İn-san-lar...

Çok ağır grip oldum.Kolumu kaldırsam indirecek,indirsem kaldıracak takatim yok.Odamın perdelerini hiç açmayacağım bugün;gün ışığı girmesin diye.Bu nedenle,bu güzel cumartesi gününü film-kitap-kahve üçlemesiyle geçireceğim.Bu güne güzel dediğime bakmayın,simsiyah bir hava var.Ölüm gibi siyah ve iç karartıcı bir hava.Gökyüzü bir şeylere yas tutuyor sanki.Dokunsan ağlayacak gibi.Ben insanların duygularını havalara çok benzediğini düşünürüm.İkisi de değişkendir her şeyden önce.Bugün yağmurlusunuzdur,durmadan içimize yağdırırız hüznümüzü,yarın,bir de bakmışsınız ki kelebekler uçuşuyor içimizde.İnsanı yıpratan da budur işte;değişen ruh iklimleri.Niye böyle oluyor peki?Üzülüyoruz da ondan.Ne üzüyor bizi?İnsanlar.Hatta bir tek insanlar üzüyor diyebilirim.Hayatımıza girenler,bizim ne hissedeceğimizi düşünmeden umarsızca çekip gidenler,değer verdiklerimizin değer vermemesi,güneşten bile önce gelenlerin bizi karanlıkta bırakması ve onlarcası,bizi üzer;enkaz altında bırakır.Ama her şeye rağmen de bir tek insan ayakta tutar bizi.Bir şey,tek bir şey tüm yıkıma karşı ayakta tutar;insanın insanla karşılaşması.Gün olur,bir yabancının bakışlarıyla,bize göz kırpışıyla uçurumun kenarından döneriz.Çetrefilli bir ikilem değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder