17 Nisan 2013 Çarşamba

Aşk Yok Saplantı Var...





Bir çılgınlıktır gidiyor Adem'den beridir.İlk insandan başlayan ve herkesi esaret altına alan,adına ''aşk'' denilen bu göreceli kavramın gölgesinde insanoğlu;hep bir arayış içinde ne aradığını bilmeden.Birisi çıkıp sormalı bu arayıştaki insanlara; ''Ey azizim,ne ararsın gözlerindeki parıltı,kalbindeki çarpıntı ve yüreğinde umutla.''  ''Aşkı''  derse inanma!Aşk bir yerlerde unutulmadı ki bulunmayı beklesin;o yüzden arama.Aşk,bir ağacın dalında,bir kuşun bembeyaz tüyünde,suyun şeffaflığında,gökkubbenin maviliğinde ya da seni emzirmek için kucaklayan ellerde.Kadın erkeği sever,erkek kadını sever;aşk olur,sonra evlilik,biri esmer biri sarışın iki çocuk,ardından aşk biter,kadın terk eder,erkek içer.Aşk her ne kadar ''yeniden doğmak'' olsa da bazen de  ''erken ölmek''tir.Böylece yere göğe sığdırılamayan aşk,  silinir zihinden.Arayış biter,defter kapanır.Kısacası moruk aşk diye bir şey yoktur.Kandırmaca var, aldanma var.''Aşk'' başlığı adı altında temiz insanların kalplerindeki berrak olan hisselerinin sömürüsü var,suistimal var.Aşk yok,alışkanlık var.Alışkanlığımızdan kopamadığımız için de saplantı var. Saplantı ''Onsuz yaşayamam'' dır,onsuz hayat bana zindandır,sevgim mezara kadar''dır.Aşk yok,fazla alışkanlığın doğurduğu şuursuz bir saplantı var;hem örtülmesi gereken, hem de örtüldüğü ona hissettirilince kuvvetlenen duygu.Şimdi anlıyorum ki ben kimseye aşık olmamışım;sadece alışmışım ve alışkanlığı karanlık bir saplantı haline getirmişim.Kendimi azat etme vaktim geldi.
Sıra sizde...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder