17 Ekim 2012 Çarşamba
Platonik Bir Aşkın Yazıları Kanımca
Bugün de gördüm tramvayda o kızı!Yine bir yavru kedi edası ile koltuğuna oturmuş,yeşilin çevrelediği mavi gözleriyle pencereden dışarıyı seyrediyordu.Yine yanındaki koltuk boştu ve yine gözleriyle çağırıyor gibiydi.Üzerinde,birkaç yeri lekeli okul üniforması vardı.Boyununda gümüş rengi bir kolye,suratında gamze asılıydı.Uzun kirpikleri altında ışıyan,munis,masumane bir çift göz.Ürkek bir ceylan yavrusu gibi çelimsiz,paha biçilemez bir anıt kadar asil ve güçlü.Oradaydı işte!Her zaman ki gibi gidip yanına oturdum usulca.Her zaman ki gibi derken iki haftadır olduğunu belirteyim.Bu süre zarfından aynı koltuklarda yolculuk ettik hep.Tesadüfün böylesi değil mi?Ama bugün ilk kez tesadüften daha öte bir şey olduğuna kanaat getirdim.Adını koyamadım ama tesadüf olmadığına eminim.Yanındaydım yine,bir karış kadar berisinde.Kaçamak bakışları bilirsiniz.Bakışlarda korku olur,birbirimize sezdirmemek için çabalayış.Uzun bir aradan sonra bu heyecanı yaşadım bugün.İkimizin de dilinin ucundaydı sözcükler,bir nefes kadar yakındı sohbet etmemiz.İlk adımı beklerken sabırla birbirimizden,okul çantasının açık kalmış bölümünden bir şey fark ettim;Bir kitap.Üstelik benim okumaya doyamadığım favori kitaplardan birisi;Monte Kristo Kontu.Bir sevinç kapladı ki içimi sorma.Nasıl konuşmaya başlayacağımı,konuya nereden gireceğimi bulmuştum işte.O an kutsallaştı o kitap gözümde.Amerikan filmlerindeki gibi bir havalı giriş yapayım dedim kendimce,ama saçmaladım.
''Kitabı okuyor musun''diye sordum.Böyle rezilce bir giriş olabilir mi yahu.Kitabı gezdirmeye çıkarmış değil ya,tabii ki okuyor,rezil adam seni.Yüzünü dönerek''Bana mı seslendin''dedi.Gözlerini hiç bu kadar yakından görmemiştim.''Senin gözlerin hep böyle çocuksu mu bakar?'' demek geldiyse de içimden tuttum kendimi.Sonra kitap hakkında konuştuk biraz.Severek okuduğunu söyledi.Tek tek her sahnesini anlattı desem yeridir.Ezberlemiş kitabı neredeyse.Sonunu çok merak ettiğini söyleyince bir adilik yapıp söyleyiverdim finali.Bozuldu tabi biraz.Suratı büzüştü,şekeri elinden alınmış çocuklar gibi huysuzlaştı.Ama gözleri hala çocuksu bakıyor ve gülümsüyordu.Uzun uzun konuştuk,ben anlattım o dinledi,o anlattı ben dinledim.
Muhabbetin en başında yapmamız gereken tanışma faslını o gitmeden bir durak önce yaptık,finalde yani.İsminin İrem olduğunu öğrendim.Sonra veda etti ve gitti.Telefon numarasını bilerek istemedim,gereği de yok.Bir daha karşılaşır mıyız bilmem.Ama aşk tesadüfleri sever...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder