12 Ekim 2012 Cuma

İç Sesimizin Varlığı...

Bir çocuk sürekli kafasını kaşıyormuş.Bir gün babası ona bakıp''Oğlum,neden sürekli kafanı kaşıyorsun?''diye sormuş.Çocuk yanıtlamış:''Hmm,galiba onun kaşındığını benden başka bilen yok.''Bu,iç sestir.Sadece sen biliyorsun.Başka birinin bilmesi mümkün değil.Dışarıdan gözlemlenemez.Başın ağrıdığı zaman sadece sen bilirsin,ispat edemezsin.Mutlu olduğun zaman sadece sen bilirsin,ispat edemezsin.Onu bir masanın üzerine koyup başkalarının denetimi ya da incelemesine açman mümkün değil.Hatta,iç ses o kadar derindedir ki,sen bile onun var olduğunu ispat edemezsin.O bir nesne değil,bir cisim değil;başkalarının önüne koyamazsın.İç sesin gerçekçiliği vardır.Ancak bilimsel şartlanma nedeniyle insanlar kendi iç seslerine güvenlerini kaybetmiştir.Başkalarına bağımlıdırlar.Başkalarına o kadar bağımlıyız ki,eğer ''ne kadar mutlu görünüyorsun!''derse birisi,kendimizi mutlu hissetmeye başlıyoruz.Eğer yirmi kişi bizi mutsuz etmeye karar verirse,seni mutsuz edebilirler.Bütün bir gün aynı şeyi söylemeleri yeter.Ne zaman onlardan birisiyle karşılaşsan,sana ''Çok mutsuz,çok üzgün görünüyorsun.Sorun nedir?Yoksa biri mi öldü?''deseler,hemen şüphelenmeye başlarız:eğer bu kadar insan mutsuz olduğunu söylüyorsa,öyle olmalısın.Başka insanların düşüncelerine bağımlıyız.Başka insanların fikirlerine o kadar bağımlıyız ki,kendi iç sesimizle bağlantımızı kaybettik.İç sesimizi yeni baştan keşfetmemiz gerekiyor.Çünkü güzel olan her şeyi,iyi olan,kutsal olan her şey ancak içsel olarak hissedilebilir.
İnsanların fikirlerinden etkilenmeyi bırak.Bunun yerine içine dön;iç sesinin sana bir şeyler söylemesine engel olma.Ona güven.Eğer ona güvenirsen,gelişecektir.Eğer ona güvenir ve onu beslersen,daha güçlü olacaktır.Kimsenin söylediğine bağımlı kalmayın;benden söylemesi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder