Sizi çok manidar bir öykü anlatacağım...
Öykünün içindeki o duyguyu umarım alırsınız...
Anadolu'da,kırsal kesimde,köylüler erken yatarlar çünkü,sabah erken kalkıp çalışacaklardır .Böyle bir karı koca işte,erken yatıyorlar.Kadın,kocasının uyumasını bekliyor.Çünkü,kadının gönlü başka bir adamda;Gönül bu!Kaçacaklar köyden.Kocası uyuyunca,penceren kaçıyor kadın.Aşığı da ağacın altında karanlıkta onu bekliyor.Buluşuyorlar ve koşuyorlar.Arkalarından,namus belası,töre cinayetleri hepsi onları kovalıyor; ee köy yeri burası.O nasıl bir kaçıştır öyle;nefes nefese,kan ter içinde iki aşık.Bir ara soluklanmak için duruyorlar.Kadın bunu fırsat biliyor,diyor ki:
''Evden çıktığımdan beri ayakkabımın içinde bir şey beni rahatsız ediyor!Şunu çıkarayım bari.''
Ayakkabısını çıkartıyor kadın,elini içine atıyor,bakıyor;bir tomar para...
Geride bıraktığı kocası her şeyin farkında.
Adam diyor ki;
''Bu kadının bende emeği var.Çamaşırlarımı yıkadı yıllarca,bana çorba pişirdi,yıkanırken sırtımı sabunladı.Bende emeği var.Yaban elde muhtaç olmasın kimseye.''
Kocası bütün birikimini,gittikçe kendinden uzaklaşan o kadının ayakkabısının içine koyuyor.
Efenim,bize hep şunu söylediler yıllarca;
''Kitap okuyun!Kitap okumak adam olmaktır.Kitap okuyun,okuyun okuyunnnn''
Aslında en büyük kitap nedir biliyor musunuz?
İnsanın gönlü.Gönlünüzü okuya biliyorsanız,siz her şey oldunuz demektir.
İşte bu öyküde kadının geride bıraktığı adam,hayatı boyunca kitap okuyamadı.
Çünkü,gözleri görmüyordu.
Bu adam; Aşık Veysel'di...
Üstadı rahmetle anıyoruz.....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder