Madem gece saat iki,madem uyku uğramamış gözlerime,madem bende sadece anlatarak rahatlayabiliyorum,izninizle birazcık aşktan bahsedeceğim.Hoş,sanki hiç yapmadığım şey gibi.Biraz uzun anlatacağım,biraz önceki yazıma ters düşer gibi olacak ama aslında hakiki aşk inancım her zaman budur.Şunu söylemeliyim ki,bu kadar aşkı,sevdayı tarif edipte,bu tarifi uygulamadığım için her zaman kendime kızmışımdır.Önceki yazımı nasıl yazdım,ne zaman yazdım,neden yazdım bilmiyorum.Sanki birisine serzenişte bulunuyorum gibi yazıda;tek kızdığım kendim aslında.Kızdım çünkü,neden karşılık bekliyorum ki!Kızdım kendime çünkü,aşkta herkes kendinden sorumlu.Sen beni istemiyorsan bana ne!Ben istiyorum ya seni,sorun yok o zaman.Bana da karışamazsın ya!Ben yine bildiğimi okuyacağım.İstersen arsız de,istersen aptal veya kendini bilmezde olabilir.Senin,adımın önüne koyduğun her sıfat bana mükafat gibi gelir.Daha arsız,daha aptal ve mütemadiyen kendini bilmez olurum.Sorun yok!Hadi birazcık aşktan bahsedelim...
Sezai Karakoç'un dizeleriyle başlayalım.
''Ben çiçek gibi taşıyorum göğsümde aşkı
Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum
Gelmiş dayanmış demir kapısına sevdanın
Ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum
Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum''
Bazı kelimeler vardır,söyledikçe anlam kaybına uğrarlar bellekte,bazıları da vardır ki,tekrar ettikçe ayrı bir anlam kazanır, damağınızda-dimağınızda lezzet bırakır.Aşk gibi.
Önce aşk vardır.Gökler kat kat kurulmamış,yeryüzü kadem kadem örülmemişken,aşk vardı.Ay gecede saklanmadan ve gölge güneşe nikahlanmadan,aşk vardı.Dağlar,yerin boynuna gerdanlık gibi takılmamış,yıldızlar gökyüzünde billur avizeler gibi yakılmamıştı ve aşk vardı.Hava suyla dertleşip toprak için ağlamamışken ve su toprakla bir olup ateşe kin bağlamamışken,aşk vardı.
Ve aşk kendisini,
''Var mı beni içinizde tanıyan?
Yaşanmadan çözülmeyen sır benim.
Kalmasa da şöhretimi duymayan,
Kimliğimi tarif etmek zor benim... ''
diye tarif ediyorken...
Önce aşkı,ille de aşkı anlatmalı.
Aşk bazen fiziki,beşeri,geçici:bazen metafizik,dini,hakikidir terminolojide.Tarifi zor olanı tarife kalkmak,öyleyse tarife kalkışanların sözlerine danışmalı,yalanlarına inanmalı,gerçeklerinden yudumlamalı... aşk her ne ise,ona adım atmalı.
Aramakla bulunmayanı aramalı satırlar arasında: Beyazıd'ı Bistami'nin dediği gibi: ''Aramakla bulunmaz ama bulanlar arayanlardır.'' Aramalı öyleyse,bulduğunda da bağlanmalı .
Aşk,ya içten dışadır,ya da dıştan içe. Yaradan'ın aşkı içeriden dışarıya çıkar; oysa yaratılanın aşkı dışarıdan içeriye girer.Nereye kadar nüfuz edeceği kişinin yeteneğine göre değişir.
Aşk,sevgili olmaktır,tek olmaktır,vazgeçmektir her şeyden,bedenden ve dünyadan... ve ızdıraba talip olmaktır karşılık beklemeden... Aşk,almadan vermenin,verdikçe yücelmenin,yaşamak için vermeyi ibadet bilmenin adı değil mi?
Aşk,kimi bir insanadır kimi de bir yaratıcıya... Kimi içten dışadır,kimi dıştan içe... İki yüzü vardır da her iki yüzünde de tek olmadan,sevgili olmadan aşk yoktur...
Satırlar,dizeler bunları söylüyor işte.Kendinize bakıyorsunuz ''Aşık oldum mu?'' diye ve fark ediyorsunuz ki,aşkta bir sureti seviyor,o sureti yüceleştiriyor,onu farklılaştırıyor,onunla yirmi dört saat yaşayıp,onunla bir yaşam hayal ediyorsunuz.O,bunları bilmeden bir sevgili inşa ediyorsunuz,ondan çok kendinizden kattığınız özelliklere.O,siz oluyorsunuz aslında,siz o değil.Onunla Halide Edip Adıvar'ın ''Hayallerime giydirdiğim bir esvaptın'' dediği şeyi gerçekleştiriyorsunuz,o olmadan onu inşa ediyorsunuz.Aşk bir kurmaca aslında bu noktadan bakıldığında,bir kurma ve yıkma işlemi.Kurduğunuz bir şato ama üflenince yıkılacak kadar da güçsüz,gerçek dışı,hayali.Sevgilinin kendisi de gelse,onda bulacağınız hiçbir şey,sizin inşa ettikleriniz kadar güzel olmayacak;hiçbir mimik,jest,diyalog size istediğinizi vermeyecek,sizin kurgunuzla sevgilinin gerçeği hiçbir zaman örtüşmeyecek çünkü.Sizin gibi bir ölümlü değildir hayalinizdeki sevgili.... İnsanüstüdür,aslında biraz da bu yüzden değerlidir.Siz,tek kişilik bir ilişkide hem sevgili olursunuz hem aşık.Yönetmen sizsinizdir, senarist siz.O sadece suretiyle,görüntüsüyle bu filmin dramatizasyonuna yardım olur.Sadece surettir,esvaptır,görüntüdür.Kendisi gelse,yıkılıverekcektir belki de hayalleriniz.Korkarsınız gerçekleşmesinden,gerçekleşmesi için kendinizi parçalarken hem de.Kays çölde karşılaştığı Leyla'yı tanıyamaz,onun için Mecnun olmuşken hem de.
Aşk,böyle seversen aşktır.Onu bile tanıyamayacak derece seversen.
Ben bir Mecnun olamam belki.
Sende Leyla olamazsın.
Ama ikimiz yeni bir hikaye yazabiliriz.
Destanlaşmadan,kendi dünyamızda birbirimizi sevebiliriz.
Senin vereceğin her role razıyım ben;yeter ki bir olalım,biz olalım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder