle.Oysa her şeye ben toz pembe bakıyordum.Şuan nötr bir durumdayım.Hiçbir şey hissetmiyorum.Birazdan balkona çıkıp,gecenin karanlığında derin bir nefes alıp şöyle diyeceğim kendime ;''unut gitsin.''Bir zaman sonra bu günleri hatta bu yazdıklarımı okuyup güleceğim kendime eminim.Ergenlik böyle bir şey işte.Her şeye rağmen hayat güzel.Yarın kendime söz veriyorum her şeyi unutmuş olarak kalkacağım.Önce biraz film izleyeyim ama.Neyse hadi iyi geceler...